G.Saraylılara ve Terim’e çağrı!...

A -
A +

Fatih Terim, “Real Madrid maçından sonra” yaptığı basın toplantısında “futbol takımının ve o takımın önde gelen futbolcularının durumunu ve sebeplerini” çok net ve “kolay anlaşılır” bir şekilde anlattı.
Liglere girildiği hafta “Afrika / Avrupa / Amerika’daki uluslararası kupalı organizasyonlarda millî takımlarda oynadıkları için” hazırlık kamplarına gelememiş olan, “dinlenememiş olan”, sakat olan, hazırlık kamplarında “kondisyon çalışmalarına katılamamış” olan, aynı şekilde “UEFA kısıtlaması” sebebiyle “sıfır bonservis, kiralama, ‘satılan kadar alınma’ durumunda oldukları için” ligler başlarken gelebilen, hatta başladıktan sonra antrenmanlara başlayabilen futbolcuları” anlattı, Hoca!..
“Yaşı 30’larda ve üzerinde olan” futbolcuların “kondisyon yüklemelerinin ‘sakatlanmamaları için yavaş yapıldığını”, dahası “o yaştaki futbolcuların forma girmelerinin gençlere göre daha yavaş olduğunu” da hatırlattı. Ve de “Biraz daha sabır edilmesi gerek” dedi.
Bunları “neden” anlattı; tribünlerdeki “çok erken” tepkiler geldiği için ve seyircinin “Üç kulvarda yarış sürerken” bu tepkiyi göstermesine şaşırdığını söyleyerek, “yapılmaması gerektiğini” anlatmak için anlattı!..
Dahası ve “en dikkat çeken” sözleri, “Bu tepkileri taraftar yapmıyor, seyirci yapıyor; onların da neden yaptığını ve arkasında kimlerin olduğunu biliyor, gözlüyoruz” dedi.
İşaret ettiği, “bugünkü yönetimi ve dolayısı ile kendisini hedef alan” sosyal medyadaki “liseciler” idi. Ve de “Fenerbahçe ağırlıklı” spor sayfa ve ekranlarında, “doğrudan kendisini ve takımını yıpratma kampanyası açmış gibi görünenleri” de Galatasaray camiasına ve taraftarına göstermek istiyordu!..
“Yumuşak karın olarak” Belhanda’yı bulanlar, daha dün “Galatasaray’ın Belhandasız maçlarda kaç puan kaybettiğinin istatistiklerini” TV ekranlarına ve spor sayfalarına dökerek onu göklere çıkaranlar, bu defa “oynatıldığı için” yüklendikçe yükleniyor ve Belhanda, “Sivaspor ve Real Madrid maçlarında” onlara istedikleri “fırsatı ‘küfür takviyeli’ vermekte” gecikmiyordu!..
Terim, basın toplantısında “Belhanda’yı savundu”; Hoca olarak haklı idi ve “yeni gelmiş yabancı oyuncuların, bundan sonraki süreçte Hocalarına güvenmeye devam etmeleri için, ‘futbolcularını koruyacağını görmek’ isteyeceklerini bilecek kadar” tecrübeli idi.
Aslında Terim’in yaptığı hata, “sinyal Sivasspor maçında verilmişken”, Real Madrid maçında Belhanda’yı “ilk 11’de sahaya sürmek” olmuştu. Ama o, “Real Madrid’e karşı Ömerlerle değil, Belhandalarla kazanabileceğini düşünüyordu” ve “Belhanda” konusunda ne kadar yanlış düşündüğü ortaya çıkarken “Ömer” konusunda “ne kadar haklı olduğu” da meydandaydı; Ömer, “oynadığı süreçte” hiçbir şey yapamadı!..
Ey Galatasaraylılar, “Hoca’nıza ve futbolcularınıza sahip çıkın”; onları tribünlerde destekleyin, “oturduğunuz koltuğun etrafındaki provokatörlere” dikkat edin!..
Ve de Fatih Hoca’m, “disiplini ve hangi formayı giydiğini unutan” futbolculara da, “size ve takımına prim için, kaptanlık rekabeti için, tatil için ihanet ettiğini düşündüğünüz” futbolcuları affetmeme kararınızı uygulayın; onların sana da, takımlarına da, Galatasaray’a da faydaları yoktur; acı gerçekler ortada!..

“Ayrıcalık yapan” kim?..
Tablo ortada; “Galatasaray’ı yerden yere vuruyoruz” ama “Onun oynadığı gruba bir bakalım”, bir de Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un, Başakşehir’in oynadığı gruplara!..
Bir tarafta “süper takımlar”; öteki gruplarda “başaltı” bile değil, üçüncü, dördüncü sınıf” takımlar!.. Ama, Beşiktaş’a, Trabzonspor’a “mazeretler” sıralanıyor; Başakşehir’e alkış yarışı var!..
İşte, “yere göğe koyamadığımız” Trabzonspor’un grubu; “Basel 7 puan / Getafe 6 puan / Krasnodar 3 puan / Trabzonspor 1 puan!..
Benim “tarafsız spor basınım” böyledir işte; 1950’lerin ikinci yarısında “spor yazmaya başladığımdan beri”, içinde yaşadım ve gördüm ki, böyle gelmiş böyle gidiyor!..
“Galatasaray ayrıcalığını” yapan “onlar”, buna karşılık Galatasaray camiası da haklı olarak “Galatasaraylı olmak bir ayrıcalıktır” diyor!..

“Uçurum” isteniyor!..
TRT Spor’un programını yöneten “tecrübeli” meslektaşımız bile, “Real Madrid’e karşı bu ünlü futbolcuları oynatmak yerine gençleri oynatsalar daha iyi olmaz mıydı? İşte yenildiler” şeklinde özetlenecek görüş ve sorularla, karşısında oturanları da “bu görüşte birleşmeye zorlayınca” güldüm!..
Hiç düşünmüyorlar ki; “bunlar” Bulgaristan’da, Macaristan’da denendi; ne oldu?
Dahası, “gençlerle sahaya çıktığınızda” Ali Sami Yen Stadı’nın tribünlerinde “kaç seyirci bulacaksınız”; burası “Florya’daki U’ların maç yaptığı saha” mı?..
GS Store’larda Ömer’in, Yunus’un, Atalay’un kaç formasını, tişörtünü satabilirsiniz?..
Bu sezon “ilk ikiye giremeyip Şampiyonlar Ligi’nin dışında kaldığınızda”, oradan gelen 35 / 40 milyon avroyu nereden çıkaracaksınız?..
Hey benim, “olaylara tek pencereden bakan” meslektaşlarım; şu “yabancı ayrımcılığını bırakın”; geldiğimiz noktadan geriye dönersek, “maç naklen yayınlarını 600 milyon avrodan 400 milyon avroya düşüren” şirket, acaba “100 milyonun üstüne çıkar” mı?..
Bitmedi; başaltından başlayarak Anadolu takımları “Dört büyükler” ile nasıl mücadele edecekler; “yabancı kısıtlaması yüzünden” ellerindeki birkaç “kaliteli Türk futbolcuyu” da “eskiden olduğu gibi” büyüklere kaptırınca?..
1950’li yıllarda Turgaylı, Metinli, Suatlı, Kadrili, İsfendiyarlı, Coşkunlu Galatasaray Ankara’ya gelmişti; o zaman “Cumartesi / pazar iki maç oynardı”; hiç unutmuyorum art arda Hacettepe ve Gençlerbirliği ile oynadı; birini 6-0, ötekini 8-1 yenerek İstanbul’a döndü!..
Gene böyle mi olsun?

“Üç Yabancılı”; öyle mi?..
Neymiş “Galatasaray UEFA Kupası’nı kazandığında üç yabancısı varmış!..”
İnsaf “o üç yabancı Taffarel / Popescu ve Hagi idi”; bu bir!..
İkincisi, Fatih Terim, Piontek’in yardımcısı ve Ümit Millî Takımı’nın hocası iken, Ümit Millî Takımı’nda çalıştırdığı ve sonra Galatasaray’a getirerek Taffarel’in Popescu’nun, Hagi’nin etrafında serpiştirdiği ‘Çin ordusu gibi’ 90 dakika bitmeyen bir kondisyonla oynayan ‘kaliteli’ gençler vardı, Almanya’dan getirilenlerle beraber. Bitmedi; “futbolunun en büyük golcüsü” de o takımdaydı!..
Bir daha “öyle bir takım, öyle bir kadro kurulabildi” mi, Türkiye’de? “Kurmak istesen” o kadar ve “o kalitede çok Türk, az yabancı” futbolcuyu bulabilir misin; “bulsan”; onları transfer edecek onlarca ve onlarca milyon avroluk bonservis bedellerini “nasıl” ödeyeceksin; hadi canım siz de!..

Şaka!..
Fatih Hoca’ma mesajımdır… Belhanda’yı tutuyorsun, ısrarla oynatıyorsun ve onu kazanmak istiyorsun; hatta taraftarı, seyirciyi de karşına almak pahasına!.. Ve oluyor Belhanda, çok açık bir şekilde “Bela-handa!..”
Sen bu yükü çekebilirsin ama Galatasaray çekemez; hele hele o küfürlerden sonra!.. Hiç olmazsa “biraz” dinlendir; sanmıyorum ama, aklı “belki” başına gelir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.