"Tövbe etmiyor, pişman olmuyorlar"

A -
A +
Muhammed Masûm hazretleri buyurdu ki: "Ahbaplar, arkadaşlar, öldüler, gittiler. Bu hâlleri görüp de, gafletten uyanmıyor, ibret almıyoruz. Pişman olmuyoruz, tövbe etmiyoruz."

Marifetullah, Allahü teâlânın zâtını ve sıfatlarını tanımak demektir. Zâtını tanımak, anlaşılamayacağını anlamaktır. Sıfatlarını tanımak, mahlukların sıfatlarına benzemediklerini anlamaktır. Allahü teâlâ, dünya lezzetlerini yasak etmedi. Bunların, azgınca, taşkınca, zararlı olarak kullanılmasını yasak etti.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir talebesine hitaben yazdığı mektupta buyuruyor ki:
"Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor ihtiyarlık yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, marifetullahı kazanmayı, hayâl olan erzel-i ömre bırakıyorsun. En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan, nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyorsun.

Peygamber efendimiz; (Yarına yaparım, yarına yaparım diyenler, aldandı) buyurdu.

Allahü teâlâ, insanları ve cinleri marifetullaha, Allahü teâlâyı tanımak ve Onun rızâsına, sevgisine kavuşmak için yarattı. Nefislerimizin arzuları peşinde koşan biz ahmaklar, ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız, ne zamana kadar, bu nimetten mahrum kalacağız? Nefsi ve şeytanı sevindirmeye ve Allahü teâlânın rızâsından mahrum kalmaya ne kadar devam edeceğiz?.."

Muhammed Masûm Fârûkî hazretleri de, bir talebesine yazdığı mektupta buyuruyor ki:

"Yazıklar olsun! Ömür geçti. Bir hayırlı iş yapamadım. Dünyanın vefâsız, yalancı olduğu, şimdi anlaşıldı. Hayatı, hayâl oldu. Fitneleri, dertleri bitmedi. Ahbaplar, arkadaşlar, öldüler, gittiler. Bu hâlleri görüp de, gafletten uyanmıyor, ibret almıyoruz. Pişman olmuyoruz, tövbe etmiyoruz. Gaflet devam ediyor, günahlarımız artıyor.

Allahü teâlâ, Tövbe sûresinin 127.  âyetinde meâlen;

(Görmüyorlar mı ki, her sene, bir iki kerre, dertlere, belâlara yakalanıyorlar. Yine tövbe etmiyor, pişman olmuyorlar) buyurdu.

Bu nasıl îmândır, nasıl Müslümanlıktır? Ne kitaptan, ne sünnetten nasîhat alınıyor. Ne de, başa gelen dertlerden, hâdiselerden ibret alınıyor. Uzun seneler, beraber yaşadıkları, birlikte gezip dolaştıkları, yiyip içtikleri, yatıp kalktıkları ahbaplarını, arkadaşlarını düşünsünler. Sevdiklerinin, birlikte eğlendiklerinin, yardımcılarının ne olduklarını görmüyorlar mı? Hiçbirinden bir şey kaldı mı, onlardan haber verenler var mı? Ömürlerinin harmanını rüzgâr götürdü..."

Netice olarak, dünya lezzetleri nefsin arzularıdır. İnsanın, Allahü teâlânın marifetine kavuşmasına mâni olan en kuvvetli düşman da, nefsin arzularıdır. Bu arzular bitmez ve tükenmez. Hepsi de çok zararlıdır. "Maksûdun, mâbûdundur" sözü meşhûrdur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.