Al birini, vur ötekine!..

A -
A +

Futbolumuzdaki “yabancılar” konusundan çok daha ağırı basketbolumuzda var; kimin umurunda?.. İleride bugünleri bile arar hâle geleceğimiz ortada!..

Gözümüz hep futbolda; yazanımız, yazmayanımız, konuşanımız, konuşmayanımız, düşünenimiz, düşünmeyenimiz için varsa yoksa, futbol!..
Futbolumuzda da bir federasyonumuz var; ismen var, cismen de var; ama yok!..
Futbolumuzda kulüplerimiz var; ismen de var, cismen de var; ama yok!..
Onun için futbolumuz ortada; kulüplerimizi “yabancılarla dolu” takımlar taşımaya çabalıyor, federasyonumuz da “onlar” da yok; Millî Takımımızın hâl-i pürmelali ortada!..
Açın TV’lerimizi sabahtan sabaha kadar “futbol konuşuyor” futbol ulemamız, ne yazık ki, hemen hepsi, “Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur” cinsinden; kimin ne söyleyeceğini, ne anlatacağını ezberledik, daha baştan tahmin ediyoruz ve de tahminimizin tutma oranı yüzde 95!..
Açıyoruz, spor sayfalarını; orada da durumun TV ekranından farkı yok; tek fark, spor sayfalarının “sessiz olması”; hiç olmazsa kafamızı patlatmıyorlar!..
Ve de, ne yazık ki ortada acı bir gerçek daha var; spor basınımızın “ne kadar ağırlığı olduğunu ortaya koyan” acı bir gerçek; bunca yazı, bunca eleştiri, bunca hatta hakaret, “Federasyon da yerinde duruyor, kulüplerimizi bu hâle getiren kulüp başkanları ve yönetimleri de”; siz, medyamızın gücüne, kuvvetine bakın; bakın bakın da alkışlayın!!!
Dahası da var; “anlaşıldı ki, bu işlere aklımız yetmiyor”, çıkıp bir de “72 yaşında, Ukrayna’da da, Rusya’da da işi bitmiş” oğlunu “baston gibi kullanmaya çalışan” bir “üst akıl (!)” için Federasyonumuz, en büyük kulüplerimizden biri ile yarışa girmiş alıp getirmiş, millî takımın başına geçirmiş, “Galatasaray’ı ondan kurtararak ne kadar doğru ve güzel bir iş yaptığı” 10 günde ortaya çıkmış; “Üst aklın aklının da , bizlerin aklı kadar bile olmadığı” anlaşılmış!..
Neredeyse oy birliğine yakın ”bir uzlaşmayla getirilen” Üst Akıl ise, yapması gereken “asıl işi” bir yana bırakıp, “ağlamaya, sızlamaya, şikâyete başlamış”, sonunda da “UEFA, hakem hataları için benden özür dilemeliydi, dilemedi” gibi bir “ben” egosu ile “bahanelerini” noktalamış. Haklı; “bizim futbol akıllılarımız ve futbol ulemamız ‘Lucescu aşklarını’, kafalarının bir karış yukarısında taşıyorsa”, o “yaşı yetmiş, işi bitmiş” Üst Akıl neden kendisini hâlâ “dev aynasında görmesin” ki?..
Şimdilik, burada “futbola bir noktalı virgül koyalım” da, basketbolumuza bir bakalım!..
Avrupa Ligi’ni ve Avrupa Kupası’nı kazanan takımları olan Türkiye’nin “millî takımının hâl-i pürmelali” yıllardır ortada değil mi?..
Aslında “futbolumuzdaki yabancılar” konusundan “çok daha ağırı” basketbolumuzda var; kimin umurunda?..
Yıllar yılı “12 Dev Adam” masalını, ninniye çevirerek “uyuyan ve uyutan” Turgay Demirel federasyonunun bıraktığı miras ortada!..
Basketbolumuzda “efsane olan” bir hakemin de imzasının olduğu bir masal var ortada ve o masal bir türlü bitmiyor; şaşıyorum “o masala hâlâ inanıp”, reklamlarında kullanan sponsorlara!..
2-3 takımın Avrupa Kupalarındaki başarılarının arkasına saklanan, Türk basketbolunun altyapısını da, üstyapısını da düzenleyemeyen, “basındaki yüzde 75’i federasyon yağcılığı yapan” kalemşorlarının ve ağızdaşlarının bitmeyen destekleriyle göz boyayan federasyonlarımızın “sonu gelmedikçe”; bugünleri bile arar hâle geleceğimiz ortada!..
Peki, nerede spor teşkilatımız, nerede Spor Bakanlığımız; bunca yıldır, tam da “Ara ki bulasın” sözüne uygun bir şekilde, sütre gerisindeler; görmüyor, duymuyor ve “kanunların onlara verdiği idari denetleme görevini bile yapmıyorlar”; yazıklar olsun!. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.