Türkiye ve Rusya Suriye konusunda iş birliği yapabilirler mi?

A -
A +
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin toplantısına katılmak üzere 1 Aralık'ta Türkiye'ye geliyor. Ziyaretin ana konularını enerjiden sanayiye, turizmden ticarete, Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceği oluşturuyor. Putin'in bu ziyareti sırasında yapılacak ikili görüşmelerde Ukrayna'daki son durum ve Suriye gelişmelerinin gündeme gelmemesi sürpriz olur. Nitekim Putin, Türkiye'ye gelmeden önce Anadolu Ajansı'na verdiği mülakatta ülkesinin Ukrayna ve Suriye hakkındaki tutumunu bir kez daha özetleyerek, bu konular gündeme geldiğinde sergileyeceği tutum hakkında Türk kamuoyunu peşinen bilgilendirmiş oldu.
Suriye krizinin ilk günlerinden beri Türkiye ve Rusya çok farklı tavırlar takındılar. Türkiye özellikle 2011'in sonundan itibaren Suriye rejimini gayrimeşru bulduğunu ilan ederken, Rusya Beşar Esad'la kurmuş olduğu ilişkiyi daha da sıkılaştırdı. Türkiye, Suriye Ulusal Konseyi özelinde muhalifleri ve Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) desteklerken, Rusya muhalifleri "ayrılıkçı" ve "terörist" olarak gören Şam'ın yaklaşımına arka çıktı. Türkiye, temsil edildiği tüm uluslararası platformlarda Baas'a karşı daha etkili önlemler alınmasını savunurken, Rusya BM'de Esad'ın devrilmesine zemin hazırlayacak, sonuç alıcı girişimleri ısrarlı biçimde engelledi. Dahası Moskova yönetimi Baas'a gemiler dolusu silah ve mühimmat gönderdi; Suriye limanlarındaki Rus savaş gemilerinin sayısını artırdı.
Bu kısacık liste bile Ankara ve Moskova'nın soruna çok farklı pencerelerden baktıklarını gösteriyor. Ama 2011'den bu yana köprünün altından çok sular aktığını ve Suriye konusunun yapısal bir dönüşüm geçirdiğini de unutmamalıyız.
Evvela, Suriye'de siyasal ve silahlı muhalefetin dağınıklığı bir türlü giderilemedi. Koordinasyonsuzluk ÖSO'yu kat'i bir mağlubiyetin eşiğine kadar getirdi. Bugün -Ankara dahil- hiçbir Batı başkentinde, ÖSO'nun zaferiyle ulaşılacak Baassız Suriye hesabı yapılamıyor.
İkincisi, IŞİD'in hızla büyümesi ve Irak'tan Suriye'ye uzanan geniş bir bölgeyi denetimi altına alması dengeleri altüst etti. IŞİD, hem Türkmenleri ve Kürtleri de içerecek bir şekilde bölgedeki farklı etnik gruplar üzerinde büyük bir baskı oluşturdu hem de Suriye denklemine "uluslararası terörizm" boyutunu kattı. IŞİD'in varlığı daha önce Baas rejiminin mutlaka devrilmesi gerektiğini ifade eden ABD'yi Şam'a karşı daha temkinli olmaya itti. İlginçtir, ABD, İsrail, İran, Rusya ve Irak "IŞİD tehdidi" ortak paydası etrafında adı konulmamış bir örtülü iş birliği mekanizması geliştirdiler.
Üçüncüsü, Türkiye'ye gelen sığınmacıların sayısının 2 milyonu ve bunların maliyetinin 5 milyar doları geçmesi, Türkiye'nin "açık kapı" politikasının sürdürülebilirliğini tehlikeye düşürdü. Halep'in el değiştirmesi halinde yaklaşık 1 milyon insanın daha Türkiye'ye kaçması ihtimali Ankara'nın ek önlemler almasını gerektiriyor.
Söz konusu dramatik değişiklikler ve başlangıçtaki hesaplara uymayan gelişmeler Türkiye'nin Suriye politikasını gözden geçirmesine elbette sebep olabilir. Ankara, Baas karşısındaki ilkesel tutumundan taviz vermeden, sorunun artık daha da büyümesini engelleyecek "güncellenmiş" bir öncelikler listesi hazırlamaya koyulabilir.
İşte bu yeniden inşa sürecinde Rusya ile istişare ve "politika uyumlaştırma" girişimleri hayati bir önem taşıyor. Bu işin başından itibaren aynı şeyi söyleyip, yazan biri olarak tekrarda beis görmüyorum: Türkiye ve Rusya, Suriye konusunda birlikte hareket etmeyi başarabilselerdi, kriz bu kadar derinleşmez ve bölgesel bir kangren haline gelmezdi.
Putin'in ziyareti bu anlamda bir dönüm noktası oluşturabilir. İki ülke arasında Suriye konusunda iş birliği yapılabilmesinin en az 4 ön şartı bulunuyor:
1-Rusya, Suriye yönetimini silahlandırmayı kesmeli ve siviller üzerinde güç kullanmasını engellemeli.
2-Türkiye Suriye muhalefetini tamamen siyasi alana çekmeli, silahlı mücadelenin artık sona ermesini sağlamalı.
3-Bölgenin IŞİD'den tamamen temizlenmesi için iki ülke ortak bir strateji üzerinde mutabık kalmalı. En azından müşterek kararlılıklarını vurgulamalı.
4-Sığınmacıların ülkelerine sağlıklı biçimde geri dönüşlerinin önünü açacak, Türkiye-Rusya ekseninde bir garanti mekanizması oluşturulup uygulamaya sokulmalı.
Belki Putin'in ziyareti esnasında bu hususların hiçbirinde bir görüş birliği sağlanamayacak. Fakat önümüzdeki dönemde Ankara ve Moskova Suriye konusunda dayanışma içinde olmaya kendilerini daha fazla mecbur hissedecekler. Bu yola girildiğinde de, sadece Suriye'de değil, tüm Doğu Akdeniz bölgesindeki dengeler köklü biçimde değişmeye başlayacak...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.