Mütecessis Güç Yozlaşması

A -
A +

Yaklaşık son on yıldır, medya dilinde 'telekulak skandalı' olarak tanımlanan hukuk ve etik dışı dinlemeler, ülkemizin iç politik gündeminde önemli bir yer işgal etmiştir. Söz konusu dinlemeler, medya aracılığıyla iç politik düzeni, siyasi ve bürokratik aktörler üzerinden yapılan operasyonlarla tanzim ve tayin etme amacına matuf olmuştur. Kamu bürokrasisinde siyasi nüfuz alanını tahkim etmek, sosyo-ekonomik alanda güç devşirmek, kamu kurumlarına sızmak/ele geçirmek, reel-politik alanı kolluk güçleri ve yargısal erk marifetiyle dizayn etmek gibi saiklerle hukuk ve ahlak dışı dinlemelerin gerçekleştirildiği olağanüstü bir siyasal dönemden geçilmektedir. Bu dönemde söz konusu dinlemeler ve kaydedilen görüntüler, suç pususu kurmak, suç uydurmak, şantaj yapmak, tehdit etmek, ön propaganda yapmak gibi gayr-i hukuki ve ahlaki amaçlara hizmet eden enstrümanlar olarak kullanılmıştır.

Ülkenin siyasal düzen ve istikrarını sabote edici bir türbülansı istihdaf eden bu mütecessis yozlaşık güç odağı, kamu otoritesinde 'paralel bir yapılanma' olarak ortaya çıkmıştır. Kanun koyucunun bir koruma tedbiri olarak düzenlediği 'İletişimin Denetlenmesi', ahlak ve hukuk dışı bir tecessüs ile söz konusu 'güç yozlaşmasının' aracı haline dönüşmüştür.

Bir koruma tedbiri olarak iletişimin denetlenmesi ilk kez 4422 sayılı 'Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu' m. 2'de düzenlenmişti. Daha sonra 4422 sayılı Kanun 23.3.2005 tarih ve 5320 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlükte olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 135'te düzenlenen "Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, İletişimin Tespiti, Dinlenmesi ve Kayda Alınması" koruma tedbiri ise, 21.2.2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile değiştirilmiştir.

Böylelikle kanun koyucu, ortaya çıkan hak ihlallerini bertaraf etmek adına yerinde bir değişiklik gerçekleştirmiştir. Söz konusu değişikliklerle bu koruma tedbirine başvurabilmek için; Suçun işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı; Başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması; Ağır ceza mahkemesinin oybirliği ile vereceği karar veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararı gereklidir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen karar da derhal ağır ceza mahkemesinin onayına sunulur.

Koruma tedbirinin en önemli özelliği ikincil nitelikte olmasıdır. Tedbire başvurabilmek için kuvvetli bir suç şüphesinin bulunması zorunludur. Yasada yapılan değişiklik ile birlikte artık tek hakimin kararı ile iletişimin denetlenmesi tedbirine başvurulamayacaktır. Yalnızca heyet halinde çalışan ağır ceza mahkemesi bu tedbire karar verebilecektir. Yine bu düzenleme ile iletişimin denetlenmesi kapsamında şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi dinlenebilir ve fakat kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra keyfiyet anlaşılmışsa artık bu kaydın derhal yok edilmesi gerekmektedir.

Ahlaki bağlamda tecessüs, insanların mahremini (özel yaşamını) onların bilgi ve rızaları olmaksızın gizlice araştırmayı deyimleyen patolojik bir ruhsal durumu ifade etmektedir. Söz konusu patolojik ruh hali, kişilerin özel yaşamlarını gizlice gözetlemek, kayıt altına almak, dinlemek ve bunları fâş etmek biçiminde tezahür etmektedir. Özel yaşamın gizliliği ilkesini ihlal eden bu ahlaki denâet, yalnızca kişilerin mahremiyet alanlarına yönelik bir tecavüz değildir. Aynı zamanda, bütün ahlaki ve hukuki normları ayaklar altına alan bu mütecavizane tecessüs, kamu güvenliğini ve esenliğini de tehdit edici niteliktedir. Ancak tecessüste bulunmanın yasaklandığı değer ahlakına sahip bir millet nezdinde, bu rezaletleri meşrulaştırma amacı güden tüm ahlakilik söylemleri derin ahlaki yozlaşmanın ifadesinden başka bir şey ifade etmemektedir.

Kamu otoritesi, kamu esenliği adına, dinlemelerle özel yaşamının ihlal edildiği kaygısı taşıyan bireyleri bu 'dijital faşizme' karşı korumanın tüm tedbirlerini almalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.