İpek Hanım kocasının üzüldüğünü anlamıştı

A -
A +
"Bizim evladımız olacak çocuk hiçbir zaman bizim onun öz anne ve babası olmadığımızı bilmemeli!"
 
Ferit Bey yerinden kalktı ve karısının yanına geldi. Onun ellerini avuçlarının içine aldı:
- Biliyorum endişelerini canım. Ama bu, çok riskli bir iş. Bizim evladımız olacak çocuk hiçbir zaman bizim onun öz anne ve babası olmadığımızı bilmemeli. Bunu temin edebilmek için de titiz davranmak zorundayım. Yarından sonra çok daha büyük sarsıntılar yaşamamak için bunu yapmamız lazım. Biraz daha sabır. Haydi gel seninle bahçeye çıkalım, temiz hava alalım. İstersen bugün dışarıda da yiyebiliriz. Seni sevdiğin o balık lokantasına götüreyim ister misin? Biraz değişiklik olur.
İpek Hanım kocasının üzüldüğünü anlamıştı. Gülümsedi:
- O kadar iyi bir insansın ki Ferit. Seni üzmek istemiyorum. Bu hayatta isteyebileceğim en son şey. Ne olur beni affet...
Ferit Bey şefkatle gülümsedi:
- Üzülmedim canım. Sadece bu kadar hassas olmana endişeleniyorum. Bana her şeyden önce sen lazımsın... Haydi, kalk üzerini değiştir. Biraz hava alalım. Ben şoföre haber vereyim.
İpek Hanım kocasının yanağına bir öpücük kondurup odadan çıktı. Ferit Bey düşünceliydi...
           ***
Turgut, Haydar ve Yaşar’ın ardından sessizce gidiyordu. Adamlar yeniden her zaman oturdukları kahveye gelmişler ve iki çay söyleyip baş başa konuşmaya dalmışlardı. Onlara yakın bir masaya oturup elindeki gazeteyi okumaya başladı. Yan gözle iki adamı kolluyor, onların en ufak bir hareketini bile gözden kaçırmıyordu. Yaklaşık iki buçuk saat kadar kahvede oturdular. Ondan sonra kalkıp dışarı çıktılar. Turgut da peşlerinden gitti. Birkaç sokak ötede iki adam ayrıldılar birbirlerinden. Yaşar ağır adımlarla evine doğru yürümeye başladı. Birkaç esnafla konuştuktan sonra evine girdi. Turgut dikkatle bulunduğu yeri gözledi. Köşedeki bakkala girdi:
- Selamünaleyküm birader, kolay gelsin...
İdris dikkatle baktı bu iyi giyimli yabancı adama:
- Aleykümselam, buyurun...
Turgut etrafına bakındı. Kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra sordu:
- Bir şey öğrenmek istiyorum arkadaşım. Şu yolun sonundaki gecekonduda oturan adam neyin nesidir?
İdris kaşlarını çattı. Adamın gösterdiği yere baktı.
- Yaşar mı?
- Evet Yaşar. Nasıl bir adamdır bu?
- Seni de mi dolandırdı? İşe yaramaz o adam beyim, işsiz güçsüz, aylağın etkidir. Zavallı karısı perişan. İki çocuğu var, biri üç aylık. Öteki beş altı yaşlarında. Ne evine bakar, ne çocuklarına. Bana çok borcu var. Hani merhametim olmasa bir tek zırnık vermeyeceğim ama zavallı Hacer’e acıyorum. Çocuklara acıyorum... Ne alıp veremediğin var onunla senin?
- Bir şey yok, kimdir, neyin nesidir öğrenmek istedim sadece... Sağ ol, ver bakalım bir sakız bana... Soğuk bir meyve suyun varsa ona da hayır demem. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.