Barış Pınarı ve NATO

A -
A +
Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşumunu ortadan kaldırmak, Türkiye’nin sınırlarının güvenliğini temin etmek ve ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelileri oluşturulacak Güvenli Bölge’ye yerleştirmek maksadıyla başlatılan Barış Pınarı Harekâtı başarıyla devam ediyor...
Harekâtla birlikte birçok NATO üyesinde Türkiye aleyhine kampanyalar başlatıldı. Türkiye’nin harekâtı durdurmasını isteyen hatta harekât sebebiyle Türkiye’yi kınayan açıklamalar yapıldı. Bazı Amerikalı senatörler Türkiye’nin NATO üyeliğinin askıya alınması için girişimde bulunacaklarını açıkladılar. AB ülkelerinde ve ABD’de Barış Pınarı’nın “derhal durdurulmaması” hâlinde Türkiye’ye ne gibi yaptırımlar uygulanabileceği tartışılıyor.
İsrail’den Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Almanya’dan Fransa’ya çok sayıda ülkenin Türkiye’nin değil, eli kanlı teröristlerin yanında yer aldıklarına şahit oluyoruz. Bir yandan da, uluslararası medya kuruluşları eliyle, tüm dünyaya Türkiye’nin “Kürtlere karşı” bir operasyon yürüttüğü, sivillerin zarar gördüğü, Hıristiyan azınlığın tehdit altında olduğu kara propagandası yapılıyor. İşin ilginç tarafı, söz konusu medya kuruluşları bu yayınlarını Türkiye’nin kendilerine verdiği izinle sınıra yakın bölgelerden bağlanan muhabirleri aracılığıyla yapıyor.
Şüphe yok ki, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı’nda olduğu gibi, Barış Pınarı da Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Suriye Millî Ordusu’nun belirlenen hedeflere başarıyla ulaşmasıyla sonuçlanacak. Terör örgütü PKK-YPG’ye karşı kesin bir zafer kazanılacak. Çok kısa süre içinde terör unsurlarından tamamen arındırılacak Barış Pınarı Harekât Sahasında, Afrin’de olduğu gibi sivil halk kendilerini teröristlerden kurtaran şanlı Türk askerini sevinçle kucaklayacak. Bugün bir koro hâlinde Türkiye’nin karşısında yer alan yabancı devlet adamlarının, Suriyeli mültecilerin yurtlarına dönmeye başladıkları günlerde nasıl bir tavır alacaklarını merakla bekliyoruz. O zaman ister mevcut söylemlerini sürdürsünler, isterse daha temkinli bir tavır içine girsinler, bugünlerde Türkiye’nin karşısında nasıl ahlaksızca durdukları unutulmayacak.
Harekâttan sonra Suriye’nin yeni siyasi yapılanması ve yeniden imarı konuları ele alınırken, bir yandan da NATO müttefiklerinin bugün Türkiye’yi nasıl yalnız bıraktıkları tartışılacak. NATO genel sekreterlerinin her fırsatta dile getirdiği “İttifakın dayanışma ruhunun” bazı müttefik ülkeler tarafından nasıl tahrip edildiği önümüzdeki yıllardaki her NATO zirvesinde tekrar tekrar gündeme gelecek. Bir NATO üyesinin, maksadını, kapsamını, alanını açık bir şekilde tanımlayarak yürüttüğü operasyonu “kınamak” ve o NATO üyesine yaptırımlar uygulamaktan söz etmek “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” sloganını anlamsızlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
ABD’li senatör Lindsay Graham’ın Türkiye’nin NATO üyeliğinin askıya alınmasıyla ilgili sözlerini ise ayrıca değerlendirmek lazım. Senato’nun önde gelen isimlerinden ve Başkan Trump’ın sözde yakın arkadaşı Graham, kendince bir siyasi oyun oynuyor. Bir önceki seçimde başkan adaylığını önce açıklayan sonra da yarıştan çekilen Graham, Başkan Trump’ın Ukrayna telefon skandalı sebebiyle azil tehdidiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, kendisini mümkün olduğunca Trump’ın dış politikasından ayrıştırmaya çalışıyor. Böylece, Trump’ın bir sonraki dönem için sıkıntıya girmesi hâlinde Cumhuriyetçilerin tabii adayı olmanın peşinde. Fakat, Rus televizyonunda şaka programı yapan ve kendisini “Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar” olarak tanıtan bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesinin kayıtlarının açıklanması Graham’ın gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Graham, Akar sandığı kişiye “Türkiye’nin gerçek bir terör problemi olduğunu ve Obama yönetiminin YPG’ye destek vererek büyük bir yanlış yaptığını” söylüyor.
Graham amatör veya çaylak bir siyasetçi değil. Fakat, Trump’ın düşme ihtimali kafasını o kadar karıştırmış ki, Türkiye’ye karşı duracağım diye, uluslararası ilişkiler bölümü birinci sınıf öğrencilerinin yapmayacağı bir hata yapıyor; Türkiye’nin NATO üyeliğinin askıya alınması için adım atacağını söylüyor. Hâlbuki, NATO üyeliğinden çıkarılmaya ya da üyeliğin askıya alınmasına ilişkin herhangi bir düzenleme yok. Ne NATO’yu kuran antlaşmada ne de sonraki yıllarda alınan kararlarda bu husus düzenlenmiş. Dahası, NATO tarafından Türkiye’ye karşı herhangi bir eyleme kalkışılabilmesi için oy birliği gerekiyor ki, herhâlde Türkiye’nin böyle bir kararı veto etmeyeceğini düşünmek mümkün değil. Yani Graham abesle iştigal ediyor. Kendisini de rezil ediyor.
Türkiye hem teröristlerle hem de terörist-sevicilerle mücadelesini sürdürecek. Bağrından çıktığı büyük Türk milletinden aldığı güçle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Barış Pınarı Harekâtı'nı da kısa sürede zaferle tamamlayacağından zerre kadar şüphe duymuyoruz. Türkiye’nin gücünü bugün sınamaya kalkanların, yarın hangi yüzle Türkiye’den destek isteyeceklerini de bekleyip göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.