Mekr-i ilâhîden korkmalı!..

A -
A +

Mekr-i İlâhî; Allahü teâlânın, mekr, hîle yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, kurdukları tuzaklarını bozması ve onları cezâlandırmasıdır.

Mekr; bir kimseye, hiç beklemediği, ummadığı yerden hîle yapmak, tuzak kurmak sûretiyle zarar vermeye çalışmak anlamındadır. Mekr-i İlâhî ise; Allahü teâlânın, mekr, hîle yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, kurdukları tuzaklarını bozması ve onları cezâlandırmasıdır. Neml sûresinin 70. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Habîbim, onların, kâfirlerin seni tekzibine, yalanlamalarına ve senden yüz çevirmelerine mahzûn olma, üzülme. Onların sana yaptıkları mekrden dolayı, gönlün daralmasın. Çünkü, Allah seni, onların mekrinden muhâfaza eder, korur, onlara karşı sana yardım eder) buyurulmaktadır.

İstidrâc yâni Allahü teâlânın bir kimseye, hakkında hayırlı olmayan nîmetler verip, onun da bunu Allahü teâlânın bir lütfu ve ihsânı olduğunu, kendisi için iyilik zannederek aldandığı, gururlandığı, gaflete daldığı, taşkınlık yaptığı ve günahlara daldığı bir sırada, Allahü teâlânın onu âniden azâbı ile yakalayıvermesidir. A'râf sûresinin 99. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Allahü teâlânın mekrinden emîn mi oldular. Hüsrâna uğrayanlardan, küfr yâni îmânsızlık ve günâhlar ile, ibret almamak ve tefekkürü terk etmek sûretiyle zararda olanlardan başkası Allahü teâlânın mekrinden emîn olmaz) buyuruldu.

İnsanın, işine göre, ömür ve rızkı değişir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece birine, ölümüne yakın iyi işler yaptırıp, son nefeste îmân ile, başkasına da kötü amel işletip, îmânsız gönderir. Bunun için, Resûlullah efendimiz her zaman; (Allahümme yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî alâ dînik) duâsını okurdu ki; (Ey Büyük Allah'ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, yâni dîninden döndürme, ayırma!) demektir. Eshâb-ı kirâm bunu işitince;

-Yâ Resûlallah, siz de, kalbinizin dönmesinden korkuyor musunuz dediklerinde;

-Allahü teâlânın mekrinden beni kim temîn eder, bana kim garanti, güven verebilir? buyurmuştur. Çünkü, hadîs-i kudsîde; (İnsanların kalbi Rahmân'ın kudretindedir. Kalbleri, dilediği gibi çevirir) buyrulmuştur. Yâni Allahü teâlâ, Celâl ve Cemâl sıfatları ile kötüye ve iyiye çevirir demektir. Hazret-i Ali; "Şükrünü yerine getirmediği hâlde kendisine çok dünyâlık, mal, mülk, makam verilen ve bunların kendisi için Allahü teâlânın mekri olduğunu bilmeyen kimsenin aklında bozukluk vardır" buyurmuştur.

Netice olarak Mekr-i ilâhî, istidrâc olarak, yani Allahü teâlânın aldatarak, nimet şeklinde gösterdiği musîbetlerdir. Mekr, hile yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, kurdukları tuzakları bozması, onları cezalandırmasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.