Yeni Bakanımıza mesajımdır!..

A -
A +

Sadece bir futbolcunun Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a “bonservisi, sözleşme sürecinde alacağı garanti para, maç başı ya da puan ve de hedef bonuslarıyla beraber” toplam maliyeti ile “bir sezonluk bütçesini yapan” kulüplerimiz var ve hele hele “alt liglerde” çoğunluktalar!..
Peki, ya “Avrupa devlerine, bir futbolcunun maliyetinin Galatasaray + Fenerbahçe’nin bir yıllık futbol bütçelerinin, hatta belki de iki kulübün tüm bütçelerinin toplamı kadar olduğu” günleri yaşamaya başlamışsak, ne olacak?..
Hele hele, “birkaç kulüp hariç”, başta “en büyükler” olmak üzere “profesyonel futbol şubesi olan” kulüplerimizin hemen hemen tamamının büyük borçlar altında kıvrandığı da bilinirken?..
Yıllardan beri, hemen her yıl 10 defa, kim bilir belki de yirmi defa yazıp gelmişimdir, hele hele “yeni bir spor bakanı göreve başlamışken” mutlaka yazmışımdır; “Ne zaman çıkarılacak artık, bu Kulüpler Yasası?..”
“Bu Kulüpler Yasası, vakti zamanında çıkarılsaydı”, Türk kulüplerinin “mali durumu” böyle olur muydu; “en büyükler” bile UEFA’nın kıskacı altında kıvranır, ceza üstüne ceza alırlar mıydı?..
“Bu kulüpleri, bu hâle getirenler” Federasyonları seçtikçe, dahası “Kulüpler Birliği Vakfı” denilen kuruluşu da “Kulüpleri bu hâle getirenler yönettikçe”, bugüne kadar “onlardan beklenen destek ve onlardan gelecek öneriler ile çıkarılacak” bir Kulüpler Yasası’nın futbolumuzu ve Kulüplerimizi kurtarması mümkün olabilir miydi; elbette hayır; değil kurtarmak, yasa bile çıkarılamadı, onların yüzünden!..
Yasa çıkarılamayınca, kulüpler “yeni, çağdaş ve idari / mali disiplinli bir sisteme kavuşturulamayınca” ve de yönetim koltuklarına “yeni sistemin yöneticileri oturmayınca” bugünün büyük açmazı devam etti ve de  kıvranıyor kulüpler; “Devlet Baba, gel bizi kurtar!..”
Tamam da, “doğru dürüst bir yasa çıkarılmazsa”, Devlet Baba’nın kurtaracağı kulüpler, gene “aynı zihniyetin, aynı kişilerin pençesinde” hem de birkaç yılda, “bugünkü duruma” düşmeyecekler mi?..
Ne yazık ki, ben bildim bileli “sporu, futbolu kullanmak isteyen” siyaset ile “Böyle gelmiş, böyle gitsin. Yoksa kulüplerin başında bizler olmayız, olamayız” diyen yöneticiler arasında kurulan “spor yönetimi koalisyonları” yüzünden, bugüne kadar Kulüpler Yasası çıkarılamamıştır; hem de yüzlerce defa söz verilmesine, “Bugün… Yarın…Tamam çıktı, çıkıyor” denilmesine rağmen!..
İşte “yeni bir bakanımız” geldi, Osman Aşkın Bak, “sporu bilen, sporun içinden gelen” bir bakan!..
Temenni ediyorum ve bekliyorum ama, bilmem ki, “bu yılan hikâyesini sonlandıracak” ve de “yarınlara da köprü olacak ve bugünün şartlarını kavrayacak” bir Kulüpler Yasası’nı Meclis’ten çıkarabilecek mi?..
Herhâlde Sayın Bakan da biliyordur, ben altını çizerek tekrarlayalım; “doğru dürüst bir yasa çıkarılmasına”, hep beraber koro hâlinde “Bu yasa çıkarsa kulüplere yönetici bulunmaz” diye feryat ederek engel olanlara, artık kulak verilmemelidir!..
“Bunlar” bugüne kadar “ne yaptılar ortada”; onlara “kulak verilerek” çıkarılacak bir yasa, gene sporumuza ve futbolumuza değil, “onlara hizmet edecek” ve de işte Demirörenler, Yıldırımlar, Özbekler, Ormanlar “günlerini gün” ve de kulüpleri “mali bakımdan” yerle bir etmeye devam edeceklerdir; sporumuza, kulüplerimize ve halkın paralarına yazık!..

Froome herkesi yendi!..

Fransa Turu’nu “Contador’lara, Quintana’lara, Aru’lara, kaza yapıp turu bırakan Richie Porte’lara, Uran’lara, Bardet’lere rağmen 3’ü üstüste olmak üzere 4’üncü defa İngiliz Chris Fromme kazandı!..
Hatta “mücadele ettiği” rakiplerinin arasına, “Turu naklen yayınlayan Eurosport kanallarının turu bizlere anlatan üçlüsünü de eklemek gerek”; Froome’un kazanmaması için ekranın içinde ve mikrofonun karşısında “ellerinden ne geliyorsa yaptılar”; gene de olmadı!..
Sonunda “pes” ve  Froome’un ayrıcalığını, büyüklüğünü kabul ettiler ve de alkışlamak zorunda kaldılar!..
Bilmem ki, “Froome’un kaptanı olduğu Sky takımının sahipleri olan  Murdoch’ları ve de İngilizleri sevmemek” ve de “neredeyse ‘ırkçılığa yaklaşan’ bir üslup ile Froome’un kaybetmesi için âdeta çare ve formül sayma yarışına çıkmak, her birinin ayrı hedefleri olan takımların ve yarışçıların ‘sadece ve sadece Froome’a kaybettirmek için koalisyon kurmalarını istemek’ ve yapmayanları ağır şekilde eleştirmek”, bilmem ki “sporun üzerine gölge düşürmek” değilse nedir?..
Yapmayın, etmeyin arkadaşlar; “ağzınıza doping imalarını pelesenk etmek” ve “Froome’un , Sky’ın kaybetmesi için bundan medet umar hâle gelmek” Eurosport ekranlarına yakışıyor mu?..
İspanya Turu’nda “tarafsız ve sadece bisikletten ve spordan yana bir anlatım” ile buluşmak üzere!..

Vah Galatasaray vah!..

Galatasaraylı bazı dostlarım, “Galatasaray Kulübü üyelerinin internette kurdukları gruplardaki yazışmaların ‘enteresan bulduklarını’ gönderiyorlar”, bana…
Onları okudukça, “Galatasaray’ın bugünkü duruma düşmesine şaşmamak gerektiğini” düşünmeye başladım.
Evet inanılacak gibi değil; günlerce “esası değil, şekili tartışanları” mı ararsınız, yoksa “hiç bilmedikleri konularda ahkâm kesenleri” mi ya da “Asalım, keselim, yıkalım, yapalım” nutukları atarken, “konuyu kişilere indirgeyip”, adı geçen bir kişinin durumu hakkında “pehlivan tefrikası gibi” bir dizi oluşturup, bitmek bilmez bir tartışmaya girişenleri mi, hepsi var.
Daha da şaşırdığım, önemli oranda bir bölümün “Türk dili bilgileri”; daha “dahi manasına gelen ‘da / de’ eklerinin ayrı yazılacağını bile bilmeyenler var” aralarında!..
Son günlerde “Acaba Fransızca tartışsalar da, Türk diline yazık etmeseler, daha iyi olmaz mı” demeye başladım!..
İki örnek vereyim de “Galatasaray’ı kurtarma yoluna çıkmışlardan bazılarının, hangi durakta oldukları” iyi anlaşılsın:
Mesela, içlerinde, “Galatasaray’ın borç batağına gömülmesinin ilk büyük ve de AIG ve TGS fiyaskolarının baş sorumlusu olan kişinin “yeniden Galatasaray Başkanlığına getirilmesini” önerenler ve destek görenler bile var; bir!..
Mesela, “Galatasaray Başkanı için ‘Peşinde olduğu adam Feguli / Kendi zaten Ciguli’ esprisini (!) yapacak kadar “Galatasaray üyeliği ve mizah anlayışı değişik olanlar” da var; iki!..
Galatasaray’da neredeyse bir nesil “14 yıl şampiyon olunamamış” bir süreci yaşadı ama, o nesil bile kulübün kuruluşundan beri söylenen “Galatasaraylı olmak bir ayrıcalıktır” sözünü başı dik olarak söylemeye devam etti.
Bugünün neslinin büyük bir çoğunlukla “bazı kulüplerin nesillerinin ayrıcalığından kâm alması, Galatasaray’ın asıl ve temel sorunu değil mi”, bir düşünsün sarı–kırmızılı camia, iyi düşünsün!..

ŞAKA
31 yaşındaki Hagi, Galatasaray’a geldiği zaman demişlerdi ki; “Bastonunu getirmeyi unutmuş!..”
Şimdi galiba “memleketlisi” 72’lik Lucescu geliyor, Galatasaray’a; ama o “bastonunu unutmuyor”; gelirse, oğlu da yanında gelecek!..

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.