İbâdetler, âdet değil emirdir

A -
A +

Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Bir kimse, ramazan ayında oruç tutmayı farz bilir, vazîfe bilir ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur."

Âdet üzere, alışkanlık ile namaz kılan ve oruç tutan çoktur. Fakat, dinin bildirdiği hudûdu gözeten, harâm ve şüphelilere düşmemeye dikkat eden ise, pek azdır. Doğru ve hâlis ibâdet edenleri, âdet üzere, bozuk ibâdet edenlerden ayıran fark, Allahü teâlânın emirlerini gözetmektir. Çünkü, namâz ve orucun hâlisi de, bozuğu da görünüşte berâberdir. Sadece yeme, içmeyi terk ederek, yalandan, gıybetten uzaklaşılmayarak tutulan bir orucun, zâhirî ve lüzumsuz bir amel olduğunu, İslâm âlimleri bildirmişlerdir. Peygamber efendimiz;
(Bir kimse, ramazan ayında oruç tutmayı farz bilir, vazîfe bilir ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur) buyurmuştur.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
"Bu ayın günlerinin bereketi başka olduğu gibi, gecelerinin hayırları da başkadır. Kur'ân-ı kerîm, ramazan ayında indi.

Bakara sûresinin 185. âyetinde meâlen;
(Kur'ân-ı kerîm ramazan ayında indirildi) buyuruldu. Kadir gecesi de, bu aydadır.
Ramazân-ı şerîfte, vakit girince, iftârı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir.

Resûlullah efendimiz bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi. İftârda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısı ile her şeye muhtâç olduğunu göstermektedir. İbâdet etmek de zâten bu demektir. Hurma ile iftâr etmek sünnettir.

İftâr edince;
"Zehebez-zama' vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâallahü teâlâ" duâsını okumak, terâvîh namazı kılmak ve hatim okumak mühim sünnettir. Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslümân affolur, âzâd olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytânlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır.

Hadis-i şerîfte;
(Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytânlar bağlanır) buyuruldu.

Ramazân-ı şerîf ayının Kur'ân-ı kerîm ile bağlılığı olduğu için, bu ay da, bütün hayırları ve bereketleri kendinde toplamıştır. Bütün bir yıl içinde herhangi bir yoldan herhangi bir kimseye gelen bütün hayırlar ve bereketler, bu çok kıymetli ayın bereketleri denizinden bir damla gibidir."

Netice olarak ibâdetleri, âdet olarak, herkes yaptığı için değil, Allahü teâlânın emri olduğu için yapmalıdır. Ramazan ayındaki nâfile ibâdetlerin, diğer aylardaki farzlar gibi ve ramazan ayındaki farzların da, diğer aylardaki yetmiş farz gibi olduğunu unutmamalıdır.

Ayrıca Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Oruç tutmak, Allahü teâlânın sıfatıyla sıfatlanmaktır. Zîrâ Allahü teâlâ, yemekten ve içmekten münezzehtir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.