Daha çok özür diler...

A -
A +

Son olarak Ankara'da hortlayan teröre neden ortak tepki veremiyoruz? Neden acımızda, sevincimizde bir ve beraber olamıyoruz? Bu soruları yönelttiğimiz Başbakan Davutoğlu; olaydan 9 dakika sonra HDP Eş Başkanı Demirtaş'ın 'Bu patlamanın sorumlusu katil devlettir. Başbakan ve Cumhurbaşkanına kelepçe takacağız' açıklamasını hatırlattı. Aslında Demirtaş dahil Meclis'te grubu bulunan 3 siyasi parti liderine ortak tepki için görüşme planladığını ancak Demirtaş'ın sorumsuz ve mesnetsiz açıklamasından sonra sadece Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye çağrı yaptığını söylüyor. Bahçeli son aylardaki istikrarlı tutumunu sürdürüp bu çağrıya da 'hayır' dedi. 

Kılıçdaroğlu, görüşmeye olumlu yaklaştı ama sonrasında konuyu siyaseten kullanmayı da ihmal etmedi. Fransa'da Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıdan sonra Paris'te Fransızların yapabildiğini biz Ankara patlamasından sonra yapamadık.

Bu patlamanın hedefi 1 Kasım seçim sonuçlarını etkilemek olduğu için, üst akıl; muhalefetin iktidarın etrafında en azından böyle bir meselede kenetlenmesini engelliyor. Muhalefet bu konuyu 1 Kasım seçimlerini etkilemek için sonuna kadar kullanacak. Başbakan Davutoğlu ortak tepki-ortak dil için üzerine düşeni yaptığını ve muhalefetin bu konuyu seçim malzemesi olarak kullanmak için kendisine olumlu cevap vermediğini düşünüyor.

Diğer yandan dün konuk olduğu TGRT'de Başbakan Davutoğlu'na patlamaya ilişkin mahkemenin aldığı geniş kapsamlı yayın yasağını sordum. Sayın Başbakan, yayın yasağının adli makamların işi olduğunu, kendileri ile bir ilgisi bulunmadığını belirtti. Bu kadar girift ve arkasında farklı güçlerin olduğu, kokteyl sorumluların bulunduğu bir karmaşık olayda böyle bir kararın alınmasının anormal olmadığını belirtti.

Anladığımız kadarıyla olay her yönüyle inceleniyor. Yeni bulgular PKK'yı işaret ediyor. Suriye rejimi, PKK ve DAEŞ iş birliği ile gerçekleşen kokteyl bir eyleme benziyor. Bulgular ortaya çıktıkça; yeni belge ve bilgilere ulaşıldıkça Demirtaş birkaç kez daha özür dilemek zorunda kalabilir...

       ***

Almanya Başbakanı Merkel böylesine kritik bir dönemde Türkiye'ye geliyor. Merkel, AB'nin patronu sayılır. Temaslarında herhâlde bu son patlama dahil mülteciler meselesi-Rusya ve İran'ın Suriye'deki girişimleri ile terör konusu görüşülür. Ama Başbakan Davutoğlu'nun, mülteciler konusunda geri kabul anlaşmasının uygulanmaya konulabilmesi için duruşu net. Aynı anda AB'nin bizlere uygulanan vizenin kaldırılması, mültecilerin oluşturduğu külfetin adilce paylaşılması ve bundan sonrası için AB'nin de Türkiye ile birlikte içinde yer aldığı mülteci programının belirlenip uygulanması şartlarının AB tarafından kabulü...

Aksi takdirde Türkiye'de barınan 2 milyon mültecinin AB kapılarına dayanma riski yüksek. Hem mültecilerin kabulü hem de bu sorunun getirdiği ekonomik yüklerin adilce paylaşımı şart. "AB kapılarına dayanan mültecileri engellemezseniz vize şartlarını zorlaştırırız" tarzındaki AB yaklaşımı gerçekçi değil. O zaman biz de AB'ye geçmek isteyen hiç kimseye engel olmayız olur biter. AB üç-beş milyon mülteciyi kucağında bulur. AB bu riski geç de olsa gördü. Türk vatandaşlarına vize uygulaması kaldırılırsa mültecilerin engellenmesi daha kolay ve etkili olur. Yıllardır Suriye topraklarında güvenli bölge talep eden Türkiye'ye müttefiklerimiz kulak verseydi bugün mülteci sorununu en azından kendi kapılarında-topraklarında yaşamayacaklardı. Zor oyunu bozar, AB mülteciler konusunda tam bir iş birliği içinde olmak zorunda. Gerisi afra-tafra...

  ***

Büyük bir acıyı geride bıraktık. Yaralarımızı hızla sarıyoruz. Cenazelerimizi defnettik. Devlet, yaralılarımızın iyileşmesi için seferber oldu. Suçluların ve onlara emir verenlerin tespit edilip gerekli karşılığın verilmesi için son derece titiz bir çalışma yapılıyor. Artık yavaş yavaş gündemi normalleştirip acımızı yüreğimize gömerek 1 Kasım'da millet iradesinin sandıkta tecelli etmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Zaten 16 gün kaldı. Terörün bizi esir almasına izin vermeden normal seçim gündemine hızla dönmeliyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.