"Kalbleri, dilediği gibi çevirir"

A -
A +

Peygamber efendimize tâbi olmaktan yüz çevirenler, şeytânın dostu olur. Böyle kimselerde olağanüstü şeyler görülürse, bunlar kerâmet değil, mekr ve istidrâçtır.
Başkasına gelen belâya, zarara sevinmeye, şemâtet denir ki, kötü huylardandır. Hadîs-i şerîfte; (Din kardeşinize şemâtet etmeyiniz! Şemâtet ederseniz, Allahü teâlâ belâyı ondan alır size verir) buyuruldu.
Bir kimsenin, düşmanı bile olsa, o belâların gelmesine kendisinin sebep olduğunu düşünmesi ve duâsının kabul olduğuna sevinmesi, çok kötüdür. Ona gelen belânın, kendisi için bir mekr yani bir aldatma olabileceğini unutmamalıdır. Şunu da hiçbir zaman unutmamalıdır ki, insanın, işine göre, ömrü ve rızkı değişebilir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değişebilir. Böylece birisi ölümüne yakın, iyi işler yapıp, son nefeste îmân ile gidebilir. Bir başkası da kötü amel işleyip, îmânsız gidebilir. Bunun için, Resûlullah efendimiz, her zamân; (Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) duâsını okurlardı ki; "Ey büyük Allahım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, yanî dîninden döndürme, ayırma!" demektir. Eshâb-ı kirâm bunu işitince;
-Yâ Resûlallah! Siz de, kalbinizin dönmesinden korkuyor musunuz? dediklerinde;
-Mekr-i ilâhîden, beni kim temin eder? buyurdu. Hadîs-i kudsîde; (İnsanların kalbi Rahmânın kudretindedir. Kalbleri, dilediği gibi çevirir) buyurulmuştur.
Süfyân-ı Sevrî hazretlerinin gençliğinde sırtı kamburlaşmıştı. Bunun bebebini sorduklarında;
-Üç üstâda talebelik yaptım. Hepsi de âlimdi. Ölüm zamanında üçü de îmânsız gitti. Ben onların hâlini görünce, korkudan omurga kemiğim eğrildi. Hele üstâdımın birine uzun seneler hizmet ettim, talebelik yaptım. Hiçbir edebi terk ettiğini görmedim. Âhirete göçeceği zaman başucunda idim. Gözünü açıp;
-Ey Süfyân! Bana ne olduğunu görüyor musun? dedi. Ben de;
-Ey üstâdım, kendinizi nasıl buluyorsunuz? dedim. O;
-Beni dergâhından kovuyorlar, kabul etmiyorlar. Sen buradan git, bize lâyık değilsin diyorlar dedi. Sonra Süfyân-ı Sevrî hazretleri yanındakilerden Kur'ân-ı kerîm ister ve elini üzerine koyarak;
-Şâhid olunuz ki o, bu mushaftan ve içinde bulunanlardan nasipsiz öldü. Yahûdî dînini seçti ve can verdi. Allahü teâlâ dilediğini yapar buyurdu.
Netice olarak, Peygamber efendimize tâbi olmaktan yüz çevirenler, şeytânın dostu ve Rahmânın düşmânı olur. Böyle kimselerde olağanüstü şeyler görülürse, bunlar kerâmet değil, mekr ve istidrâçtır. Allahü teâlânın, bir kulun bütün murâdını, isteğini yerine getirmesi, her istediğini vermesi, o kulun Allahü teâlâ katında makbûl bir kul olduğunu göstermez. Bunlar, bâzı kullarına iyilik ve ihsândır, bâzılarına da istidrâçtır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.