DEMİREL'İN MEŞHUR ŞAPKASI...

A -
A +

İnsanın başındaki, kimliğini ele veriyor!

Serpuş, her devirde ve cemiyette, giyenlerin mensup olduğu sınıfı ve zihniyeti temsil etmiştir. İnsanlar, başına giydikleri ile birbirinden ayırt edilmiştir.

Süleyman Demirel'in fötr şapkası, âdeta onunla aynîleşmiş, bir sembol olmuştu. Karikatürleri bile onsuz çizilmezdi. Her yere bununla gider; hacıağa gibi geriye iterek giydiği bu şapkayı başından hiç çıkarmaz; gidemediği resepsiyonlara bile şapkasını yollardı. Kapmak isteyenlerle çekişir; taltif buyurmak istediğine hediye ederdi. Ölünce de tabutunun üzerine kondu.

Eski başbakanlardan Bülent Ecevit, bir burjuva ailesine mensuptu. Robert Kolej mezunuydu. Bunu kamufle edip halktan biri gibi görünmeye çalışırdı. Bunun için Lenin'e özenerek Yunan denizci kasketi giyerdi. Rusya'da zeduşka denen ve ekseri Yahudilerin giydiği bu kep, belki bir işçi kasketiydi. Türk halkına ise çok yabancıydı. Ama Tagor'un üzerine şair tanımayan naif entelektüel Ecevit için şaşırtıcı değildi. Ama hedef kitlesinin büyük bir kısmını dindarların teşkil ettiği Demirel için aynı şeyi söylemek zordu. Hele tarihî sebeplerle şapkaya alerji duyan bu kitleye karşı şapkasını sallayarak rey istemesi çok trajikomik bir hâdiseydi. Acaba bununla inkılâplara boyun eğmiş halk figürünü mü temsil ediyordu? Köylü kökenini kapatma kompleksi miydi? Bilinmez. "Ecevit kapmasaydı, kasket giyecektim" sözü de onundur.

Serpuş, her devirde ve cemiyette, giyenlerin mensup olduğu sınıfı ve zihniyeti temsil etmiştir. İnsanlar, başına giydikleri ile birbirinden ayırt edilmiştir. Hristiyanlığın teslis inancını sembolize eden üç köşeli şapkaya bir muhalefet olarak, Fransız ihtilâlcileri kırmızı Frigya başlığını giymişlerdi. Bunlar, o zamanki modaya göre dizlerin altına kadar inen ve külot denilen erkek giysisini de terk ederek, Venedik ayak takımının topuk kemiklerine kadar inen pantolon giydiklerinden dolayı sans-culotte (külotsuz) diye anılmıştır.

Kuzey Afrikalı deniz askerlerinin başındaki fes adında hafif bordo başlığı beğenen Sultan II. Mahmud, 1828'de bunu bütün asker ve memurların giymesini istedi. O zamanlar, serpuş ile dinî inanç arasında irtibat kurulduğundan, üzerine sarık sarmaya müsait olan fes, dinî limitlerin içinde kaldığı için kabul gördü. Reaksiyon doğurmadı; hiç değilse ayaklanan ve asılan olmadı.

Osmanlı terbiyesinde her zaman, bilhassa sofrada başı açık oturmak, hele büyüklerin yanına çıkmak pek ayıp idi. Fese ay-yıldız koymaya kalkışan Enver Paşa, askere de kabalak denen ve kolonyal İngiliz şapkalarına benzeyen bir başlık giydirdi. Siperlikli serpuş o zaman dine aykırı görüldüğünden, bununla yetindi. Ankara milliyetçileri, fese karşı, yine bir Rus başlığını, kalpağı tercih ettiler.

Fesin saltanatı 100 sene sürdü. 1925'de çıkarılan ve tarihte benzeri bulunmayan bir kanunla halka şapka mecburiyeti getirildi. Bu kanunun kabulü sırasında yapılan konuşmalarda, zihniyetle serpuş arasında irtibat olduğu; Türk halkının da şapka giymekle muhafazakârlıktan kurtulacağı müdafaa ediliyordu.

Şapka kredisi

Şapka inkılâbı, hiçbir inkılâbın görmediği reaksiyonu doğurdu. Konya, Rize, Erzurum, Sivas, Kayseri, Maraş, Erbaa, Giresun gibi şehirlerde çıkan isyanlar kanlı bastırıldı. Hamidiye zırhlısı Rize'yi denizden bombardıman etti. Âleme ibret olsun diye çoğu sarıklı onlarca kişi asıldı. Hatta şapka inkılâbından çok önce yazdığı "Frenk Mukallitliği ve Şapka" adlı kitabından dolayı kanunlar geriye yürütülerek eski müderrislerden İskilipli Atıf Efendi de idam edildi. Birkaç ay öncesine kadar şapka giyenleri züppelikle suçlayanlar, şimdi bu mahkemelerde şapka giymeyenlere ölüm cezaları veriyordu.

Hazret-i Peygamber, serpuşun iman ile küfr arasını ayıran bir alâmet olduğunu söylediği için (Taberânî), başa giyilen şeylerin, Osmanlı kültüründe mühim bir yeri vardı. Şapka giymek, dinden çıkmakla bir tutulurdu. Şeyhülislam Ebussuud Efendi, 'Başına ecnebi külahı geçirenin imanı gider!' diye fetva vermişti. Halkın rağbet ettiği XV. asra ait meşhur Mızraklı İlmihal'de, şapka; haç ve zünnar ile bir tutuluyordu. Osmanlı vatandaşı olan gayrı müslimlere daha yumuşak bir tabirle 'Ellik Gâvuru' [yani yerli gâvur] denirken; Avrupalılara inançlarının şiddetini ifade etmek üzere 'Şapkalı Gâvur' deniyordu. Halk, şapkaya korkulu bir nazarla bakar; elini sürmekten çekinirdi. Eve gelen ecnebi doktorun şapkasını koyduğu konsolu, hizmetçiler günlerce silerdi.

Şapka kanununun ardından, bütçe zayıf olduğu halde, memurlara şapka kredisi açıldı. Ecnebi gemiler aylarca Türk limanlarına giyilmiş şapkalar taşıdı. Parası olmadığı için şapka alamayan halk, başına şapkaya benzeyen garip şeyler geçirdi. Eski Osmanlı topraklarından ayrılan Arab memleketlerinde fes bir müddet daha giyilmeye devam etti. Avrupa matbuatı, kendisine benzemeye bu kadar istekli olduğunu ummadığı Ankara'nın işine şaşıyor; bir yandan da ciddiye almadığını gösteriyordu. Malum, insan, kendisini taklide çalışan kimseyi küçük görür.

Polis, şapkasız gezenleri çevirirdi. 6 ay hapse ilâveten bir de para cezası vardı. Din adamları, zaruretten dolayı imana zarar vermeyeceği, ama evde mutlaka çıkarılması gerektiği hakkında gizli fetvalar neşretti. Polisin göz yumduğu yerlerde bazıları, Boşnak veya ressam beresi diye bilinen siperliksiz Bask orijinli bere'yi tercih ederdi.

Latince cappa (başlık) kelimesinden gelen şapkanın da fötr, borsalino, hasır, melon, kasket gibi çeşitleri vardır. Din adamları, siperi daha kısa diye Oxford tarzı melon şapkayı tercih eder ve 'melun' diye anardı. Fakir halk, sadece önünde siperi bulunan kasket giyerdi. II. Cihan Harbi'nden sonra çok âdetler değiştiği gibi, şapka âdeti de geriledi. Otomobillerin yayılmasıyla, şapka hayattan iyiden iyiye çekildi. Ancak alışkanlıklarından vazgeçemeyen bazı yaşlıların başında kaldı. "Fes kâtili"nin ömrü, fes kadar da sürmedi.

2004'de Türkiye'ye ziyarete gelen Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nden parlamenterler, şapka giymeyi mecbur eden bir kanun olduğunu işitince çok şaşırmışlardı. Şapka kanunu hâlâ anayasanın koruyuculuğu altında yaşarken, 2014'de şapka giymeyenlere ceza verilmesini emreden kanun kaldırıldı. Bunu bir figür olarak kullanan yaşlı siyasetçi Demirel'in de gidişiyle, şapka bir darbe daha aldı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.