‘Özel güvenlik’ ne işe yarar?

A -
A +
Tam 2016’nın "uğursuzluklarını"-acılarını uğurladığımız ve yeni yıl için umutlarımızı tazelediğimiz saatlerde terör Ortaköy’de yılbaşı kutlamasına katılan korumasız-her şeyden habersiz sivil insanlara karşı bir katliam gerçekleştirdi. Bu insanlık dışı vahşette 39 kişi can verdi. 65 kişi de yaralandı. Yaralıların 4’ünün durumu ağır. Ölenlerden isimleri belirlenenlerin sayısı 20. Bunlardan 5’i Türk, 15’i ise yabancı. Birçok yabancı misafirimizin de yer aldığı bu yılbaşı kutlamasını kana ve kâbusa bulayan hain terörü tüm varlığım ve gücümle lanetliyorum, şiddetle kınıyorum.
Gece 01.15 sularında Beşiktaş-Ortaköy’deki gece kulübünün önüne taksi ile gelen terörist; taksiden inip uzun namlulu silahı ile önce kulübün girişini tarıyor. Görevli polisi ve giriştekileri katlettikten sonra ateş ederek içeri giriyor. İçeridekileri hedef gözetmeden tarıyor. 39 insanı öldürüyor, 69 kişiyi de yaralıyor. Sonra da üzerini-kılığını değiştirip kulüpten kaçarak izini kaybettiriyor. Tüm bu işlerin hepsini de toplam 7 dakikada yapıyor. Saldırganın bir kişi olduğu söyleniyor. Saldırganın çok soğukkanlı davrandığı; daha önce eylem mahallinde keşif yaptığı ve profesyonel olduğu-yardım almasının muhtemel olduğu değerlendiriliyor.
Tüm bu bilgilerden sonra; bize bu kâbusu yaşatan, yeni yıla acı ve gözyaşı içinde girmemize sebep olan bu olayı iyi analiz etmeliyiz. Hepimizin; ülkemizin, insanlığın başı sağ olsun. Terör şehitlerimize Allahü tealadan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Bu eylemin bir terör eylemi olduğu açık. Olağan şüpheliler; FETÖ’nün uyuyan hücreleri, DEAŞ, PKK veya DHKP-C. Eylemin biçimi; DEAŞ’ın daha önce Bataclan ve Orlando’da gerçekleştirdiği saldırılara çok benziyor. İlk şüpheli DEAŞ; ikinci sırada PKK-YPG var. FETÖ de, uyuttuğu eylem hücreleri ile bu işi yapmış olabilir, ya da DEAŞ veya PKK’ya lojistik destek sağlamış olabilir. Peki bu saldırıdaki amaç nedir? Sayın Cumhurbaşkanı, açıklamasında bu saldırıyı yapan-yaptıranların amacını “milletimizin huzuruna kastedenler ve onların taşeronları, ülkemizi istikrarsızlaştırmaya, halkımızın moralini bozarak kaos oluşturmaya çalışıyorlar” diye açıkladı. Yılbaşı gecesi İçişleri Bakanı Hakkâri’deydi. Millî Savunma Bakanı sanırım bir gün evvel geceyi bir sınır karakolunda geçirdi. Sayın Başbakan bölgeye gitti. Saldırıyı gerçekleştirenler bizim Suriye’yi, Irak’ı, bölgeyi bırakıp Ankara’ya, İstanbul’a kapanmamızı isteyenlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölgedeki varlığı kime zarar veriyor? Kim Suriye’deki, Başika’daki ve Silopi’deki tetikte bekleyen varlığımızdan rahatsız? DEAŞ-PKK-YPG tabii ki. Bir de bunlara taşeronluk yaptıran bölgesel ve küresel aktörler.
Peki ne yapacağız? Tabii ki acımızı yaşayacağız. Ama yılmayacağız, paniklemeyeceğiz, alışmayacağız. İlk iş olarak soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz. Birbirimize daha fazla kenetleneceğiz. Suriye’nin kuzeyindeki varlığımızı arttıracağız. Etkisiz ve bizim için tehlike olmaktan çıkana kadar DEAŞ ve YPG’nin tepesinde boza pişireceğiz. El-Bab’ı temizleyip sonra Menbiç’i kontrol altına almalı, bilahare Afrin’deki terörist varlığını etkisiz hâle getirmeliyiz. Suriye’de gerçekleştirdiğimiz işin benzerini Irak’ın kuzeyinde yapmak üzere her türlü hazırlığımızı yapmalıyız. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeyi bir an önce oluşturup tüm mültecileri bu bölgeye yerleştirmeliyiz. Suriye’de Rusya ile beraber başlatılan ateşkesi muhafaza etmek  için titizlenmeliyiz. Astana sürecinin başarılı olması için Türkiye tüm gücünü kullanmalıdır. Suriye’de ateşkes, güvenli bölge ve barış sağlanınca Türkiye gücünü PKK-YPG üzerine teksif etmeli ve Kuzey Irak’ta da Suriye’ye benzer tedbirler almalıdır. Bunun ötesinde Türkiye aleyhine içeride ve dünyanın dört bir yanında hainlik yapmaya devam eden terörist başının ABD’de öncelikle tutuklanması ve faaliyetlerinin durdurulması, sonra da Türkiye’ye iadesi için ABD’ye yoğun ve aralıksız baskıya devam etmeliyiz. İçeride özellikle polis-asker ve istihbarat içindeki kripto FETÖ’cüleri temizlemek için hızlı ve titiz bir çalışma yürütmeliyiz. Öte yandan FETÖ’cülerin temizlenmesiyle polis-asker ve istihbarat teşkilatında oluşan personel açığını ve tecrübe zaafını hızla gidermeliyiz. FETÖ’den kurtulmaya çalışırken eski derin devlet artıklarına da dikkat etmeliyiz.
Bu tür acıları özellikle de turizm merkezlerimizde ve metropollerimizde yaşamamak için önleyici istihbarat dâhil her şey tekrar gözden geçirilmeli. Normal bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının girerken mafyavari tipler tarafından didik didik arandığı, hesaba itiraz edilmesi hâlinde başınıza izbandut gibi 5-10 kişinin iki dakikada toplandığı böyle bir gece kulübünde özel güvenlik bu saldırı karşısında ne yapmıştır? Bu tür yerler kendi özel güvenliğini neden almaz? Alıyorsa, bu özel güvenlik sadece müşterileri hizaya getirmek için mi kullanılıyor? Bu soruları sadece adı geçen gece kulübü için sormuyorum. Bütün mekânlar için soruyorum. Adam elini-kolunu sallaya sallaya tarayarak giriyor içeriye. Adama tek bir mermi sıkan, arkadan saldıran kimse yok. 7 dakikada -üstünü değiştirmesi dahil- 39 kişiyi öldürüyor. 65 kişiyi de yaralıyor. Tek silahla ve iki şarjörle nasıl bu kadar zarar verebiliyor? O kadar kalabalığın içinden nasıl kaçabiliyor? Güvenlik görevlisinin cevabı ilginç. “Ne yaptınız?” sorusuna “Kaçtık ne yapalım, kaçtık” cevabını veriyor. Rezillik bu. Sanki güvenlik görevlisi değil de eğlenmeye gelmiş turist. Bütün işletmeler her türlü teröre hedef olduğumuz böyle bir ortamda özel güvenlik tedbirlerini almaya ve polisle koordineli çalışan özel güvenlik ekipleri bulundurmaya zorlanmalıdır. Alışveriş merkezlerinden tutun da, kalabalık mekânlara-eğlence yerlerine-iş merkezlerine, toplu tatil mekânlarına kadar her işletme kendi özel güvenlik ihtiyacını satın alma yolu ile temin etmelidir. Devlet yedi düvelle ve birkaç terör örgütü ile birlikte savaşırken her işletmeye polis ekibi tahsis edemez. Sosyal medyada “Oh olmuş, ne işleri vardı orada” tarzında mesaj dolaştıranlar en az PKK ve DEAŞ kadar bu ülkeye, birliğimize ve kardeşliğimize zarar veren ruh hastalarıdır. Cumhuriyet Savcıları bu hastalıklı tiplere hesap sormalıdır. Kimse, bu milletin tüm farklılıkları ile bir arada yaşama istek ve arzusuna dinamit atamaz.
Yazıyı Sayın Cumhurbaşkanı’nın değerli bir tespiti ile bitirelim: 
“Saldırının bölgemizde yaşanan hadiselerden bağımsız olmadığının farkındayız. Tehditleri ve saldırıları kaynağında yok etme konusunda kararlıyız.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.