Kıskanç insan, elindekine razı olmaz!

A -
A +

Başkasının, kendinden üstün olan her şeyini kıskanan, yani ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanç denir. Bu hâl, en kötü huylardan biridir.
Hased; kıskanmak, çekememek, başkasında bulunan nimetin onda olmayıp, kendinde olmasını istemektir. Allahü teâlânın birisine vermiş olduğu nimetin ondan gitmesini istemek demektir. Onda olduğu gibi, kendisinde de olmasını istemeye, gıbta etmek, imrenmek denir ki sevaptır. Birisinde bulunan kötü, zararlı şeyin gitmesini istemek, gayret ve hamiyyet olur.
Başkasının, kendinden üstün olan her şeyini kıskanan, yani ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanç denir. Bu hâl, en kötü huylardan biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsız insandır. Böyle insanlar, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek, varlıklı insanın her şeyini görür ve onu kıskanır. Kıskanç insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere râzı olmayan insan demektir. Allahü teâlânın verdiğine râzı olmayan insandan Allahü teâlâ da râzı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan râzı olmaması ise, felâketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyada da, âhırette de hüsran içinde, yani zarardadır.
Bunun için, kendisinde kıskançlık, haset duygusu olduğunu görenler, bu huylarından sıyrılmalı, tedâvi olmalıdırlar. Kötü huyları tedâvi etmek, kurtulmak, herkes için mümkündür. Her insan, kötü huylarını ıslâh edebilir. Kıskançlıktan kurtulanlar rahat ve huzura kavuşur. Bu iş, zenginlik ve fakîrlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakîrliği işidir. Nice fakîrler vardır ki, bir lokma ekmeği kazandığı zaman, Allahü teâlâya şükreder ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. Nice zenginler de vardır ki, milyonlarına daha birkaç milyon ekleyemediği için üzüntü içindedir...
Kıskanç insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazmedemez, kabullenemez. Yani onun boyunu, posunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Daha kötüsü, onun başına gelen felâketlere sevinir. İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü derecesidir. Böyle insandan Allahü teâlânın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olurlar. İyi kalpli, herkesin iyiliğini isteyen insan ise, Allahü teâlânın himâyesinde demektir. Peygamber efendimiz; (Bir Müslüman, kendisine istediği bir iyiliği, başka bir Müslüman için istemezse ve bir Müslüman, kendisine gelecek bir kötülüğü, istemediği hâlde, o kötülüğü başka bir Müslümân için isterse, onun îmânı tam değildir) buyurmuştur.
Netice olarak dinimiz, yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başkalarını da düşünenleri beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Bütün insanlar, İslâmiyetin bu emirlerini yapıp uysa, dünyada kavga, gürültü kalmazdı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.