Sütün pislikten ayrılması gibi...

A -
A +

İnsanın din ve dünya saâdetine kavuşması için ilim öğrenmesi şarttır çünkü ilim tohumdur. Amel ise, o ilim tohumunu ekmek yani tatbik etmektir. Bu tohumun suyu da, ihlâstır yani samimiyettir. Peygamber efendimiz; (Allahü teâlâ buyuruyor ki, benim şerîkim yoktur. Başkasını bana şerîk eden, sevâblarını ondan istesin. İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder) buyurmuştur. İbâdet, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yapılır. Başkasının muhabbetine, ihsânına kavuşmak için yapılan ibâdet, ona tapınmak olur. Allahü teâlâya ihlâs ile ibâdet etmemiz emrolundu. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlânın birliğine îmân edenden, namâzı ve zekâtı ihlâs ile yapandan Allahü teâlâ râzı olur) buyuruldu. Resûlullah efendimiz, Mu'âz bin Cebel hazretlerini, Yemen'e vâli olarak gönderirken; (İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel, kıyâmet günü sana yetişir) buyurmuştur. İhlâsın ilâcı nedir? İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki; "Az olsun çok olsun, gönlün meylettiği ve nefsin lezzet aldığı herhangi bir şey, yapılan amele, ibâdete karıştığı zaman, o amel karışır, berraklığı kalmaz, ihlâsı gider. Böyle bir kimse, lezzet aldığı şeylere bağlanarak şehvetlerinin esiri olmuş olur. İhlâsın ilâcı, nefsin arzularını kırmak, yok etmek, haram ve mekruhlardan tamamen kesilmek, kalbe iyice yerleşecek şekilde âhirete yönelmektir. İnsan, bazen, yorularak ve ihlâsla yaptığı amellerin, ibâdetlerin makbul olduğunu zanneder. Halbuki bu yaptığı ibâdetlerde nice gizli kusurlar vardır. Fakat bunlardan haberdar değildir. Vaktiyle bir kimse, bu kusurları geç de olsa anlamış ve 30 sene kıldığı namazları iâde etmiştir. Bu kimse başından geçenleri şöyle anlatmıştır: 'Ben tam 30 sene, namazlarımı camide cemaâtle ve hem de en ön safta kılardım. Bir gün geç kaldım ve ancak ikinci safta kendime bir yer bulabildim. İkinci safta yer bulmam ve orada namazımı kılmam bana çok ağır geldi ve bu halim sebebiyle insanlardan utandım. Zira 30 senedir namazlarımı hep ilk safta kılmıştım. Arka safta namaz kılmam ve bu halimden dolayı insanlardan utanmam beni derin derin düşüncelere götürdü. Demek ki ben, insanların beni ilk safta görmelerine seviniyormuşum. Bu halimden utandım ve hemen tövbe ettim. 30 senelik namazımı da iâde ettim.' İşte bu gizli kusurları herkes anlayamaz ve farkına da varamaz. Ancak cenab-ı Hakkın ihsânı ve yardımı ile ibâdetler böyle kusurlardan temizlenebilir. Böyle karışık, kusurlu ameller, âhirette sevap hanesinde değil, günah hanesinde görülür." Âhirete intikal eden bir zâtı, bir başka zât rüyasında görür ve kendisine; -Dünyada iken yaptığın amelleri, orada nasıl buldun, diye sorar. O zât da; -İhlâsla yani Allah için yaptığım her amelim karşıma çıktı. Yolda görüp çiğnenmesin diye kaldırdığım nar tanesinin sevap hanesine, elbisemde bulunan bir ipek ipliğin de, günah hanesine kaydedildiğini gördüm. Dünyada iken bir merkebim vardı. Bir gün bu merkebim öldü. Halbuki buna çok ihtiyacım vardı, çünkü bütün ihtiyaçlarımı onunla giderirdim. O ölünce sabrettim ve bunun karşılığını Rabbimden bekledim. Ancak merkebim öldüğü zaman, bir anda ağzımdan "Allahın lanetine gidesi..." diye bir söz çıkmıştı. Âhirete intikal edince, merkebim için sabrımın da sevap hanesinde olmasını ümit ettim ve sevap hanesinde göremedim. Meleklere durumu sorduğum zaman bana; -Onu nereye gönderdiysen oradadır dediler. Ben de; -Nereye göndermişim ki dedim. Onlar; -Sen, merkebin öldüğü zaman, "Allahın lanetine gidesi..." demedin mi? İşte oraya gitti cevabını verdiler. Velhasıl dünyada iken, her ne iş yapmışsam ve bunları hangi niyyetlerle yapmış isem, aynen o niyyetlerimdeki gibi karşıma çıktı. Hatta, bir gün bir sadaka vermiştim. O sırada, beni başkaları da görmüştü. Onların görmesi de benim hoşuma gitmişti. Âhirette amel defterimde, sevap olarak onu dahi göremedim. Zira o sadakayı verirken, başkalarının görmesi ve benim buna sevinmem, o sadakanın kabul olmasına mani olmuş cevabını vermiştir. İlim, amel ve ihlâs İslamiyyete tam uyabilmek, ilim, amel ve ihlâs ile olur. Her sözde, her işte, her harekette, her duruşta, kendiliğinden hâsıl olan ihlâs, muhlas olan kimseye nasîb olur. Sırrıyi Sekati hazretleri; "Kimsenin olmadığı yerde, sırf Allah rızası için kılınan iki rekat namaz, 70 veya 700 hadis-i şerif okuyup yazmaktan daha hayırlıdır" buyurmuştur. Netice olarak, yapılan amelleri, ibâdetleri, hayır hasenâtı ne varsa hepsini, Allahü teâlânın rızâsı için yapmalı, ayıplardan, kusurlardan temizlemelidir. Yahya bin Muâz hazretlerinin buyurduğu gibi: "Sütün pislikten ayrılması gibi, ihlâs da ameli, yapılan ibâdetleri, ayıplardan temizler."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.