Hediyeleşmek muhabbeti artırır

A -
A +

Hibe etmek için birisine getirilen veyâ gönderilen mala hediye denir. Birisine hediye göndermek, ona olan sevgiyi bildirmek olur. Hadîs-i şerîfte; (Bir din kardeşinizi seviyorsanız, sevdiğinizi kendisine bildiriniz!) buyuruldu. Bunun için, hediye vermek ve hediye kabûl etmek sünnettir. Peygamber efendimiz de, herkesin hediyesini kabûl eder, hediye getirene karşılık olarak, kat kat fazlasını verir ve; (İstemeden verilen şeyi alınız! Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır) buyururdu. Mâlik bin Enes hazretleri, Müslümanlar arasında Allahü teâlânın rızâsına uygun sevgi ve muhabbetin bulunması gerektiğini sık sık anlatır ve şu hadis-i şerifi naklederdi: (Müsâfeha ediniz, aranızdaki kin gider. Birbirinize hediye veriniz ki, muhabbetiniz artar ve aranızdaki düşmanlık gider.) Fakir bir talebe... Sâbit Ebü'l-Meânî hazretlerinin fakir bir talebesi vardı. Bu talebesinin de zengin bir hanımı vardı. Hanımı ona elinde bulunanları verir, yardımcı olurdu. Fakat bir gün bu hanım kocasına; -Eğer sen benim kocam isen bana bir ipekli elbise al deyiverir. O kimse de hanımına; -Benim fakir hâlimi biliyorsun. Benim sana elbise alacak durumum yok, cevabını verir. Kocasının bu cevabı üzerine kadıncağız sinirlenerek üzücü şeyler söyler. Adamcağız, hanımının bu hâline çok hayret eder ve içinde bulunduğu sıkıntılı hâlini arz etmek üzere hocasının evine gider. Kapıya vardığı zaman, hocası Sâbit Ebü'l-Meânî hazretleri elinde bir kese ile dışarı çıkar ve buyurur ki: -Bu keseyi al. İçindeki parayla hanımına ipek elbise alıp hediye et. Bu hâle hayret eden talebe, hocasının verdiği parayla gidip ipekli elbise alır ve hanımına götürür. Kadıncağız bu hediye karşısında, hem kocasına ve hem de Sâbit Ebü'l-Meânî hazretlerine muhabbeti artar ve yaptığına da pişman olup tövbe eder, özür diler. Molla Câmî hazretleri, kavuştuğu nimetler hakkında: "Bize verilen bu kadar ihsânlar, hep Muhammed Pârisâ hazretlerinin bereketidir. Ben, beş yaşında idim. O sene Muhammed Pârisâ hazretleri hacca gidiyordu.Yolu, bizim Câm kasabasına uğradı. Babam ve Câm'ın ileri gelen âlimleri, onu ziyâret etmek için huzûruna gittiler. Beni de yanında götüren babam onunla müsâfeha ettikten sonra, bana, elini öpmemi emretti. Öptükten sonra, Muhammed Pârisâ hazretleri bana iltifât ederek bir meyve hediye etti. Aradan altmış yıl geçmesine rağmen, nûrlu, mübârek yüzlerinin güzelliği hâlâ gözümün önünden gitmemektedir" buyurmuştur. İnsanların yaratılışı, yapısı, kendisine iyilik edene karşı meyyaldir. Zira Peygamber efendimiz; (İnsânlar, kendilerine iyilik edenleri sever) ve (Hediyeleşiniz, muhabbet edersiniz) buyurmuşlardır. Hediyenin en kıymetlisi, en faydalısı, güler yüz, tatlı dildir. Herkese, dosta ve düşmana, Müslümâna ve gayr-i müslime, dâimâ güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Kimse ile münâkaşa etmemelidir. Zira münâkaşa, dostluğu giderir ve düşmanlığı artırır. Kendisine iyilik etmeyene hediye vermek, ihsânın en üstün derecesidir. Kötülük edene ihsânda bulunmak, insanlığın en yüksek derecesidir. Bu sıfatlar, düşmanı dost yapar. Fazla hediye almak için, az bir şeyi hediye vermek, tezellül olur. Âyet-i kerîme böyle hediye vermeyi menetmektedir. Alınan hediyenin karşılığını bundan fazla vermek efdaldir. Fakat fazla karşılık için hediye vermek câiz değildir. Hediye kabûl etmenin tevekküle de mânisi yoktur. Bir gün halîfe Hârûn Reşîd Behlül-i Dânâ hazretlerine kıymetli bir hırka hediye etmek istedi ve: -Ey Behlül! Şu paha biçilmez hırkayı giy. Benim sana hediyemdir, dedi. Behlül-i Dânâ hazretleri geri çekilip; -Ben ancak pamuklu hırka giyebilirim. Zira babam bana; "Oğlum! Toprak üstünde yat. Lâkin bir döşek kazanmak için kimsenin önünde eğilip, el etek öpme, pamuk hırka ile de yetin" diye nasîhat ve vasiyet etti, cevabını verdi. Bütün müminlere erişir Ebû Bekr Kettânî hazretleri anlatır: "Biri benim sohbetime devâm ederdi. Ama onun sohbetimde bulunması bana ağır geliyordu. (Hediyeleşiniz, muhabbet edersiniz) hadîs-i şerîfine uyarak ona hediye verdim. Yine kalbimdeki duygu gitmedi. Nihâyet bu kimseyi evime götürdüm; "Ayağını yüzüme bas" dedim, ama basmadı, ısrâr ederek ayağını yüzüme bastırdım. Kırgınlık gidip, kalbime sevgi yerleşene kadar ayağını yüzümden kaldırtmadım." İbadetler de hediye edilebilir. Hidâye fıkıh kitâbında; "Bir kimsenin, namâz, oruç ve sadaka gibi bütün ibâdetlerinin sevâbını başkasına hediye etmesi câizdir." Ve İbni Abindin'de de; "Nâfile sadaka veren kimsenin, sevâbının bütün müminlere verilmesi için niyet etmesi çok iyi olur. Kendi sevâbından hiç azalmadan, bütün müminlere de sevâbı erişir. Ehl-i sünnet vel-cemâat mezhebi böyledir" buyurulmaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.