Gafletin insana yaptığı zarar...

A -
A +

Gaflet; nefsine uyarak, Allahü teâlâyı, O'nun emir ve yasaklarını unutmak demektir. Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri; "İnsana zarârı en şiddetli olan şeyin ne olduğunu bilmek istedim. Anladım ki, bu gaflettir. Gafletin insana yaptığı zarârı Cehennem ateşi bile yapmaz" buyurmuştur. İnsanların gaflete, hatta günaha, isyana, küfre dalması çeşitli sebepler yüzünden olur. Bunlar, insandan insana değişmekle beraber, cehalet, kibir ve ölümü unutmak, gafletin en büyük sebeplerindendir. Bunun için Peygamber efendimiz; (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız!) buyurmuşlardır. Ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmağa ve günâhlardan sakınmağa sebep olur. Haram işlemeğe cesareti azaltır. Nefse uymak, İslamiyyete uymağa mani olur. Ölümü unutmak, nefse uymağa sebeb olur. Peygamber efendimiz; (Ölümü çok hâtırlayınız. Onu hatırlamak, insanı günah işlemekten korur ve ahirete zararlı olan şeylerden sakınmağa sebep olur) buyurmuşlardır. Gençliğine ve sıhhatine güvenmek Gençlik ve sıhhat, insanı gaflete düşürebilir. İnsan, gençliğine ve sıhhatine güvenerek, dünyanın zevk ve eğlencelerine kendini kaptırabilir. Bunun için de, ibadetlerini vaktinde yapamaz, tövbe etmeyi hatırına getiremez, ahireti unutabilir, kibre, gurura sürüklenebilir. Bunun için hazret i Ali; "Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır" buyurmuştur. Abdülkâdir i Geylânî hazretleri de: "Bütün kötülüklerin başı, kalbin Allahü teâlâdan gâfil olmasıdır" buyurmuştur. Parasına, makamına, gençliğine ve sıhhatine güvenen kimse, dünya malına, makamına kendini kaptırabilir. Ömrünü, nefsinin istek ve zevkleri için harcayabilir. Bu gaflet hali de onu, Cehenneme götürür. Zira Resûlullah efendimiz; (Ümmetimin iki kötü huya yakalanmalarından çok korkuyorum. Bunlar, nefse uymak ve ölümü unutup, dünya arkasında koşmaktır) buyurmuşlardır. Cenâb ı Hakkın emirlerine değil de, kendi düşüncelerine, nefsine tabi olan kimse, gâfil demektir. Böyle olan kimsenin kalbi paslı, kirli demektir. Pas tutmuş bir kalbde ise, Allahü teâlânın sevgisi olmaz. Bunun için İbn-i Atâullah hazretleri: "Gönlünde günahlar ve dünyâ sevgisi olanın kalbi nasıl parlar? Yahut, nefsi emmârenin arzularına göre hareket eden, Allahü teâlânın rızâsını nasıl kazanır? Gaflet ve günahlardan temizlenmeden, Allahü teâlânın huzûruna girmeyi nasıl ister? Çirkin işlerinden tövbe etmeyen, ince sırları anlamayı nasıl umar?" buyurmuştur. Nefs ve şeytan karışınca!.. Gâfil olanın yaptığı ibâdetler, hep gaflet içinde olur, sahih olsa bile, kabûl olma ihtimali zayıftır. Yeme ve içmede, helâle, harama dikkat etmeyen kimse, istese de kendini gafletten kurtaramaz, yaptığı ibâdetlerden zevk alamaz. Behâeddîn-i Buhârî hazretleri buyuruyor ki: "Yenilecek bir gıdâ, bir yiyecek, her ne olursa olsun gaflet içinde, gadabla veya kerâhatle hazırlansa, tedârik edilse, onda hayır ve bereket yoktur. Zîrâ ona nefs ve şeytan karışmıştır. Böyle bir yiyeceği yiyen kimsede, mutlaka bir çirkin netice meydana gelir. Gaflete dalmadan yapılan ve Allahü teâlâyı düşünerek yenen helâl ve hâlis yiyeceklerden hayır meydana gelir. İnsanların hâlis ve sâlih ameller işlemeye muvaffak olamamalarının sebebi; yemede ve içmede bu husûsa dikkat etmediklerinden ve ihtiyatsızlıktandır. Her ne hâl olursa olsun, bilhassa namazda huşû ve hudû hâlinde bulunmak, zevkle ve gözyaşı dökerek namaz kılabilmek, helâl lokma yemeye, Allahü teâlâyı hâtırlayarak yemeği pişirmek ve yemeği Allahü teâlânın huzûrunda imiş gibi yemeğe bağlıdır. Vücûduna haram lokma karışmış bir kimse, namazdan tad duymaz." Alâüddevle Semnânî hazretleri ise; "İnsan vücûdunda amellerin tohumu, yenilen lokmadır. Bir kimse lokmayı gaflet içinde yerse, lokma helâlden de olsa, insanların ondan fayda görmesi mümkün değildir" buyurmuştur. Gaflet ehli sayılanlar... Ebû Bekir Tamistânî hazretleri, dünyâyı îmâr etmenin gaflet ehlinin işi olduğunu bildirerek buyurdu ki: "Gaflet, gaflet ehlinin işi olduğu gibi, dünyâya önem vermek ve ona bel bağlayarak imâr etmek de gaflet ehlinin işidir. Ancak her dünyâya çalışan gaflet ehli sayılmaz. Bir sanat ehli, yaptığı sanatla kullara faydalı olmayı niyetine almalıdır. İş böyle olunca, ona gaflet ehli denmez. Ancak dünyâya gönül verip, onu elinde toplamak isterse, dünyâ ehli olur ve gaflet ehli sayılır." Ahmed Siyâhî hazretleri, oğluna nasihat ederek: "Ey oğul; Şeytanın silâhı gaflet yâni Allahü teâlâyı unutmaktır. Ona karşı tedbîr, Allahü teâlâyı anmak ve hatırlamak, O'nun büyüklüğünü düşünmektir" buyurmuştur. Gafletten kurtulmanın çaresi ise, gâfil olmayanlarla beraber olmak veya böyle olanların kitaplarını, hayatlarını okumaktır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri; "Seher vakitleri istiğfâr etmelidir. Gafletten, nefse uymaktan lezzet almamalıdır. Dünyânın geçici lezzetlerine aldanmamalıdır. Ölümü hatırlamalı, âhiretin dehşet ve şiddetini göz önüne getirmelidir" buyurmaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.