“Cadı avı” paranoyası…

A -
A +
İçişleri Bakanlığı tarafından 28 belediyeye kayyum atandı. Yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında FETÖ ve PKK’ya destek verdikleri tespit edilen belediye başkanları görevden alınarak yerlerine kayyum görevlendirildi. Konya Ilgın ilçe belediyesi ile Giresun Çamoluk ilçe belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu söz konusu belediye başkanları görevlerinden alınmışlardı. Talimatlarını milletten, Türkiye’den değil de Kandil veya Pensilvanya’dan alan bu belediye başkanlarının şu ana kadar görevde tutulmuş olması bile hatadır. Örnek olarak Van’ın şirin ilçesi Erciş’te insanlar sandığa gidip ‘bize hizmet etsin, çalışsın ilçeyi geliştirsin’ diye bir belediye başkanı seçmişler. Fakat halkın bu beklentilerle işbaşına getirdiği belediye başkanı kendisine oy verenleri ve hizmeti unutup belediyenin bütün imkânlarını PKK’ya tahsis etmiş. İlçeye bir kuruşluk yatırım yapılmamış. Ankara’dan İller Bankası ve Maliye Bakanlığı aracılığıyla ilçenin hizmeti için gönderilen paralar kılıfına uydurularak PKK’ya aktarılmış. Milletten toplanan vergilerden oluşan bu ödenekler sadece Erciş’te değil Doğu ve Güneydoğu’da bazı belediye başkanları tarafından PKK’ya akıtılmış. Hangi devlet böyle bir şeye müsaade eder? Hangi Batılı demokrasi, halka hizmette kullanmak üzere merkezî idareden sağlanan kaynağın, kılıfına uydurularak terörün finansmanında kullanılmasına rıza gösterir ya da göz yumar? Onlara oy veren insanlar, kendilerine hizmet sunulması ve ilçelerinin gelişimi için gönderilen paraların rızaları olmadan terör örgütüne aktarılmasına onay verir mi? Konya’nın Ilgın ilçesinde vatandaşlar belediye başkanına FETÖ’ye hizmet etsin diye mi oy verdi?
               ***
Atılan adım yerinde fakat geç kalınmış bir karardır. Kimsenin bizim verdiğimiz vergileri polisimize-askerimize ve bölge insanına kurşun sıkan alçaklara aktarma hakkı ve yetkisi yoktur. Bu karara tepki gösterenler bilmeliler ki dünya üzerinde hiçbir demokrasi devlet eliyle terörün finansmanına izin vermez.
 
           CADI AVI
 
Devletin tüm iliklerine kadar sızmış olan FETÖ’cülerin temizlenmesi sırasında sesi çıkmayanlar aynı iş PKK’lılara uygulanınca zıplamaya başladılar. Ne farkı var? Ha FETÖ’cü ha PKK’lı, ha DHKP-C’li, ha DAEŞ’li… Hepsi terör örgütü değil mi? Bu örgütlere üye olanların, destek verenlerin, yardım ve yataklık yapanların devlet kadrolarında ne işleri var?
               ***
FETÖ’nün kurduğu gazete, televizyon ve ajanslar kapatılırken gece gündüz açık seçik PKK terör örgütüne destek veren, örgütün yayın organı gibi hareket eden, hatta bununla da yetinmeyip bu yayınlar üzerinden terör örgütüne mesaj aktaran, PKK’nın gazete-televizyon ve ajanslarının kapatılması basın özgürlüğüne müdahale olarak görülebilir mi? Şiddeti ve terörü açık açık destekleyen, kutsayan bu yayın organlarının faaliyeti bir basın-yayın faaliyeti midir? Terör örgütü PKK mensubu bir kişi basın kartı alınca veya terör örgütüne ait bir sözde basın kuruluşunda çalışınca o kişi terörist olmaktan çıkıp, gazeteci mi oluyor? Gazetecinin aracında patlayıcı, evinde silahın ne işi var? Bir radyocu Batman ve Diyarbakır’dan terörle mücadele için havalanan uçakları Kandil’e bildirirken habercilik mi yapmış oluyor?
               ***
PKK’ya açık açık destek veren ve okulda PKK propagandası yapan, dağa eleman toplayan bir kişinin öğretmen kadrosundan alınmasına nasıl ‘cadı avı’ denilebilir?
               ***
Darbecilere, onların destekçilerine, PKK-DHKP-C ve DAEŞ terör örgütüne ve onların destekçilerine karşı başlatılan mücadeleyi engellemek, itibarsızlaştırmak ve hedef saptırmak için “iş cadı avına döndü-muhaliflere karşı kullanılıyor” türünden söylemler talihsiz beyanlardır. CHP’nin bu türden beyanları ne yazık ki Türkiye’ye savaş açmış olan terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmektedir. Sayın Kılıçdaroğlu bu mücadelede sağlam durmalıdır. Türkiye ikinci bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor. Bu kutsal ve kaçınılmaz, ertelenemez mücadele iç siyasi hesaplara heba edilemez.
               ***
Emniyetin zirvesinde bayrak değişimine vesile olan son valiler kararnamesine gelince... İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Selami Altınok’un Emniyet’in başına getirilmesi isabetli bir tercih. Hatay Valisi Ercan Topaca’nın nihayet fark edilmiş olmasına, hakkın teslimi açısından ayrıca sevindim. Sayın Topaca hem Mahalli İdareler Genel Müdürü, hem Kocaeli Valisi, hem de en sıkıntılı ve uzun görev yeri olan Hatay Valisiyken harika hizmetler yapmış bir isim. Birilerinin hep ayağına bastığı için uğraştılar ama Ankara Valiliğine atanan Sayın Topaca zeki, çalışkan ve pratik bir devlet adamıdır. Daha iyi görevlere layıktır. Kendisine ve Ankaralılara hayırlı olsun.
               ***
Tüm okuyucularımın, şehit ailelerinin, gazilerimizin ve ülke savunması için görev başında olan tüm kardeşlerimizin mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.