"Talebelerim kendi istekleriyle açlar!.."

A -
A +
Bir gün bir çocuk, Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin yanına gelir ve; "Bana büyük miktarda para mîrâs kaldı. Bunu sizin hizmetinizde sarf etmek istiyorum" der.


Zaruret olmadan dilenmek, insanlardan bir şey istemek haramdır ve çirkindir. Zaruret ve ihtiyâç hâlinde câiz olur ise de, derecenin azalmasına sebep olur. Ölüm hâlinde olan kimsenin, ölmeyecek kadar istemesi vâcib olur. İstemeyip ölürse, günâha girerek ölür. Resûlullah efendimiz, hazret-i Ömer'e hediye gönderirler. O da, almayıp geri gönderir. Karşılaştıkları vakit, Peygamber efendimiz;
-Niçin almadın? buyurur.
-Yâ Resûlallah, (En hayırlınız, kimseden bir şey almayandır) buyurmuştunuz.
-O sözüm, isteyip de almak içindi. İstemeden gelen şey, Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır, buyurunca, hazret-i Ömer;
-Allahü teâlâya yemîn ederim ki, kimseden bir şey istemeyeceğim ve istemeden gelen her şeyi alacağım cevabını verir.
Bir gün bir çocuk, Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin yanına gelir ve;
-Bana büyük miktarda para mîrâs kaldı. Bunu sizin hizmetinizde sarf etmek istiyorum der. Zünnûn-i Mısrî hazretleri;
-Bülûğ ve reşîd çağın geldi mi? diye sorunca çocuk;
-Hayır cevabını verir. Bu cevap üzerine Zünnûn-i Mısrî hazretleri;
-Senin paranı harcamak uygun olmaz, rüşd oluncaya kadar sabret buyurur. Çocuk reşîd olunca Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hizmetinde bulunmaya başlar ve bütün parasını fakirlere dağıtır... Bir gün önemli bir ihtiyâcı karşılamak için borç para almak îcâb edince, çocuk kendi kendine;
"Keşke daha fazla param olsaydı da, bu yolda harcasaydım" der. Zünnûn-i Mısrî hazretleri, onun bu düşüncesini öğrenince, bu çocuğun daha olgunlaşmadığını anlar. Genci yanına çağırarak;
-Falan attara git, falan ottan üç dirhem versin, der. Genç gidip söylenileni alıp getirir. Zünnûn-i Mısrî hazretleri;
-Bunları havanda ez, yağda hamur hâline getir, ondan üç boncuk yap ve hepsini iğne ile delerek bana getir buyurur. Genç söylenilenleri yapıp onun yanına gider. Zünnûn-i Mısrî hazretleri üç boncuğu eline alır, biraz oğuşturur ve duâ eder. Her biri hiç kimsenin görmediği birer mücevher olur. Gence dönerek;
-Bunları al pazara götür, değerini öğren gel der. Genç pazara gider, bunların her birine yüz bin dirhem altın verildiğini öğrenir ve gelip durumu bildirir. Bunun üzerine Zünnûn-i Mısrî hazretleri;
-Bunları havana koy, ufala ve suya at gitsin. Şunu bil ki talebelerim ekmek bulamadıkları için değil, kendi istekleriyle açlar, buyurur. Bunun üzerine genç tövbe eder ve gönlünde dünyanın hiçbir değeri kalmaz...
Netice olarak, Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Aç olan veya bir şeye muhtaç olan, kimseden istemeyip, Allahü teâlâdan beklerse, Allahü teâlâ, ona bir senelik rızık kapıları açar.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.