Küfürbaz Kemal Bey
20 Ocak 2016 02:00
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 35. Olağan Kurultayı’nda CHP için dördüncü evrenin demokrasi ve özgürlük arayışı dönemi olacağını belirtmiş. Peş peşe dört seçim kaybeden ve hiçbir şey olmamış gibi koltuğuna yapışıp kalan, yenilgilere rağmen tekrar aday olma pişkinliğini gösteren bir Genel Başkanın yönettiği partinin bir demokrasi iddiası olabilir mi? Bu iddia toplum tarafından samimi ve inandırıcı bulunur mu? Karşısına rakip olarak çıkmak isteyen üç adayın adaylıklarını bir şekilde engelleyen bir genel başkanın özgürlük çağrıları karşılık bulur mu? Kendi partisinde asla uygulamadığı, uygulatmadığı bu yükselen değerleri ülkede uygulayabilir mi?
Kemal Bey tek başına aday oldu. Sadece adı kongre olan tek kişilik bir yarışta kendi çalıp kendisi oynadı. Tek başına aday olduğu halde delegeden yüzde 80 oy aldı. Tek aday olduğu için oylama yapmaya da gerek yoktu aslında.
Kurultaydaki hitabı da sıradan bir grup konuşmasından öteye gidemedi. Ortaya bir hedef, vizyon, tabanı hareketlendirecek bir heyecan koyamadı. Bu konudaki açığını kapatmak için her zaman yaptığı gibi ağzını bozdu. Hem de öyle bir bozdu ki sıradan cahil, söyleyecek sözü olmayan birinin seviyesine düşerek yaptı bunu. Yazık-ayıp-çirkin.
Her zaman yaptığı gibi partisindeki azgın azınlığa yaranmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak; “Senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Ya adam gibi tarafsızlığını korur saygı görürsün ya da tarafsızlığını korumazsan sana her gün namus ve şerefi hatırlatırım. Soruyorum, sen namus ve şereften ne anlıyorsun? Diktatör bozuntusu…” dedi. Bunlar kurşun kadar ağır sözler. Bırakın ülkenin Cumhurbaşkanı’nı, kime söylenirse söylensin ağır-çirkin ve edepsiz laflar. Bu ülkede milletin yüzde 52’sinin oyu ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir insana bu lafları eden birisinin ruh sağlığı yerinde değildir. Ülkenin birliğini temsil eden Cumhurun başına bu lafları etmek için akıl sağlığını kaybetmek gerekir. Bırakın ana muhalefet partisi liderini herhangi bir siyasi partinin mahalle temsilcisi bile böyle bir üslup kullanmaz. Cümleyi her okuyuşumda hem çok üzüldüm hem de canım sıkıldı. Atatürk’ün kurduğu parti bu küfürbazlara mı kaldı? Kemal Bey, ağzından çıkanların ne anlama geldiğini biliyor musun? Bu küfür ve hakaretlerinle Sayın Erdoğan’ı o makama layık görenleri çok incittiğini düşünemiyor musun? Cumhurbaşkanı’na hakaret etmenin yasalarımızda suç olduğunu ve 1 ile 4 yıl hapis cezası bulunduğunu da gayet iyi biliyorsun. Hukuk devletinden, demokrasiden bahsedip yasaları çiğniyorsunuz. Yasalar karşısında sizin ayrıcalığınız mı var?
Eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer çok mu tarafsızdı? Tarafsızlığını korumadığı için hiç kimse sizin gibi ağzını bozup kendisini namussuzlukla, şerefsizlikle itham etmedi. Herkes edebini korudu. O makama saygısızlık etmedi.
Ayıp ettiniz Kemal Bey. Sizin millete ve milletin birliğini temsil eden Cumhurun başına acil bir özür borcunuz var. Sarf ettiğiniz sözleri psikolojinizin düzgün olduğu bir zaman diliminde yeniden tekrar tekrar okuyun. Normal her insan o sözlerden utanır-sıkılır-kendini kötü hisseder. ‘Keşke söylemeseydim, iyi yapmamışım, ayarını kaçırmışım’ der. O sözleri torunlarınıza bir okutun bakalım, size ne diyecekler? Hiç inat etmeyin acilen özür dileyin. Mazeret aramayın, ettiğiniz lafların tutar tarafı yok.
Kavgada bile edilmez bu laflar. Eğer birileri çıkıp size aynı seviyeden ve aynı üslupla cevap verirse siyaset kurumu kanalizasyon çukuruna döner. Siyasetçiler sözleriyle;
davranışlarıyla ve yaşam biçimleri ile çocuklarımıza-gençlerimize örnek olmak durumundadır. Cumhurbaşkanına had bildirme görevi size değil millete aittir. Millet sandıkta herkese hesap soruyor zaten.
Cumhurbaşkanı işlem ve eylemlerinden dolayı eleştirilebilir. Ama eleştiri ile hakaret ayrı şeylerdir. Eleştirinin dozunu ayarlayamıyorsunuz. İşin özeti şu, sizin Erdoğan takıntısından kurtulmanız, ağzınızı temizlemeniz ve küfürbazlığı bırakmanız siz dahil hepimizin çıkarına. Bir daha düşünün.
Kemal Bey tek başına aday oldu. Sadece adı kongre olan tek kişilik bir yarışta kendi çalıp kendisi oynadı. Tek başına aday olduğu halde delegeden yüzde 80 oy aldı. Tek aday olduğu için oylama yapmaya da gerek yoktu aslında.
Kurultaydaki hitabı da sıradan bir grup konuşmasından öteye gidemedi. Ortaya bir hedef, vizyon, tabanı hareketlendirecek bir heyecan koyamadı. Bu konudaki açığını kapatmak için her zaman yaptığı gibi ağzını bozdu. Hem de öyle bir bozdu ki sıradan cahil, söyleyecek sözü olmayan birinin seviyesine düşerek yaptı bunu. Yazık-ayıp-çirkin.
Her zaman yaptığı gibi partisindeki azgın azınlığa yaranmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak; “Senin için şeref ve namus ne anlama geliyor? Ya adam gibi tarafsızlığını korur saygı görürsün ya da tarafsızlığını korumazsan sana her gün namus ve şerefi hatırlatırım. Soruyorum, sen namus ve şereften ne anlıyorsun? Diktatör bozuntusu…” dedi. Bunlar kurşun kadar ağır sözler. Bırakın ülkenin Cumhurbaşkanı’nı, kime söylenirse söylensin ağır-çirkin ve edepsiz laflar. Bu ülkede milletin yüzde 52’sinin oyu ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir insana bu lafları eden birisinin ruh sağlığı yerinde değildir. Ülkenin birliğini temsil eden Cumhurun başına bu lafları etmek için akıl sağlığını kaybetmek gerekir. Bırakın ana muhalefet partisi liderini herhangi bir siyasi partinin mahalle temsilcisi bile böyle bir üslup kullanmaz. Cümleyi her okuyuşumda hem çok üzüldüm hem de canım sıkıldı. Atatürk’ün kurduğu parti bu küfürbazlara mı kaldı? Kemal Bey, ağzından çıkanların ne anlama geldiğini biliyor musun? Bu küfür ve hakaretlerinle Sayın Erdoğan’ı o makama layık görenleri çok incittiğini düşünemiyor musun? Cumhurbaşkanı’na hakaret etmenin yasalarımızda suç olduğunu ve 1 ile 4 yıl hapis cezası bulunduğunu da gayet iyi biliyorsun. Hukuk devletinden, demokrasiden bahsedip yasaları çiğniyorsunuz. Yasalar karşısında sizin ayrıcalığınız mı var?
Eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer çok mu tarafsızdı? Tarafsızlığını korumadığı için hiç kimse sizin gibi ağzını bozup kendisini namussuzlukla, şerefsizlikle itham etmedi. Herkes edebini korudu. O makama saygısızlık etmedi.
Ayıp ettiniz Kemal Bey. Sizin millete ve milletin birliğini temsil eden Cumhurun başına acil bir özür borcunuz var. Sarf ettiğiniz sözleri psikolojinizin düzgün olduğu bir zaman diliminde yeniden tekrar tekrar okuyun. Normal her insan o sözlerden utanır-sıkılır-kendini kötü hisseder. ‘Keşke söylemeseydim, iyi yapmamışım, ayarını kaçırmışım’ der. O sözleri torunlarınıza bir okutun bakalım, size ne diyecekler? Hiç inat etmeyin acilen özür dileyin. Mazeret aramayın, ettiğiniz lafların tutar tarafı yok.
Kavgada bile edilmez bu laflar. Eğer birileri çıkıp size aynı seviyeden ve aynı üslupla cevap verirse siyaset kurumu kanalizasyon çukuruna döner. Siyasetçiler sözleriyle;
davranışlarıyla ve yaşam biçimleri ile çocuklarımıza-gençlerimize örnek olmak durumundadır. Cumhurbaşkanına had bildirme görevi size değil millete aittir. Millet sandıkta herkese hesap soruyor zaten.
Cumhurbaşkanı işlem ve eylemlerinden dolayı eleştirilebilir. Ama eleştiri ile hakaret ayrı şeylerdir. Eleştirinin dozunu ayarlayamıyorsunuz. İşin özeti şu, sizin Erdoğan takıntısından kurtulmanız, ağzınızı temizlemeniz ve küfürbazlığı bırakmanız siz dahil hepimizin çıkarına. Bir daha düşünün.