Hakiki rehber aramak lâzımdır

A -
A +

"Rehber buluncaya kadar, rehbere kavuşturması için, Allahü teâlâya yalvarmalıdır. Tasavvuf yolunda gözetilmesi lâzım olan şartları da öğrenmek ve bunlara riâyet etmek lâzımdır."

Her Müslümanın kendisine, Allahü teâlânın feyizlerine kavuşmuş olan kâmil ve mükemmil, yani Resûlullah efendimizin vârisi olan hakîkî bir rehber bularak, onun kalbine gelen ilâhî feyizlerden, nûrlardan almaya çalışması lâzımdır. Hakîkî rehber bulunmadığı zamanlarda, kendinden haberi olmayan, îmânı ve küfrü birbirinden ayıramayan tarîkatçılara, taklîtçi şeyhlere aldanmamalıdır. Çünkü hakiki rehberler, ehl-i sünnet âlimleri, tasavvuf büyükleridir.

Peygamber efendimiz;
(Ümmetimin âlimlerine hürmet ediniz! Onlar yeryüzünün yıldızlarıdır) buyurmuştur.

Alvân Hamevî hazretleri, sevdiklerinden birine hitaben buyuruyor ki:
"Ey kardeşim, kendine bir rehber ara. Bozuk kimselerin o büyükler hakkındaki sözlerine değer verme. Bir rehber bulamazsan, âlimlerden, Resûlullah efendimizin mübârek hayâtını, Eshâbının, Tâbiîn ve bu büyüklerin yolunda gidenlerin hayatlarını öğren, onların yürüdüğü yolda yürü. Bu sûretle onların kavuştuklarına kavuşursun. Mezhebinin imâmı olan zâtın yolunda yürü ve ona uy. Zamanımızdaki âlim geçinen bozuk îtikât sâhiplerine aldanma, onlara uyma ve yaklaşma, onların meclisinde de bulunma.

İbn-i Atâ, Hikem isimli eserinde; 'Kendi nefsinden râzı olmayan câhille berâber bulunman, nefsinden râzı olan âlimle berâber olmaktan hayırlıdır, iyidir. Yaşayışı ile sana fayda vermeyen kimseyle arkadaş olma. Takvâ ehlinin, harâmlardan kaçanın kölesi, hizmetçisi ol, onu sev. Belki, Allahü teâlâ bu vesîle ile seni onların arasına katar' buyurmaktadır.

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde Yûnus sûresinin 62. ve 64. âyetlerinde meâlen (Biliniz ki, Allahü teâlânın evliyâsı için azap korkusu yoktur. Nîmetlere kavuşmamak üzüntüsü yoktur. Onlar îmân edip takvâya ermiş olanlardır. Dünya hayâtında da âhirette de onlar için müjdeler vardır) buyuruyor."

Netice olarak, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Rehber buluncaya kadar, rehbere kavuşturması için, Allahü teâlâya yalvarmalıdır. Tasavvuf yolunda gözetilmesi lâzım olan şartları da öğrenmek ve bunlara riâyet etmek lâzımdır. Bu şartların en başta geleni, nefse uymamaktır. Bu da, verâ ve takvâ ile olur. Verâ ve takvâ, harâmlardan sakınmak demektir. Harâmlardan sakınabilmek için, mubâhların lüzûmundan fazlasını terk etmelidir. Çünkü mubâhları, yani yasak olmayan şeyleri, alabildiğine yapan kimse, şüpheli olanları işlemeye başlar. Bunlar ise, harâma yakındır, yani harâm işlemek ihtimâli çok olur. Uçurumun kenârında yürüyen, içine düşebilir. Demek ki, harâmdan sakınabilmek için, mubâhların fazlasından kaçmak lâzımdır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.