İbâdetler, vaktinde yapılmalıdır

A -
A +

Vaktinde yapılmayan ibâdetleri kazâ etmenin, bilhassa kazâ namâzı kılmanın ehemmiyetini iyi anlamalıdır. İmânsız ölene âhırette hiç merhamet edilmeyecek, Cehennemde sonsuz kalacaktır.

Başkasının malını gizli olarak almaya sirkat, çalmak denir. Zorlayarak, aldatarak, görerek almaya ise, gasb, yağma denir. Bunun ikisi de harâmdır, günâhtır. Bunun günâhı, malı sâhibine ödeyinceye kadar devâm eder. Malı sâhibine verdikten ve helâlleştikten sonra, bu günâha ayrıca tövbe etmek lâzımdır.

Farz olan ibâdetleri vaktinde yapmayıp, nâfile ibâdetleri yapanın, bu nâfileleri kabul olmaz. Çünkü bu kimse, Allahü teâlânın emrini yapmayıp, kendi nefsinin arzûlarını yapmaktadır. Zekât vermeyince, fakîrin hakkı gasbedilmiş oluyor. Zekât vermeyen zengin, binlerce fakîrin hakkını gasbettiği ve Allahü teâlânın emrini yapmadığı için, bunun bütün hayrâtı, hasenâtı kabûl olmuyor.

Namâz kılmak, insanın Allahü teâlâya olan borcudur. Bir farzı vaktinde kılmamak, bu hakkı ve namâzda Müslümânlara yapılan duâ hakkını ödememek oluyor. Bunu kazâ edinceye kadar nâfile namâzları, sünnetleri kabûl olmuyor. Namâzı kazâya bırakmak büyük günâhtır. Vaktinde kılınmayan namâzlar, kazâ edilmedikçe, her kazâ edilecek zaman geçtikçe, günâhı katlayarak artmaktadır.

Bülûğa, erginlik yaşına ulaşan kız ve erkek çocuklara, namâz kılmak, oruç tutmak, dinen zenginse zekât vermek farz olmaktadır. Bülûğ çağı, kız çocuklarında dokuz, erkek çocuklarında ise oniki yaşından itibaren başlamaktadır. Onbeş yaşına kadar bülûğa ermemişlerse, hükmen bülûğa ermiş sayılmaktadırlar. Bülûğ çağından itibaren kılınmayan namâzların, tutulmayan oruçların kazâ edilmesi lâzımdır. Bunlar kaza edilmedikçe, aynı cinsten yapılan nâfileler kabul olmaz. Namâzı kılmamak, büyük günâh olduğu gibi, kazâ kılmamak dahâ büyük günâh oluyor ve bu günâh her gün devâm ediyor. Namâzı kazâya bırakanın, bu namâzı kazâ ettikten sonra, ayrıca tövbe etmesi de lâzımdır. Bunun için, çok kazâsı olanın, boş zamanlarda kazâ kılması lâzım olduğu gibi, beş vaktin sünnetleri ve diğer nâfile namâzlar yerine de kazâ kılması lâzımdır. Çünkü kazâ namâzını kılmadan, bunun sünnetleri, nâfileleri kabul olmamaktadır. Sünnet yerine kazâ kılarken, bu sünneti de kılmış olmaktadır.

Netice olarak, vaktinde yapılmayan ibâdetleri kazâ etmenin, bilhassa kazâ namâzı kılmanın ehemmiyetini iyi anlamalıdır. İmânsız ölene âhırette hiç merhamet edilmeyecek, Cehennemde sonsuz kalacaktır. Büyük günâh işleyip de tövbesiz ölen Müslümân, şefâat ile veyâ İslâmiyeti yaydığı için affedilecektir. Çünkü hadîs-i şerîfte;

(Allahü teâlânın en çok sevdiği amel, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır) buyuruldu. Ehl-i sünnet âlimlerini ve evliyâyı seven mü'min, bu hadîs-i şerîfin müjdesine kavuşacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.