İngiltere AB'den çıkabilir

A -
A +

Avrupa Birliği mülteci krizi ile çalkalanmaktayken, Birliğin yapısının baştan aşağıya yenilenmesine yol açabilecek çok önemli bir gelişme kapıda. İngiltere Başbakanı David Cameron, ülkesinin AB üyesi olarak kalıp kalmayacağına ilişkin kararın alınacağı referandumun 23 Haziran’da yapılacağını açıkladı. İngiltere’nin, Almanya ve Fransa’yla birlikte AB’nin en güçlü üç ekonomisinden biri olduğu düşünülürse, İngiltere ayrıldığında bugünkü gibi bir AB’den artık söz etmek mümkün olmayacak.


Yapılacak referandum İngiltere-AB ilişkileri açısından ilk değil. O dönemki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katıldıktan iki yıl sonra da, 1975’te İngilizler referandum sandığına gitmiş ve ‘Ortak Pazar’da kalmaya karar vermişlerdi. AB konusunu takip edenlerin bileceği gibi İngiltere’nin üyeliği zaten her zaman ‘istisnalarla’ doluydu.  Mesela İngiltere, AB’nin kendi tarihi boyunca ulaştığı en önemli iki kazanım olarak değerlendirilen Schengen ve Euro alanlarının dışında durmayı tercih etmiş, diğer üyeler de bu karara saygı göstermek zorunda kalmışlardı. Hatta İngiltere’nin ‘oyun bozan’ tavrı sebebiyle 1997’de AB’nin kurucu antlaşmasında tadilat yapılarak oylama sisteminde çok önemli bir değişiklik yapılmıştı. Böylece İngiltere, AB’nin bazı alanlardaki ortak politikalarına ‘olumlu çekimserlik’ yaklaşımı çerçevesinde katılmama imkânı bulmuştu. Bu yaklaşımı İsveç ve İrlanda da benimsemişlerdi.

Bilhassa 2008’de ortaya çıkan küresel ekonomik krizle birlikte İngiltere içindeki AB karşıtlarının sayısında kayda değer bir artış gözlendi. Bu görüşü kendi varlık sebebi olarak benimseyen İngiltere Bağımsızlık Partisi’nin geçen yıl mayıs ayında yapılan seçimlerde oyların yaklaşık %13’ünü alması, dahası hem Muhafazakâr Parti hem de İşçi Partisi içinde çok sayıda önde gelen siyasetçinin AB’den çıkmak istediklerini dile getirmeye başlamaları Cameron’un evvelce söz verdiği bir karar referandumunu yapmayı ertelemesini imkânsız kıldı.

İngilizlerin bir bölümünün AB’ye karşı çıkmalarının en önemli sebepleri arasında, İngiltere’nin AB’ye katkısının, AB’nin İngiltere’ye katkısından çok daha fazla olduğu gerçeği yatıyor. Diğer üyelerde olduğu gibi, İngiltere’de de halktan toplanan vergilerin bir bölümü AB’nin çeşitli bütçe kalemlerinin finansmanında kullanılıyor. 2014 itibariyle 116 milyar Euro düzeyindeki AB bütçesinin 11.3 milyar Euro’luk bölümünü İngiltere karşılamış durumda. Bu hâliyle İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’dan sonra bütçeye en fazla katkı sağlayan ülke konumunda. İngiltere Bağımsızlık Partisi’nin seçim propagandası için kullandığı broşürlerde ise bu rakam çok daha yüksek gösteriliyor. Diğer yandan, AB’nin İngiltere’ye katkısı ise İngilizlerin beklentilerinin çok altında.

Üyelikten çıkma konusunda ısrarlı olan İngilizlerin ileri sürdüğü bir diğer sebep ise AB’nin ileride ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ne dönüşme arzusunun devam etmesi. Esasen son krizlerden sonra günümüzde Avrupa Birleşik Devletleri idealinden bahseden AB vatandaşlarının sayısında önemli bir düşüş olsa da, AB karşıtı İngilizler bu konuyu gündemde tutmaya ve şiddetle itiraz etmeye devam ediyorlar.

Lizbon Antlaşması’yla yapılan değişikliklerden sonra mevcut AB müktesebatına göre isteyen üye elini kolunu sallayarak AB’den ayrılamıyor. Antlaşma’nın 50. Maddesine göre, üye ülkenin ayrılma talebini bildirmesinden itibaren iki yıl içinde AB ile o ülke arasında yapılacak müzakereler neticesinde bir ayrılma antlaşmasının imzalanması gerekiyor. Bu süre tarafların mutabakatıyla uzayabilir. İmzalanacak antlaşmanın da, AB Parlamentosu’ndan alınacak olumlu görüşün ardından AB Konseyi tarafından nitelikli çoğunlukla onaylanması icap ediyor.

İngiltere şayet ayrılma kararı alırsa, bunun Türkiye-AB ilişkilerine de olumsuz bazı yansımaları olacağını şimdiden değerlendirmek gerekiyor. Zira İngiltere Türkiye’nin AB sürecine en fazla destek veren ülkelerin başında geliyor. Diğer birçok AB üyesiyle mukayese edildiğinde, İngiltere halkının da Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olmadığı bugüne kadarki tüm kamuoyu yoklamalarında görülüyor. Hâl böyle olunca da, zaten pamuk ipliğine bağlı yürüyen Türkiye-AB ilişkilerinin, İngiltere’nin Birliği terk etmesinden sonra iyice zor bir döneme girebileceğini söylemek yanlış olmaz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.