Ayaküstü...

A -
A +

Bir gün yaralı bir kuş Hazreti Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
Süleyman aleyhisselam, dervişi hemen huzuruna çağırtır.
Ve ona sorar;
Ben “Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?...”
Derviş kendini savunur;
“-Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı...”
Bunun üzerine Hazreti Süleyman kuşa döner ve der ki;
“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
Kuş kendini savunur.
“-Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım...”
Hazreti Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
Kuş o anda;
“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Süleyman aleyhisselam.
Kuş sebebini şöyle açıklar;
“-Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın...”
(...Mustafa Koç/Okur-Yazar)

Öğrendim ki;

“-Herkes elinden 
geleni yapar... 
Kahramanlığa fazlasını yapanlar ulaşır...”

İtirafım var
(...isim: ozinoz ...şehir: eskişehir ...yaş: yirmi dört)
Sokakta ilerlerken biten sigara paketini atmak için çöp kutusu ararken; bir ağacın yanındaki poşeti gördüm. Hani çöp poşetleri olur ya çöpçülerin alması için bırakırlar...
İşte yol kenarındaki öyle bir poşetin içine attım...
Poşet meğer hemen yanında duvara dayanmış otobüs bekleyen kadının alışveriş poşetiymiş...
Çok özür diledim ama, yine de çok utandım...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Bizim pano

Betül Hanım-Abdülhakim muhabbeti;
BETÜL: Abini gördüm sana hiç benzemiyor...
ABDÜLHAKİM: O memlekette doğdu, ben İstanbul’da, ondandır...
BETÜL: Aranızda kaç yaş var?...
ABDÜLHAKİM: 2 sene...
BETÜL: Hımmm...  Peki kim büyük?...

Ana Kumanda

(...HABERTÜRK / Haber Bülteni)
MUHABİR: OHAL kararı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?...
VATANDAŞ: Valla ben tasvip etmiyorum... Eskiden büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü bilirdi... 
xxx
(...TV 8 – Bay Tahmin)
FİKRET ENGİN: Ankara’dan Çetin kardeşimiz mesaj yollamış...
MURAT ÖZARI: Sessiz mesaj mı yollamış?...
xxx
(...ATV / Evlen Benimle)
EVLENECEK KADIN: Ben beyefendinin bana kızdığını bile anlamadım Esra Hanım!..
ESRA EROL: 
Şöyle bir söz vardır; dağ dağa küsmüş 
kimsenin haberi olmamış diye...

Krampon

ABDULLAH Öcalan; “Daha çok çalışıp unvanımı geri alacağım…”
...
İSTİHBARAT birimleri, iyi bir bahane için Fatih Terim’den yardım istedi…
...
ÖMER Üründül vatandaşın direnişini yorumladı; “İşte anlatmak istediğim savunma… Hücumda başlıyor…”
...
VİTOR Pereira “OHAL’de defansa gelin bari…”
...
“BEN DEMİŞTİM” diyen Dursun Çiçek’e “Yüzyılın şom ağızlısı ödülü”…

Temel bir gün...
Ciddi tıbbi şikâyetleri olan adamın tepeden tırnağa tahlilleri yapılmış...
Elinde raporlarla odasına gelen doktor Temel, “Size bir kötü bir de iyi haberim var” demiş, “Hangisini önce söylememi istersiniz?...”
Adam “Bana her şeyi apaçık söyleyin doktor” diye cevap vermiş, “Öleceğim değil mi?...”
Doktor Temel, “Evet, ölmek üzeresiniz... Tedavisi mümkün olmayan, dünyada çok seyrek görülen bir hastalığınız var, bunun ilacı da yok... Üzgünüz tıp olarak yapacak bir şey de kalmadı...”
Adam “Aman Allahım” demiş perişan hâlde, “Konuşmanızın başında bir de ‘iyi haber’den bahsetmiştiniz? Neydi o?...”
Temel, “Ah, evet unutmuştum” demiş;
“-Uzun süredir peşinde olduğum Fadime’yle bu gece yemeğe çıkıyorum...”

Ayaküstü...

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.