‘Hayır’ çıkarsa ne mi değişir?

A -
A +
TSK, MİT, Yargı ve Emniyet içindeki FETÖ’cü yapılanma ve hain darbe girişimi ile ilgili her gün yeni bir şey öğreniyorum. Öğrendiğim her yeni şey beni derinden sarsıyor. FETÖ’nün TSK’ya nasıl sızdığı, nasıl yapılandığı ve TSK üst yönetiminden bazı general ve amiralleri nasıl devşirdiği, MİT’e sızmak için neler yaptığı ve hangi oranda başarılı olduğu konusunda birçok yeni bilgiye ulaştım. Şu anda içeride tutuklu olan bazı kritik isimleri savcıların elinden kurtarmak, itirafçı olmalarını engellemek için hâlen görevde olan üst düzey bürokratların gizli çabaları var. Orgeneral Akın Öztürk ve Korgeneral Erdal Öztürk, FETÖ için ne anlam ifade ediyor? TSK’nın özellikle bu iki ismi aklamak için özel bir çabası var mı? Menbiç’e girmek için neden geç kaldık? Neyi bekledik? Benzer yüzlerce kritik sorunun cevabını araştırdım. Benim için en ilginç olan şey; TSK’nın içine sızan FETÖ’cü yapılanmaya neden ve nasıl göz yumulduğu konusuydu. Bu soruların cevaplarını 16 Nisan referandum oylamasından sonra yazacağım.
Şu an da bütün dikkatimizi ve enerjimizi referandumu kazasız-belasız ve FETÖ’yü bitirecek ‘Evet’ kararı ile sonuçlanmasını sağlamaya teksif etmemiz lazım.
FETÖ ve onunla birlikte YPG-PKK ve DHKP-C’yi kullanan ABD ve Almanya derin devleti, kampanyanın ‘Hayır’ ile sonuçlanması için açık açık taraf oldular ve çalışıyorlar. Bizim de millet olarak siyasi görüşlerimizi bir kenara bırakıp kol kola, omuz omuza 16 Nisan’da ‘Evet’ çıkması için çalışmamız lazım. ‘Hayır’ onlar için ne kadar elzem ise ‘Evet’ sonucu da bu memleketin gerçek evlatları ve bu millet için o kadar hayati. Çok büyük analizlere-derin değerlendirmelere ihtiyaç yok.
Bakıyorum; ‘Hayır’ cephesinde kimler var? FETÖ’cüler, PKK-YPG’liler, darbeciler, HDP üst yönetimi, DHKP-C var. Ben sandığa gidip ‘Hayır’ oyu atarak bu alçaklarla, bu vatan hainleriyle, bu Türkiye düşmanları ile aynı tarafta yer almam. Ya sandığa gider ülkemin, çocuklarımın ve torunlarımın geleceği için ‘Evet’ derim ya da Başkanlık sistemini istemiyorsam sandığa gidip oy kullanmam olur biter. Ama hiçbir güç beni CIA ve Alman istihbaratının maşaları ile aynı kareye sokamaz. Hadis-i şerifte de belirtildiği gibi; “Kişi sevdikleri ile beraberdir...”
18 maddelik Anayasa değişikliğine ‘Hayır’ diyen CHP, “AK Parti şu anda ne istiyor da yapmıyor ki” sorusunu soruyor. İktidara geldiği günden bu yana AK Parti istediği her şeyi yapamadı ya da gecikerek-vuruşarak-mücadele ederek yaptı. Unuttunuz mu 27 Nisan e-muhtırasını? Unuttunuz mu kapatma davasını? Unuttunuz mu Gezi Parkı provokasyonunu, 17-25 Aralık darbe girişimini, Kobani ayaklanmasını, kaset komplolarını? Bu girişimlerle AK Parti ya engellendi ya da geciktirildi. Bütün bu girişimler bürokratik vesayete, çok başlılığa izin ve imkân veren mevcut sistem yüzünden yaşandı. Sistem değiştiğinde bu engeller çıkmayacak bir daha. Ayrıca 15 yılda yapılan işler-alınan mesafe 5 yılda alınacak.
“Bu yeni sistemde Sayın Erdoğan’ın yerine yetersiz biri gelirse ne olacak?” sorusu kasıtlı bir sorudur. Bu sistem değişikliği AK Parti ya da Sayın Erdoğan için ihtiyaç duyulan bir değişiklik değildir. Belki de en çok Erdoğan sonrasında ihtiyacımız olacak bir sistemdir. Peki şimdi niye yapıyoruz bu değişikliği? İleride bir daha MHP ve AK Parti desteğini yakalayacak bir uzlaşma çıkıp çıkmayacağı belli değil. MHP liderinin teklifi ile yakalanmış olan bu konsensüsle yarınlarımız için bu değişikliğe bugünden yapmak ve FETÖ’cülerin, PKK’lıların ve Türkiye düşmanlarının heveslerini kursaklarında bırakmakta fayda var. Bu sistem en az yüzde 51’lik millet desteğini gerektirdiği için dengesiz-yetersiz birinin Cumhurbaşkanı olma şansı yoktur. Tüm siyasi akımlar aday belirlerken milletin ekseriyetinden destek bulacak yerli, millî, akıllı ve millete yakın birini belirlemek zorundadırlar. Bu nedenle bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı için seçilecek adaylar milletin en çok sevdiği-beğendiği ve inandığı isimler olacaktır. Benim bu konuda en ufak bir endişem yok.
“16 Nisan’da ‘hayır’ çıkarsa ne değişecek ki?” sorusunu sorarak kafaları karıştırmaya çalışanlara şu cevabı verin: “Çok şey değişir.” FETÖ tehdidi  gemiyi azıya alarak devam eder. HDP, PKK ile birlikte coştukça coşar. PKK ile YPG, ABD ve Rusya’nın da desteği ile bölgede hayal ettikleri Kürt devletinin provalarına başlar. TBMM kilitlenir, çalışamaz hâle gelir. Her ne kadar CHP ‘sesimi çıkarmam’ diyorsa da yalan söylüyor. Artık güven oylaması olarak algılayıp her gün Hükûmetin ve Cumhurbaşkanının meşruiyetini tartışmaya başlarlar. FETÖ’cüler, PKK’lılar, YPG’liler, Alman ve Amerikan derin devleti ve onların Türkiye’deki uşakları “Erdoğan’ı bitirdik” naraları ile piyasada kına bırakmazlar! Bu aldatmaca sorulara kanmaz bu millet.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.