Putin ne yapmak istiyor?

A -
A +

Karadeniz’i paylaştığımız, son yıllarda hiçbir sorun yaşamadığımız, müteahhitlik sektöründe, tarım ve gıda ürünleri ihracatında; turizm-enerjide en önemli partnerlerimizden biri olan Rusya ile son uçak krizini yaşamasaydık iyi olurdu. Karşılıklı bağımlılığın zorunlu hâle getirdiği ilişkilerin bozulması her iki ülkenin de çıkarına aykırı. Bu nedenlerle hem aklı başındaki siyasetçiler, sorumluluk duygusu taşıyan makul devlet adamları hem de her iki ülke halkının ekseriyeti son krizden rahatsız ve üzgün. Hele hele bazı çevrelerin ve bazı siyasetçilerin olayı daha da büyütme ve germe çabaları aklı başındaki herkesi üzüyor ve rahatsız ediyor. Keşke bu olay hiç yaşanmasaydı, o uçak düşürülmeseydi. Ama oldu. Peki, neden oldu? O uçağı Türkiye, durup dururken mi düşürdü? Türkiye tükettiği doğalgaz ve petrolün neredeyse yüzde 60-65’ini tedarik ettiği, nükleer santral gibi en büyük enerji projelerini birlikte yaptığı, en önemli ticari partneri olan bir komşusunun uçağını yok yere düşürmeyi göze alır mı? Tabii ki hayır.

Rusya, Türkiye’ye âdeta başka çare bırakmamıştır. İki yıl önce Rus füzesi ile güya Suriye tarafından Türk savaş uçağının düşürülmesinden tutun da sınırımızın dibindeki Türkmen akrabalarımızın tüm uyarılarımıza rağmen Rus uçaklarınca bombalanması, tüm diplomatik girişimlere-ikazlara rağmen Suriye sınırımızın ısrarla, defalarca ihlal edilmesi, 6 milyon Suriyelinin iltica etmesine 400-500 bin insanın öldürülmesine sebep olan diktatöre destek vermek için gelip Rusya’nın Suriye’ye âdeta yerleşmesi bu son olayın öncü depremleriydi. Eğer Çin ve Rusya engel olmasaydı BM bu diktatörü durduracak ve trajediler yaşanmayacaktı. Rusya, DAEŞ’i bahane ederek Türkiye’nin Kuzey Suriye’de Fırat’ın batısına ilişkin hassasiyetlerini yok saymış, sınır ihlali ikazlarımızı ciddiye almamış ve burnumuzun dibindeki akrabalarımıza Esad katilinin yönlendirmesiyle bomba yağdırmıştır. Ortak haberleşme kanalını kapatarak uçan Rus pilotlar, Türkiye’nin uyarıları ile dalga geçmişlerdir. Uçak düşürülme olayı, Rusya’nın sınır-egemenlik hakkı-savunma hakkı gibi hakları tanımayan ısrarcı ve kaba saba tutumunun kaçınılmaz sonucudur.

Düşürülen uçağın pilotlarından birinin sağ olarak kurtulmasında Türkiye’nin insani çabaları vardır. Keşke diğer pilot da sağ olarak kurtulsaydı. Türkiye, olay olduğu andan bu yana bir taraftan üzüntüsünü dile getirmekte bir taraftan da olaya ilişkin tüm kayıt, belge ve bilgileri-kanıtları hem Rusya ile hem de NATO’daki partnerleri ile paylaşmaktadır. Devlet yetkililerimiz üzüntülerini 'Rus uçağı olduğunu bilmeyerek vurduk’ tarzındaki pişmanlıklarını ifade ettiler. Sayın Putin, olayı gerdikçe geriyor. Sayın Putin mantığı-aklı ile değil duygularıyla hareket ederek fevri tepkiler veriyor. Rusya’nın ve Rus halkının çıkarlarından ziyade kendi bireysel karizmasını ve prestijini düşünüyor. Kendi savunma ve egemenlik hakkını kullanarak ilk defa kendisine ‘dur’ diyen bir ülkenin çıkmış olmasını hazmedemiyor. Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğini de zehirleyecek laflar, demeçler sarf ediyor. Son demecinde “Bu olay nedeniyle Türkiye’ye savaş açmayacağız. Ama kimse bizim ekonomik yaptırımlarla yetineceğimizi de sanmasın” dedi. Bu ne demektir? Bu cümlenin Türkçesi şu: “Biz Türkiye’ye açıktan savaş açmayacağız. Ama gizli faaliyetlerle her türlü zararı vermeye çalışacağız.” Yani; tıpkı PYD’ye yanaştıkları gibi Türkiye’ye saldıran PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerini el altından destekleyecekler. Rusya’da bu örgütlere barınma imkânları sağlayacaklar.

Türkiye’nin içini karıştırmak için Rusya her imkânını kullanacak. Bu açıklamadan benim anladığım budur.

Diğer yandan Rus yönetimi Rus halkını-o coğrafyadaki diğer halkları hatta batı dünyasını bu olayla ilgili kandırmaktadır. Her türlü iletişim ve propaganda araç ve imkânını kullanarak Türkiye’yi DAEŞ’e yardım eden, petrol alıp ona finans ve silah yardımı sağlayan, teröristlerin kolayca sınırlarından geçişine imkân tanıyan bir ülke gibi göstermektedir. Bunun için sahte belge ve görüntü dahil her yola başvurmaktadır. Putin, “Bizim uçağımızı Mısır’da düşürüp yüzlerce vatandaşımızı katleden, Paris’te bomba patlatarak yüzlerce masum sivilin ölümünden sorumlu olan ve şu anda medeni dünyayı tehdit eden DAEŞ’i Suriye’de yok etmeye çalıştığımız için Türkiye uçağımızı düşürdü. Türkiye bu terör örgütüne destek veriyor” diye Rus halkının büyük bir bölümünü bu yalana inandırmış durumda. Rus halkı DAEŞ’i desteklediğini düşünerek Türkiye’ye kızıyor. Bizim paralelcilerin de etkisiyle bazı batı ülkeleri bile DAEŞ’le mücadele konusunda bizi samimi bulmuyorlar.

Sayın Putin, Batılılara; “Biz Suriye’de DAEŞ’le mücadele edecek tek gücüz. Onun için Suriye’deki varlığımız sizin çıkarınıza” diyerek Batı dünyasını kandırıyor ve onların Suriye’de olup bitene kayıtsız kalmasını sağlıyor. Alman parlamentosunda DAEŞ’le ilgili elde edilen istihbaratın Türkiye ile paylaşılıp paylaşılmayacağının tartışılıyor olması bile birilerinin bizimle ilgili nasıl bir algı oluşturduğunu yeteri kadar açıklıyor. Ama nafile, gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.