Aslında bal gibi anladınız…

A -
A +
Bir "Beyaz Toros" çarpıtmasıdır gidiyor. Hem malum medya hem de HDP'li Demirtaş o kötü günleri hatırlatan Başbakan'ın ne demek istediğini aslında gayet iyi biliyor. Ama meseleyi, seçime kısa bir süre kala bölge insanının zihnini bulandırmak için çarpıtıyorlar. Toros, Doğu ve Güney Doğu insanının acılarını-kötü hatıralarını ve faili meçhulleri hatırlatıyor. Başbakan, ne diyor? Demokrasiye-insan haklarına-AB projesine- toplumsal barışa-insan onuruna değer vermeyen birileri tekrar devlet yönetimini ele geçirirlerse o Torosları tekrar devreye sokarlar, diyor. Eğer devleti yöneten iktidar, vesayet odaklarının eline geçerse, devletin silahını-askerini-istihbarat teşkilatını kendi halkına karşı kullanır. Kimsenin Toros filan gizlediği, himaye ettiği yok. Ama dün olduğu gibi bugün de devletin silahı-tankı topu-istihbarat birimleri, askeri ve polisi var. Devlet tüm bu imkânları millete karşı değil, milletin malına-canına, vatanına ilişmeye kalkan terör örgütlerine karşı kullanıyor. Bu imkânları terör örgütüne karşı kullanırken bile hukukun dışına çıkmıyor, insan haklarını çiğnemiyor, demokrasiyi askıya almıyor. Aslında bal gibi anlıyorsunuz. Sayın Davutoğlu anti demokrat bir kafanın-partinin elinde bu imkânların eskisi gibi millete karşı kullanılma tehlikesini hatırlatıyor. Kimsenin Doğu ve Güneydoğu insanına gözdağı filan verdiği yok. Ayrıca AK Parti'nin son 10 yılda bölge insanı için attığı adımlar-reformlar-yatırımlar ortada. Konuyu çarpıtan Demirtaş bölge insanına kan-gözyaşı-yoksulluk-huzursuzluk-güvensizlik dışında ne verdi?
Seçimlere neredeyse bir hafta kaldı. Ankara'da canlı bomba patlatanlar AK Parti'nin tek başına iktidarına engel olmak için harekete geçtiler. Kısmen de başarılı oldular. Ama millet bu oyunu fark etmiş görünüyor. AK Parti'nin oyları tekrar artmaya başladı. Eğer yeni bir tezgâha başvurulmaz ise 1 Kasım'da AK Parti'nin sandıktan tek başına iktidar olarak çıkma ihtimali yüksek.
Suriye, Ukrayna, Irak'ta meydana gelen gelişmeler, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu sıkışık durum Türkiye'nin acilen güçlü bir hükümete ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Seçimlere 7-8 gün kaldı. Umarım 1 Kasım'da tekrar bir koalisyon tablosu çıkmaz. Ben 1 Kasım'dan sonra da mecbur kalınsa bile bir AK Parti-CHP koalisyonunu mümkün görmüyorum. AK Parti tabanının büyük bir bölümü CHP'yi iktidara taşımaya vesile olmaktansa muhalefette kalmayı daha uygun buluyor. Bu ülkeye tüm temel politikaları-ilkeleri birbirine neredeyse taban tabana zıt iki partiye zorla-baskıyla-mecburiyetten kurdurulacak bir koalisyon hükümetinden hayır gelmez. Kimse olmayacak duaya amin demesin.
Diğer yandan MHP'nin; HDP'nin içeriden veya dışarıdan ilintili olduğu hiçbir hükümette yer almasının mümkün olmadığını bilmeyen yok. O zaman geriye iki alternatif kalıyor. Millet, 1 Kasım ertesinde ya AK Parti'yi tek başına iktidar yapacak ya da AK Parti-MHP koalisyonu için Sayın Bahçeli'nin boğazına yapışacak. Bu ülkenin selameti ile güven-İstikrar ve huzurun sağlanması, piyasaların düzelmesi ve ekonominin normalleşmesi için tek başına iktidar şart. İster CHP olsun, ister AK Parti, isterse de MHP. Ama tek başına olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.