"Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!"

A -
A +

İslâm âlimlerinin büyüklerinden olan İmâm-ı Gazâlî hazretleri, helâl lokma ile alâkalı olarak buyuruyor ki: "Çok kimse, dünyâ malını, hep harâm sanır. Bazısı da, dünyâdaki şeylerden çoğu harâmdır der. Burada, insanlar üç türlüdür: Bir kısmı, yalnız meyve, balık, av eti gibi şübheli olmayan şeyleri yeriz derler. Bir kısmı da, tembel, miskîn oturup, her istediğimizi yeriz, hiçbir şey ayırdetmeyiz derler. Üçüncü kısım, her şey yemeli ammâ, lüzûmu kadar, derler... Bunların üçü de yanılmaktadır. Doğrusu, Resûlullah efendimizin; (Helâl meydândadır. Harâm meydândadır. Şübheliler ikisi arasındadır. Kıyâmete kadar böyledir) buyurduğu gibidir. Şunu iyi bilmelidir ki, insanlara; "Muhakkak helâl olan, Allahü teâlânın helâl bildiği şeyleri yiyiniz!" diye emrolunmadı. Bunu kimse yapamaz. Halbuki Kur'ân-ı kerimde; (Helâl olduğunu bildiğinizi yiyiniz!) buyuruldu. Bunu herkes yapabilir... Harâm olduğu meydânda olmayan şeyleri yiyiniz denildi ki, bunu herkes yapabilir. Nitekim, Resûlullah efendimiz, bir müşrikin, hazret-i Ömer de, bir Hıristiyan kadının testisinden abdest aldı. Eshâb-ı kirâm, kâfirlerin verdiği suyu içerlerdi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: (Bir kimse, hiç harâm karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nûr ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünyâ muhabbetini, kalbinden giderir) Sa'd bin Ebî Vakkâs hazretleri, Peygamber efendimize; -Yâ Resûlallah! Duâ buyur da, Allahü teâlâ, benim her duâmı kabûl etsin, diye arz edince, Resulullah efendimiz buyurdu ki; (Duânın kabûl olması için, helâl lokma yiyiniz!) Ebû Bekr-i Dükkî hazretleri: "Mîde, yenilen şeylerin toplandığı yerdir. Oraya helâl lokma koyarsan, âzâlardan sâlih ameller meydana gelir. Şüpheli lokma koyarsan, âzâlar Allah yolunda amel etmekte şüpheye düşerler. Eğer, haram lokma koyarsan, o lokma seninle Allahü teâlâ arasında bir perde olur da, bu yolda yürümen mümkün olmaz" buyurmuştur. Abdülhay Efendi, oğluna nasîhat ederek buyuruyor ki: "Oğlum! Vücûdumuzu elimizden geldiği kadar helâl lokma ile doyuralım ki, helâl lokma ile beslenen o vücut, Allah'a ibâdette pek hafif ve latîf olarak rûha uysun. Haramlarla beslenen vücut, Allah'a ibâdete kalkmakta gevşeklik ve ağırlık gösterir. Bu hâl, sonunda, esasen latîf olan rûha da tesir eder ve onu da kendi gibi ağırlaştırıp karanlıklara boğar. İlâhî ufuklara çıkmaya kâbiliyeti kalmaz ve nihayet ölür. Günahların büyükleri, küçüklerine ehemmiyet vermemekten başlar. Küçücükten komşu bahçelerinden birer ikişer meyve koparmaya alışanlar, büyüdükleri zaman yaman hırsız kesilirler." Ali bin Şihâb hazretleri, sık sık; "Helâl lokma ile beslenen bedeni toprak çürütmez" buyururdu. Onun bu sözüne bâzıları îtirâz edip, bu durumun Peygamberlere ve şehîtlere mahsus olduğunu söylerlerdi. Vefâtından yirmi bir sene sonra Ali bin Şihâb hazretlerinin söylediği söze yine îtirâz edenler oldu. Sözünün doğru olup olmadığını anlamak için, gidip kabrini açtılar. Onu, ilk gün koydukları gibi bembeyaz bir kefen içinde buldular. Ebû Saîd Mîhenî hazretlerinin büyüklüğünü inkâr edenlerden biri, Onun; "Âlemde hiç kimse helâl lokma bulamayıp haram yese, biz haram yemeyiz" sözünü duymuştu. Kendisini imtihân etmek istedi. Helâl para ile bir oğlak satın aldı. Haram para ile de, birincisine çok benzeyen başka bir oğlak aldı. Bunları kızarttırıp, hizmetçisi ile Ebû Saîd Mîhenî hazretlerine gönderdi. Kendisi de önden gidip, onların bulunduğu yerde oturdu. Hizmetçi kızarmış oğlakları getirirken karşısına iki sarhoş çıkıp, haram para ile alınan oğlağın bulunduğu tepsiyi alıp yediler. Hizmetçi, elinde kalan ve helâl para ile alınmış olan oğlağı, Ebû Saîd hazretlerinin önüne koydu. Oğlakları gönderen kimse durumu öğrenip anlayınca, sarhoşlara çok kızdı. Fakat bu hâlini açıktan belli etmedi. Ebû Saîd hazretleri, o kimseye dönerek; "Kendini boşuna üzme! Haram olan köpeklere gider, helâl olan da helâl yiyenlere gelir" buyurdu. Şüpheli yemek!.. Bir kimse Ebü'l-Abbâs Mürsi hazretlerini imtihan için, ona helâl olduğu şüpheli bir yemek getirdi. Ebü'l-Abbâs hazretleri o yemeği kabûl etmedi ve; "Şüpheli bir şey ile karşılaştığımda, vücûdumdaki damarlar hareket edip beni îkâz ederler. Vallâhi mideme, aslâ haram lokma girmedi" buyurdu. Hayât bin Kays el-Harrânî hazretleri buyurdu ki: "Kalbinde, Allah korkusu bulundurmak ve sıddîklerin hâlleri ile hâllenmek isteyen kimse, her işinde sünnet-i seniyyeye yapışmalı, onu mutlaka yerine getirmeli ve helâl lokma yemelidir. İnsanın meleklik sıfatından mahrûm olması; haram yemesi ve Allahü teâlânın yarattıklarına eziyet etmesi sebebiyledir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.