Farkındalığın farkında olmak!..

A -
A +

Galatasaraylılar var, ayrılan, giden; ama gideceği yeri de, gitme adabını da bilen…
Galatasaraylılar var; gideceği yeri de, gitme adabını da bilmeyen…
“Galatasaraylı olmayan” Galatasaraylılar var, ayrılan giden; ama gideceği yeri de, gitme adabını da bilen..
“Galatasaraylı” olmayan Galatasaraylılar var, ayrılan giden; ama gideceği yeri de, gitme adabını da bilmeyen…
“Bu durum”, uzun yıllardan beri var, hatta kuruluş yıllarının hemen sonralarından beri var; “bu durum” başka kulüplerde de var; zira ortada “insan” var!..
İşte “Galatasaraylı” Sabri, işte Galatasaraylı Semih, işte “Galatasaraylı” denilen, “Galatasaraylı değil” denilen (Acaba hangisi, kendisi susuyor) Galatasaraylı Sinan, işte “Galatasaraylı” Ergin Ataman, işte “Galatasaraylı” Hakan Balta!..
İşte “Galatasaraylı olmayan” Galatasaraylı Chedjou, işte “Galatasaraylı olmayan” Galatasaraylı Sneijder, işte “Galatasaraylı olmayan” Galatasaraylı Podolski, işte “Galatasaraylı olmayan” Galatasaraylı Bruma ve daha niceleri!.. 
Kimler, “yazımın girişinde anlattığım” tablonun neresindeler, herkes biliyor, herkes görüyor, anlayanlar, görenler var; “kör olup” görmeyenler var, “sağır olup” duymayanlar var; hem de bunların da içinde “Galatasaraylılar” var, “Galatasaraylı olmayanlar” var!..
Bütün bu tabloda “profesyoneller” var; ama içlerinde “profesyonellikte amatör kalmışlar, profesyonellikte de profesyonel olmuşlar, profesyonelliği yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar” var!.. 
Türk Dil Kurumu sözlüklerinde “profesyonel” kelimesinin karşısında “şunlar” yazar; “1 - Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan (kimse), amatör karşıtı, 2 - Ustalaşmış, uzmanlaşmış.”
Şimdi “yukarıda verdiğim örnekleri”, TDK sözlüklerinde yazılı anlamlarıyla bir süzgeçten geçirin sevgili okurlarım; hepsi “profesyonel”, ama hangisi “amatör gibi davranan” profesyonel, hangisi “profesyonel olmada da profesyonelleşmiş” profesyonel, hangisi “profesyonelliği de yüzüne gözüne bulaştıran” profesyonel, sizler karar verin!..
Günün 24 saatinde, spor ekranlarında günlerdir, hatta haftalardır “aynı konular tekrar tekrar tekrarlar ile” konuşuluyor, yorumlanıyor; söylenenler aynı, söyleyenler aynı. Şaşıyorum, bıkmıyorlar, usanmıyorlar; “kırık bir plak gibi” hep aynı sözler, aynı yorumlar, aynı sorular, aynı cevaplar!..
Yeni bir şey söyleyen yok, değişik bir şey söyleyen yok, ortaya “farkındalık koymak” isteyen yok; yok da yok. Ne yazık ki, işte bu da, “gazetecilikte bizim profesyonelliğimiz!..” 
Merak ediyorum; TV’lerimizin CEO’ları, genel müdürleri, bu programları yapan ve de “aynı yüzleri” ekrana çıkarıp, “aynı soruları soran, aynı cevapları alan, aynı konuları konuşmaktan bıkmayan ama, izleyiciyi bıktıran” futbol sunuculuğu, futbol yorumculuğu ve futbol gazeteciliği ulemamızın bunca yıl sonra geldiği seviyeyi ortaya koyan” spor şeflerine neden sormazlar; “Size bunca parayı, bu tekrar tekrar tekrarlar için mi veriyoruz” diye!..
“Toptancılık” yapmayayım, bu “kırık plak modu” içinde istisnalar var; onları izlemekten hem keyif alıyorum, hem de “bir şeyler” öğreniyorum. Mesela bir örnek; hiç tanımam, merhabam yoktur, onun da bir selamı, ama “bana hem sempatik geliyor, hem değişik, hem de güvenilecek bir bilgili!..”
Kim mi; Uğur Karakullukçu; hem teşekkür eder, hem de kutlarım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.