"Bacak kadar çocuk nereye kaçar?.."

A -
A +
"Ne bileyim ben nereye gitmiş, anası bağırıp duruyordu evde. Bıraktım çıktım. Kim uğraşacak onunla..."
 
Haydar kurnaz bir adamdı:
- Kızı pazarladın değil mi? Beni devreden çıkartıp kızı pazarladın. Arkadaşlık bu mu be? Sana o kadar yardım eli uzattım, iki üç kuruş için sattın bizi ha?
Yaşar yutkundu. Haydar gibi bir belalıya bulaşmak hiç işine gelmiyordu:
- Yok be ağabey, adam kendi aradı beni. Vallahi benim suçum yok. Ben seni arayacaktım ama parayı kaybedince… Anlarsın işte, bol parayı görünce şeytana uyduk bir anda...
Haydar bir sandalye çekip Yaşar’ın masasına oturmuştu bile:
- Ismarla bakalım bir çay, kalmıştır üç beş kuruşun.
- Emrin olur ağabey...
Haydar bir sigara çıkarttı cebinden:
- Ben de kıza yeni bir yer buldumdu... Yine yağlı bir kapıydı.
Yaşar heyecanlanmıştı:
- Bir tane yolda var ağabey, onu veririz az beklerlerse. Süt gibi yeni doğmuş hem de...
Haydar yüzünü buruşturdu:
- Yine kaypaklık yaparsın sen, güvenilmez sana...
- Söz Haydar Ağabey, söz...
Haydar dudaklarını salladı:
- Ne kadar var doğuma?
- Nereden baksan dört ay falan... Belki beş.
Omuzlarını kaldırdı adam. Hoşuna gitmemişti bu...
          ***
Haydar kahvecinin getirdiği çaydan büyükçe bir yudum aldıktan sonra arkasına yaslandı:
- Beklerler mi bilmem... Konuşurum ama bu sefer seni götürmeyeceğim.
- Götürme ağabey, söz verdim sana, her şeyi sen ayarla...
Yaşar sevinmişti. Haydar öne doğru eğildi:
- Oğlanı da verelim bir yere. Bu işte iyi para var.
Sıkıntılı bir gülümseme ile başını salladı Yaşar:
- Oğlan kaçtı Haydar... Bu sabah kalktık ki çekip gitmiş.
Adam gözlerini açtı:
- Yapma yahu? Bacak kadar çocuk nereye kaçar? Nereye gitmiş?
Yaşar omuzlarını kaldırdı:
- Ne bileyim ben nereye gitmiş, anası bağırıp duruyordu evde. Bıraktım çıktım. Kim uğraşacak onunla... Peşinden koşacak değilim.
Haydar arkasına yaslandı:
- Bir boğaz eksilmiş işte... Şu işi ben konuşayım isteyen aileyle. Beklemeye razı gelirlerse anlaşırız. Belki önden birkaç kuruş bile alabiliriz.
Yaşar heyecanlanmıştı:
- Ocağına düştüm ağabey, şu işi hallet... Söz sana, alacağımızın yarısı senin.
Haydar kalkmıştı masadan:
- Anlaştık. Bu sefer kaypaklık istemem ama. Ne kadar zaman kalmış sen onu öğren karından. Ben de ona göre söyleyeyim. Haydi şimdilik eyvallah, yarın burada konuşuruz yine... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.