İnsanların aybını görenler!..

A -
A +

Her Müslümânın Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanması lâzımdır. Çünkü Peygamber Efendimiz; (Allahü teâlânın ahlâkı ile huylanınız!) buyurmuşlardır. Allahü teâlânın sıfatlarından biri Settârdır ki, günâhları örtücüdür demektir. Müslümânın da din kardeşinin aybını, kusûrunu örtmesi lâzımdır. Peygamber efendimiz; (Din kardeşinin aybını, utanç verici hâlini görüp de, bunu örten, gizleyen kimse, İslâmiyetten önce Arabların yaptıkları gibi, diri gömülen kızı mezârdan çıkarmış, ölümden kurtarmış gibidir) buyurmuştur. Hasan Sezâî hazretleri, oğluna hitaben; "Bütün amellerin en güzeli, güzel huylu olmaktır. Dili tatlı olanın dostu çok olur. Dâimâ insanların aybını gizle. Kimsenin aybını yüzüne vurma" buyurmuştur. Allahü teâlâ, kullarının günâhlarını affedicidir. Müslümânlar da, birbirlerinin kusûrlarını, kabâhatlerini affetmelidir. Allahü teâlâ kerîmdir, rahîmdir yani lutfu, ihsânı boldur ve merhameti çoktur. Müslümânın da, cömert ve merhametli olması lâzımdır. Nemelâzım diyenler!.. Müslümanlar kardeştir, birbirlerine yardım edecekler, sıkıntılarını giderecekler ve ayıplarını örteceklerdir. Zira mümin, kardeşinin sıkıntısına nemelâzım diyen kimse, felâkete uğrar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Müslümân, Müslümânın kardeşidir. Birbirlerini incitmezler, üzmezler. Bir kimse, din kardeşinin bir işine yardım etse, Allahü teâlâ da onun işini kolaylaştırır. Bir kimse, bir Müslümânın sıkıntısını giderir, onu sevindirirse, kıyâmet gününün en sıkıntılı zamânlarında, Allahü teâlâ onu sıkıntıdan kurtarır. Bir kimse bir Müslümânın aybını, kusûrunu örterse, Allahü teâlâ, kıyâmet günü onun ayıplarını, kabâhatlerini örter.) Ma'rûf-ı Kerhî hazretleri; "Kim mümin kardeşinin bir aybını örterse, Allahü teâlâ, onun bu işinden dolayı bir melek yaratır, onun elinden tutar ve o melekle berâber Cennet'e girer" buyurmuştur. Peygamber Efendimiz, kimsenin aybını yüzüne vurmaz, hiç kimseden şikâyet etmez, arkasından konuşmazdı ve Mu'âz bin Cebel hazretlerine hitaben buyuruyorlar ki: (Yâ Mu'âz! Ayıpları gizle, kimsenin aybını yüzüne vurma! Farzlardan başka kıldığın namâzları ve ibâdetleri kimseye söyleme! Dünyâ işini âhiret işinden büyük görüp, evvel yapma! Hiç kimseye hor bakma! Kimsenin gönlünü kırma, herkesle hoş geçin. Eğer bu şekilde hareket etmezseniz elem verici azâba uğrarsınız.) İmân nimetine kavuşan bir kimse, Allahü teâlânın yarattıklarına düşmanca değil, merhametle bakar ve insanların hata ve kusûrlarını araştırmaz, onların ayıplarını görmez. Zira düşman olanlar, insanların ayıplarını, kusûrlarını araştırıp yüzlerine çarpar. İyi bir Müslüman, insanların ayıplarını görmez. Vaktiyle bir kimse, İbrâhîm bin Edhem hazretlerine, kendi aybını ve kusûrunu bildirmesi için yalvarınca; "Seni kendime dost edindim. Senin her hâlin, her hareketin, bana güzel görünüyor. Aybını başkalarına sor" buyurmuştur. İyi bir Müslüman, başkasında bir ayıp, kusûr görünce, bunu kendinde araması ve kendinde böyle kütü bir huy bulursa, hemen bundan kurtulmaya çalışması lâzımdır. Böyle yapmak, insanı kötü huylardan kurtarır. (Mü'min mü'minin aynasıdır) hadîs-i şerîfinde bildirilen de budur. Yani, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görmek ve bundan kurtulmak için çalışmak... İsâ aleyhisselâma; -Bu güzel ahlâkını kimden öğrendin diye suâl edilince; -Herhangi bir kimseden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen huylarından sakındım. Beğendiklerimi ben de yaptım, buyurmuştur. Lokman Hakîm hazretlerine; -Edebi kimden öğrendin diye suâl ettiklerinde; -Edepsizden! cevabını vermiştir. Başkasına kuyu kazan!.. Bir Müslüman, din kardeşinin bir aybını gördüğü zaman, ona hüsn-i zan etmeli, kötü düşünmemeli ve onu ıslâh etmeye çalışmalıdır. Başkalarının hatalarını gören, açığa çıkaran değil, örten ve ıslâh eden olmalıyız. Zaten kendi aybını, hatasını gören bir kimse, başkasının aybını, hatasını göremez. Eğer bir kimse, kendi hatalarını, kusûrlarını göremiyorsa, başkalarının hatalarını, ayıplarını büyük görür. Başkalarının hataları ile meşgul olan, nefsine uyar. Nefsinin kötü arzularına uyan da, helâk olur. Çünkü başkası için kuyu kazan, kazdığı kuyunun içine düşer. Bir kimsenin ahmak olduğuna alâmet, kendi aybını bırakıp, başkasının aybıyla uğraşmasıdır. İdrîs aleyhisselâm buyuruyor ki: "Akıllı kimse başkalarının aybına bakmaz ve kişinin aybını yüzüne vurmaz. Malı çoğaldıkça, mağrûr olup ahlâkını bozmaz." Netice olarak, birisinin aybını örtmek, ona altın elbise giydirmekten daha hayırlıdır. Bunun için insanların aybını, kusurunu görmemeli, araştırmamalıdır. Zira insanların aybını, kusurunu görenler, araştıranlar, insanların hedefi olurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.