HIRSIZ

A -
A +
Leo a Daly, bir Amerikan mimarî ve tasarım şirketi. Sahasında dünyanın en büyüğü. Birçok ülkede çalışmaları var. Kendileriyle birkaç yıl evvel bir merhabamız oldu. ABD’nin İstanbul Konsolosluğu’nda bir sunum yaptılar. Görüntüler eşliğinde nerelerde hangi eserleri çalıştıklarını anlatıyorlardı. Kısaltılmış sunum, 3 buçuk saat sürdü. Ertesi gün bu ekiple bir seyahatimiz oldu. Minibüste giderken sohbet ediyorduk. Mimarlarla sohbet elbette meslekleriyle alâkalı olacaktı. Sözün kıvamını bulduğu bir ara şunu söyledik: -Şâir, duygularını, kâğıda kelimelerle; mimar, çizgilerle döker!.. Böyle bir cümleyi daha düşünmemiş ve kullanmıştık. O ân, sohbet çerçevesinde hatırlamış ve telaffuz etmiştik. Biz, bunu söyleyince, mevzu bahis şirketin mimarlarından biri aynen; kelimesi kelimesine şunu dedi: -Müsaade eder misiniz, bu sözünüzü konuşmalarımızda kullanabilir miyiz? Tabiî ki "evet" dedik ama hâdise, düşündürücüydü: Biz, irticalen; önceden bir hazırlığımız olmadan, kalbimize geldiği gibi konuşmuş ve şâirlerle de kıyaslayarak kendimize göre mimarı tarif etmiştik. Demek oluyor ki işiten o insanlar, memnun kalmışlar. Memnuniyetlerini kendilerine saklayabilirlerdi. Saklamayıp hislerini bizimle paylaştılar. Bu bir gerçek; fakat ondan çok daha önemlisi sözümüzü, kullanmak için bizden izin istemeleriydi… Bu yaşadığımızı, birkaç TV’de tafsilatıyla anlatmışlığımız vardır. Burada ise ilk defa naklediyoruz. Buna sebep dün bir gazetenin birinci sayfasında çıkan bir haberdir. Bir vatandaşımız, birçok ilmî makaleyi, bir dosya hâline getirerek onları sanki kendisi yazmış gibi bir yayınevine vermiş ve imzasıyla kitaplaştırmış. Bir makale veya kitabın bir kısmını veya tamamını kaynak; mehaz göstermeden kendisi kaleme almış gibi yayınlama ve konuşmaya "intihal" denir. Bir çalma, hırsızlık fiilidir. Makalesinden intihal yapılan Doçent Dr. Okan Pekşen, her nasılsa vaki hırsızlığı fark etmiş. Hangi editörün insafındandır bilinmez politik, magazin ve cinayet haberleri arasından sıyrılarak kendine birinci sayfada küçük de olsa bir yer bulabilen bu intihal haberinden öğrendiğimize göre fikri, emeği, göz nuru çalınan akademisyen, işin ardını bırakmamış. Kitabın tamamı, Azeri Türkçesiyle söylersek "aparılmış" makalelerden meydana geliyormuş. İşte hak, işte hakka riayet, işte kul hakkı titizliği!.. Trafikte kurallara saygı gösteren yolcuları hiçe sayarak emniyet şeridinden jet hızıyla koşturup en öne geçen canavardaki ahlâk neyse bu hırsızlığın faili şahsın ahlâkı da odur. Bizim ahlâkımız bu muydu? Hayır değildi! Çünkü, bunlar ve benzerleri kötü ahlâktır. Kötü ahlâkta mutlaka zarar gören bir taraf vardır. Hâlbuki milletimizi, zirveye taşıyan ve asırlarca zirvede tutan güç, İslâm ahlâkıdır. İslâmiyet, yeryüzüne yalnızca kılıcın mânevi gücüyle değil, âlimin mürekkebi ve mü’minin güzel ahlâkıyla yayılmıştır… Dile getirilecek misaller çoktur. En meşhurlarından biri Kanuni Sultan Süleyman dönemine aittir. Muhteşem Süleyman, Mohaç Seferindeyken asker, yolu üzerindeki üzüm bağlarında asma kütüğünden üzüm kopardığında salkımın rayiç bedelini kütüğe bağlamıştı. Buna şahit olan Avrupalı şaşırdı. Bu dürüstlüğü yaşatan, İslâm ahlâkının telkin ettiği kul hakkı, helal-haram gibi kavramlardı. O gün dünyaya ibret vesikası olan bu güzel davranışı gösteren Yeniçeri, birkaç asır sonra bozulduğunda uygunsuz hâllerde görülecektir… Şu ân tezatları yaşıyoruz. Bir tarafta Millî Uzay Programı cümlesinden olarak Ay’a gitme hazırlığındayken bir tarafta da bahsettiğimiz ve daha onlarcası bahsedilebilecek intihalden trafik magandalığına kadar birçok hazin manzaralar görmekteyiz. Kılıç, bir demir parçası iken ona "çifte su" denen bir ahlâk zerk edilerek fetihler yapılmıştı. Asma kütüğüne üzüm salkımının bedelini bağladığımız dönemde Cihan Devleti yani süper güç idik. Bugünse bizden bir sözümüz için müsaade isteyen mimarların devleti süper güç. Cihan devleti olmakla ahlâklı olmak arasında inkârı mümkün olmayan bir münasebet olduğu görülmektedir. Dileyen inanır!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.