Giden ve gelen!..

A -
A +

Hamza Hoca’yla olmazdı… Denizli ise risk aldı. Futbol hayatına noktayı unutulmazlar arasına girdiği bir kulüpte koymak, herkese nasip olacak bir şans değil…

Şu Galatasaray Futbol Takımı'nın ve oyuncularının durumunu "her hafta tribünlerde ve TV ekranlarının başında" seyredip geliyoruz ve hâlâ birileri yazmaya ve konuşmaya devam ediyor; "Hamza Hoca şunu yaptı, bunu yaptı, gönderilmemeliydi, yanlış yapıldı!.."
Soruyorum; bu sezon "3 Kupalı" diye Hamza Hoca'yı "gökten yere indirmeyenler", bu "3 kupayı kazanan ve 4'üncü yıldızı takan" takımın, mevsim başından beri "hazırlık, resmi, özel, lig, Şampiyonlar Ligi maçları" olarak 30'a yakın saha için faaliyeti varken, hâlâ "ne durumda olduğunu" görmüyorlar mı?..
"Maçların sonunda yenilen golleri, şanssızlığa, savunma gafletine bağlayan" ulemamız, hiç düşünmüyor mu ki, "Takımın, bunca ağır ve yumuşak temposuna rağmen", Galatasaray'ın "bazı" oyuncuları maç sonlarında "fiziksel olarak" yerlerde sürünecek, ayakta duramayacak, arkalarını kollayamayacak hâle geliyorlar; neden?..
Neden, Galatasaray Futbol Takımı "ligin en çok gol atan iki takımından biri olurken, en çok gol yiyen 4-5 takım arasında yer alıyor?.."
Ve söyleyiniz bana, Galatasaray Takımında "bir ikisi hariç / 'üç' değil" futbolcudan ötesi, Muslera başta, Burak en tepede, "geçen yılki formlarının hâlâ yanına bile neden yaklaşmış değiller?..
Bu tablonun "Florya ve stat içi sorumlusu Hamza Hamzaoğlu değilse", kimdir?..
"Galatasaray savunmasının hâli pürmelali ortada iken", sezon başında "sert ve sağlam bir stoper almayan", sağ beke "takviye yapmayan", ön liberoda "Melo'nun yerini doldurmayan", ama "santrfor peşinde koştuğunu dünya âleme duyurarak" Burak ve Umut'u "psikolojik olarak perişan eden" kimdir?..
Yoo, "Ama para durumu" demeyin, dünya "iyi izlense", transferde Galatasaray'a alınan oyunculara verilenlerin ve kadro için yapılan "abartılı" zamların toplam bedellerinin bir bölümü ile bu takviyeler rahat rahat yapılırdı!..
"Türkiye'de en çok kişisel hata yapan stoperler" arasında yer alan Chedjou ve "bitik" Semih'e güvenmek, "savunmacılığı" sağ ve sol beklerde "eğreti" oynayan oyunculara "yüklemek"  ne anlama geliyor, ortada; "Yiyin efendiler yiyin bu hân-ı iştiha sizin, seyirciyi, taraftarı, camiayı, yönetimi patlatıncaya kadar yiyin!.."
"Efendim, sabredilse, Hamza Hoca durumu düzeltecekmiş. Fatih Hoca düzeltmemiş miymiş?.."
İşte "işin en trajikomik tarafı" burası; "Hamza Hoca'yı, Fatih Hoca zannetmek!.."
Yoksa, sevgili hocamız, "bu çok acı durumu ve de başarılı olamayacağını anladığı için", Başkan'ın "Yapma" dediği şeyleri yaparak, kendisini "bu sorumluluklardan kurtaracak" adımları art arda atmış olmasın?..
Usulde "yanlış yapmakla beraber", yönetim "doğru karar verdi" ; hem Galatasaray Futbol Takımını, hem Hamza Hoca'yı, hem de kendilerini kurtardılar; yaşayıp göreceğiz!..
"Giden" gitti, gelen "önemli!.."
Mustafa  Denizli, "risk aldı", futbol hayatının, "yorumculuk dışındaki" yoluna noktayı, "Unutulmazlar" arasına girdiği bir kulüpte koymak, her futbolcuya, her teknik adama nasip olacak bir fırsat, bir şans değil!..
"7'li ganyanı tutturmaya aday olmak" gibi bir şey, bu; "6 yarışı bildiği kupon cebinde" üstelik yedinci yarışta da, "tek geçtiği" ata kendi biniyor; "Atının ayağı düz bassın!.."
İşte "bütün mesele"; bu sezon bugüne kadar "o atın ayağı", düz basmıyordu; Denizli bunu başaracak bir hoca!..
Kolay gelsin ve de Allah yardımcın olsun sevgili hocam!..
"Yüzde 51" şansla başlıyorsun; herkes biliyor; kendini de, Galatasaray'ı da mahcup etme!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.