İçe kapanmak yok…

A -
A +
ABD; İngiltere ve İsrail, Rojava’da yani Suriye’nin kuzeyinde tampon bir koridor oluşturmak istiyor. Amaç Kerkük ve Musul bölgesindeki petrol ve doğalgaz kaynaklarını kendi kontrollerindeki bu koridordan Akdeniz’e ulaştırmak. Bu nedenle de bölgeyi PYD-YPG’ye teslim edip Cezire-Kobani ve Afrin kantonlarını birleştirerek kukla bir terör devleti kurmak peşindeler. Çünkü Kuzey Irak’taki enerji kaynaklarının Türkiye topraklarından dünyaya arzı onları rahatsız ediyor. Gerekçesi basit. Türkiye’ye artık istedikleri gibi etki edemiyorlar. Buna Suriye’de Rusya’nın da etkinliği eklenince onlar için en cazip enerji arz yolu hayallerini kurdukları malum koridor oluyor. Hem Kuzey Irak’ta hem de Kuzey Suriye’de ABD ve İngiltere İsrail’e göbekten bağlı, zayıf, kukla, yönlendirilip yönetilebilir bir yapı tesis etmek istiyor.
            ***
Onlar DAEŞ’le mücadeleyi bahane ederek Suriye’nin kuzeyini PYD-YPG’ye teslime hazırlanırken Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtı ile bu projeye şimdilik engel oldu. Türkiye; hem bu projeye engel olmak hem de terör örgütlerini sınırlarından uzaklaştırmak için yaptığı Fırat Kalkanı harekâtını Münbiç’e doğru genişletmek istiyor. Bu çerçevede PKK terörüne üs görevi gören Afrin ve Kobani’ye de müdahale sinyalleri veriyor. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki güçlü varlığı bu projeyi planlayanları ve bu projenin mayın eşekliğini yani hamallığını yapma görevi verilen PYD-YPG ve PKK’yı rahatsız ediyor. Bu aktörler Türkiye’yi Kuzey Irak ve Suriye’de etkin olarak görmek istemiyorlar.
            ***
Türkiye’nin buradaki varlığından rahatsız olan diğer bir aktör de İran. Türkiye-Rusya ilişkilerinin hızla iyileşmesinden rahatsızlık duyan İran yönetimi, Rusya’nın Suriye’de Türkiye ile iş birliği yapmasından ciddi endişe duyuyor.
            ***
Türkiye’yi Kuzey Irak’ta ve Kuzey Suriye’de güçlü olarak görmek istemeyen küresel ve bölgesel aktörlerle onların bu bölgelerde taşeron olarak kullandıkları terör örgütleri iş birliği yapıp Türkiye’yi içine kapatmak istiyorlar. Önce Beşiktaş saldırısı şimdi de Kayseri. Her ikisi de PKK-YPG iş birliği ile yapılan kahpe eylemlerdir. Kullandıkları patlayıcıyı incelediğinizde; teröristlerin güzergâhına ve hayat hikâyesine baktığınızda PKK-YPG iş birliğini net bir biçimde görüyorsunuz. En son Beşiktaş’ta kullanılan bombanın içinde ‘petn” diye bir patlayıcı var. Bu patlayıcı sadece NATO envanterinde kayıtlı. YPG’ye DAEŞ’le mücadele adı altında verilen silah-mühimmat ve patlayıcılar PKK’nın Türkiye’deki eylemlerinde kullanılıyor. Bunu onlara veren ve onlarla Suriye’de iş birliği yapan müttefikimiz de pişkin bir şekilde arayıp ‘geçmiş olsun’ diyor.
            ***
Kim ne derse desin Türkiye,  son 1,5 yıldır terörle mücadelede müthiş bir başarı sergiledi. 15 Temmuz darbe girişimini boşa çıkardı, her alanda terörle topyekûn mücadele ediyor. Türkiye bütün bozuk ve lüzumsuz seslere kulaklarını kapatarak teröre lojistik-siyasi ve ekonomik destek veren yapılarla da ciddi bir hukuk mücadelesi sürdürüyor. PKK saldırılarıyla bu mücadeleyi engellemek istiyor.
            ***
Öte yandan AB’de bazı çevreler de kanlı yüzüne rağmen PKK ile arasında mesafe koyamamış, ona destek veren, terörü kutsayan hatta açık açık yardım eden sözde siyasetçilerin yakasına hukuk yapışınca tepki veriyorlar. Diplomatik alanda Türkiye’ye ilişkin kararlar almaya kalkışıyorlar. Türkiye’ye hem terör örgütleri yolu ile hem de ekonomik ve diplomatik alanlarda saldırı var. Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta etkili olmasını önlemeye ve içine kapatmaya çalışıyorlar. İçeride terörle mücadelede elde ettiği başarıyı kesintiye uğratmanın peşindeler. Bu iki temel gerekçeye bir de anayasa tadilatı ile sistem değişikliğini engelleme girişimini de eklersek bu saldırıların sebeplerini çözmüş oluruz.
            ***
Kayseri’de bizi canevimizden vuranlar ve onları kiralayanlar referandum süreci bitene kadar rahat durmayacaklar. Yine saldıracaklar; kimi zaman terör maşasını kullanarak, kimi zaman ekonomik alandan, kimi zaman da diplomatik alanda saldırılara maruz kalacağız. Ama bunların da Allah’ın izniyle üstesinden geleceğiz. Zor bir coğrafyada bağımsız; onurlu, egemen ve özgür yaşamak isteyişin bedelleridir bunlar. Başımız sağ olsun. Şehitlerimize yüce Rabbimden rahmet, yaralı kardeşlerime acil şifalar diliyorum. Kimse karamsarlığa kapılmasın, biz yüce bir millet, büyük bir devletiz. Bu belaların da üstesinden geliriz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.