"Gelen gider konan ise göçer..."

A -
A +

İnsan, dünyâda bâkî, kalıcı değil, gidicidir. Hadîs-i şerîfte; (Dünyâda, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!) buyuruldu. Ebû Yâkûb Nehrecûrî hazretleri buyurdu ki: "Dünyâ bir deryâ, insanlar bu denizde yolcu, gemi takvâ, âhiret ise sâhildir." Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, bir yolculuğu sırasında Kûfe'ye uğrar ve şehrin ileri gelenlerinden birisinin sarayını görür. Saray çok güzel ve süslüdür. Kapısında ise hizmetçiler vardır. Sarayın penceresinden birisi şu mânâda şiir söyler: "Ey Saray! Sana hüzün, gam, keder, girmez. Zaman senin sâkinlerine, içindekilere bir şey yapmaz. Sen muhtaçlar için ne güzel bir konaksın." Belli bir zaman sonra Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri oraya tekrar uğradığında, sarayın kapıları kararmış, içinde yaşayanlar dağılmış, virâne olmuş görür. Saray, lisan-ı hâl ile sanki: "Bu sarayın güzellikleri gitti. Yerini, gördüğün şu manzara aldı. Zaman içerisinde hiçbir şey aynı hâl üzere kalmaz. İşte gördüğün şu saray güzel durumunu bu yalnızlık, gariplik hâline, sevincini de, gam ve kedere bıraktı" demektedir. "Dünyânın hâli böyledir!" Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, sarayın kapısını çalar ve içeriden gâyet zayıf bir sesle birisi; -Buyurun deyince; -Bu sarayın o güzelliğine ne oldu? Nerede onun o parlak hâli, nerede onun içerisinde en kıymetli elbiselerle gezinenler, hani o gelip giden ziyâretçileri? diye sorar. O şahıs ağlayarak; -Efendim! Onlar burada emânetçi olarak kalıyorlardı. Ömürleri bitip, bu dünyâdan âhirete göçtüler. Dünyânın hâli böyledir. Dünyaya gelen gider. Bu dünyâ kendisine iyilik edenlere kötülük eder, der. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri; -Daha önce buraya uğradığımda birisi bu sarayın penceresinde; "Ey saray! Sana hüzün, gam ve keder girmez" diyordu deyince, o şahıs ağlayıp; -Vallahi o şiiri okuyan bendim. Bu sarayın sâkinlerinden benden başka kimse kalmadı. Ah! Dünyâya aldananlara yazık! der. Bunun üzerine Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri; -Bu virâne olmuş yerde nasıl kalıyorsun, kalbin nasıl rahat ediyor? diye sorunca; -O nasıl söz efendim. Burası sevdiklerimin evidir. Burası, onların yâdigârı, hâtırasıdır ve kalbimde yerleri büyüktür. Onların gezip dolaştıkları yerlere kalbim bağlı iken, bu virâneyi nasıl terk ederim? der. Virâne olmasına rağmen, sevdiklerine bağlılık göstermesi, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine çok tesir eder ve hoşuna gider. Gâziantep'te yetişen evliyâdan Derviş Hacı Efendi buyuruyor ki: "İnsan, Allahü teâlâ tarafından çağrılınca dil dolaşır, gözlerin önündeki gaflet perdeleri açılır, gidilecek yol görünür. Artık yerlere yüz süre süre gitmekten başka çâre yoktur. Ölüm bilinmeyen bir şeydir. Gelmeden görünmez, gelince de aman vermez. Ölüm seferine çıkanın bir daha geri dönmesine imkân yoktur. Bu yalan dünyâ nice defâlar dolup boşalmıştır. Ölüm nice anaların yavrusunu almış, nice babaların boynunu bükmüş, nice yavruları anasız, babasız koymuştur. Herkes birbirinin öldüğünü, gül benzinin kara toprakta solduğunu görür. Bununla berâber dünyâya bağlanmaktan vazgeçmez, dünyâ derdini çeker, dünyâ işine dalar. Fakat nihâyet yaptığını bırakıp gider. Böyle olduğu hâlde kimse aklını başına toplayıp yalancı dünyânın hâlini anlayamamakta ve bu yolculuğa hazırlanmamaktadır." "Bu âlem, misâfirhânedir" Diyarbakır'da yetişen evliyâdan Ahmed Mürşidî Efendi de, sevenlerine hitaben buyurur ki: "Ey bu fânî mülkün rağbetlisi olan insan! Kalbini durmadan, uzun uzun, bitmez tükenmez emellerle dolduruyorsun. Aklın varsa ihtiyâcından fazlasına heveslenme. Bu fânî âlemde kimse bâkî kalmaz. Şimdi elinde tuttuğun için, sâhibi olduğunu sandığın şeylerin hiçbirisi aslında senin değildir. Bir gün bu yerden elbette ayrılacaksın. Topladıklarının hiçbiri bu dünyâdan seninle berâber gitmez. Mezara bir kefenle girersin. Gözünden bile kıskandığın malının sefâsını mîrasçıların sürer. Çoğu zaman seni rahmetle anmak, akıllarına bile gelmez. Bu fânî dünyânın malına îtibâr etme. İyi kimselerin yolunda yürü. Malın varsa bile, sakın ona muhabbet eyleme. Sana emânet olan mallara benim deme, gaflet gösterme. Bilirsin ki bu fânî âlem, bir misâfirhânedir. Bir an önce yolculuk hazırlığı yapmayan divânedir. Bu dünyânın değişmez âdeti şudur: 'Gelen gider konan ise göçer.' Yakında sen de bu dünyâdan gideceksin. Gönül vermen boşuna. Kim, bu yer benim dedi ise, sonunda o yer onu yedi..." Netice olarak Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Dünyâya aldanmaktan çok sakınınız. Burası, yolcu konağı gibi geçicidir. Bugün buradayız. Belki yarın, belki daha önce göç edeceğiz. Burada bir an evvel azığımızı tamamlayalım. O kadar çabuk olalım ki, konuşmaya vaktimiz kalmasın. Konuşmayı âhirete bırakalım."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.