Seyyah...

-Hayatta paradan daha önemli olan şey varsa o da çok para...
...
-Dört mevsimin her mevsim yaşandığı güzide bir ülkeyiz.
...
-Yemek konulurken “Bu kadar yeter” dedikten sonra mutlaka bir kaşık daha yemek koyan kişiye ‘anne’ denir.
...
-Hesabını veremeyeceğiniz işlere kalkışmayın. Çünkü öteki tarafta bulaşık yıkatmıyorlar...
...
-Gemileri karadan yürüten dedenin; yolda adam gibi yürüyemeyen torunlarıyız...
...
-Yaşlılara yer vermemek için  en arka koltuğun en köşesine oturanlar; Siz de yaşlanacaksınız...
...
-Evliliklerdeki “kilosal evrim” kuralı; Kadın kilo alır ‘Kendini bıraktı’ olur. Erkek kilo alır ‘Karısı çok iyi baktı’ olur...
...
-Susan kadın yoktur... Biraz daha biriktireyim de hepsini birden söylerim diye sabreden kadın vardır...

Öğrendim ki; “-Işığı kapatan şey, ona ne kadar yakınsa gölgesi o kadar büyük olur...”

Bizim pano

Adnan Abi’m, arkadaşları Agâh ve Mücahid Abiler ile Arabistan’a çalışmaya gittiler...
Birinci aylarını dolduran bu üç kafadar, çarşıya çıkmışlar.
Kendimi bildim bileli fit olan abim tartılmak istemiş.
Epeyce aramışlar ama baskül bulamamışlar.
Agâh Abi de tartılmayı çok istediğinden içerlemiş baskül bulamayınca. O içerleyince Mücahid Abi de, “Üzülme Agâh Abi, ben şimdi cep telefonuna bir program indiririm, öğrenirsin kilonu” diye teselli etmiş...
Agâh Abi mahcup, biraz da minnetle demiş ki,
“-Abi kırılmasın üzerine basınca telefon?..”

Hayat...

“-Yaşanmış günler yaşanacak günlerin içinde erir...
Saatlerin günün içinde haftaların ayların içinde erdiği gibi...
Harcanmış günlerden insana kalan yalnızca yaşadıklarıdır.
Bu yaşadıkları kayda değerse onun ruhunda, belleğinde unutulmaz izler bırakır...
Günler aynı tatta geçiyorsa hayat çekilmez olmaya başlayacaktır...”
(...Martin Eden)

İtirafım var

(...isim: cengiz gül ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi dört)
Ailesi evde olmayan arkadaşta gecenin geç saatlerine kadar takıldıktan sonra, yola koyuldum...
Arkadaşımın “İlerideki caddeden dolmuşlar geçiyor” tembihini de yanıma alıp içinde insanlar olan minibüse doğru yürümeye başladım...
“Aksaray’a gidiyor mu” diye sorduktan sonra şaşkın bakışların neye mal olacağını anlayınca iş işten geçmişti...
Adam “Kardeşim köfte arabası bu” dediğinde yerin dibine girmiştim çoktan...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Nur Yerlitaş günlüğü

-Bir kadının kısa cümlelerle cevap vermesi, olayın ne kadar vahim olduğunun göstergesidir...
...
-Makarnanın her türlüsünü bilen ya fakir, ya öğrenci ya da İtalyan’dır...
...
-Sevgilisi yanında olanların sabaha kadar dişi ağrısın mı?..
...
-Zerre kadar hoşlanmadığımız insanlara katlanma sanatına “Akrabalık” diyoruz...
...
-Sadece aynen diyerek rahat 10 yıl yaşarım...
...
-Sevgilin sana mesaj atmıyorsa hatayı biraz da kendinde ara. Belki sevgilin yoktur...
...
-Şu dünyada bir kadınları anlayamadım, bir de grev yaparken halay çekenleri.

KRAMPON

F.BAHÇE Yönetimi, mevcut potansiyeli dikkate alarak Fenerbahçe Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurulması için düğmeye bastı...
...
TUDOR: “Galatasaray’a şampiyonluk yarışında şans vermediğimi söylemiştim daha önce, bu yüzden içim rahat kimse beni suçlayamaz...”
...
OLCAY Şahan: “Trabzon’daki başarımı, soğuk havalarda giydiğim beyaz boyunluğuma borçluyum...”
...
5. GELENEKSEL “Akhisar’ın bütçesi ne kadar?” şenlikleri, Fenerbahçe’nin katılımıyla başladı...

Temel bir gün...

Temel otobüse biner binmez düşmemek için dikey bir boruya tutunmuş...
Daha sonra aynı boruya tutunan ve onun gözlerine dikkatle bakan adamı fark etmiş...
Otobüs durağa gelince adam Temel’in omzuna dokunup “Ben burada ineceğim” demiş...
“Bana ne” diye cevap vermiş Temel sinirlenerek “Ben senin iniş yolunu tıkamıyorum ki?..”
Adam “Ama bu boru benim” demiş;
“-Hırdavatçıdan banyo perdemi asmak için almıştım da...”

Ana Kumanda...

(...TV 8 / Bay Tahmin)
FİKRET ENGİN: Yıldız Tilbe şarkısı iyi geldi gece vakti...
MURAT ÖZARI: Aslında Yıldız Tilbe makyaj yaptığı zaman güzel kadın...