"Bu mertebeye erişmek için..."

A -
A +

Behâeddîn Buhârî hazretleri dervişe buyurdu ki: "Bu mertebeye erişmek için, Allahü teâlânın rızasına uygun amel işlemek ve Onun sevgili bir kuluna teslim olmak lâzımdır."

İslâmiyeti bilmeyenler; hâtırlardan geçenleri söylemeyi, geçmişe ve geleceğe âit şeyleri haber vermeyi, su üzerinde yürümeyi, havada uçmayı, kerâmet diye bilirler ve böyle kimselere evliyâ derler. Halbuki onların sünnet-i seniyyeye uyup uymadıklarına bakmazlar. Evliyânın büyüklerinden ve Şâh-ı Nakşibend diye bilinen Behâeddîn Buhârî hazretleri, hacca giderken, Horasan'a uğrar, bir  evde misafir kalır. Orada huzuruna bir derviş gelir, o dervişe iltifat edip;
-Bunlar bizim sevdiklerimizdendir, fakat bizi tanımazlar buyurur. Sonra o dervişle yemek yerler ve sohbete başlarlar, tarîkat hâllerinden ve hakîkat sırlarından bahsederler. Sohbetten sonra, o derviş müsaade isteyip, havada uçarak gider. Behâeddîn Buhârî hazretleri, dervişin bu hâline tebessüm edip;

-Bu kolay iştir buyurur... Yatsı namazı vaktinde, o derviş tekrar gelir. Behâeddîn Buhârî hazretleri, havada uçmanın, su üstünde yürümenin bir kıymeti olmadığını anlattıktan sonra;
-Allah dostlarının yanında böyle işler muteber değildir. Allahü teâlâ bazı kullarına öyle sırlar ihsan etti ki, bu sırlardan birini insanlara gösterse, halk perişan ve mahvolur, buyurur. Derviş;
-Ben, senelerdir denizlerde ve karada dolaşırım, söylediğiniz gibi bir zât bulamadım. On defa Kâbe'yi, Resûlullah efendimizin kabrini ziyaret ettim. Bahsettiğiniz sırlardan hiçbirinin kokusunu duymadım der. Behâeddîn Buhârî hazretleri;
-Biraz bizim yanımızda kalırsan, sana nice sırları koklamak nasip olur ve âlemde öyle kimse olup olmadığını anlarsın buyurur. Derviş;
-Peki deyip teslim olur, yanına oturur... Behâeddîn Buhârî hazretleri, parmağı ile dervişe dokununca, kendinden geçer, nefesi  kesilir. Sonra parmağını dervişin alnına dokundurunca kendine gelir, özür ve af dileyerek;
-Câhillik ettim. Sizin gibi Allahın sevgili bir kulunun huzurunda edepsizlik ettim. Uygunsuz sözler söyledim. Kerem ve ihsân ediniz, küstahlığıma bakmayıp, beni bağışlayınız ve terbiye ediniz. Bunca zamandır gezip dolaştım ve hep sizin gibi kemâl ehli bir büyük âlim aradım. Şimdi himmetiniz bereketiyle aradığımı buldum, der. Bunun üzerine Behâeddîn Buhârî hazretleri;
-Bu mertebeye erişmek için, Allahü teâlânın rızâsına uygun amel işlemek ve Onun sevgili bir kuluna teslim olmak lâzımdır buyurur.
Netice olarak, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin buyurduğu gibi:
"O büyükleri, yalancılardan ayıran farkların en açığı, her sözlerinin, hareketlerinin İslâmiyete uygun olması, yanlarında bulunanların kalplerinde, Allahü teâlânın korkusu ve sevgisi hâsıl olmasıdır ve başka şeylerden soğumalarıdır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.