Bir gözü köprüde, bir gözü de ahşap evdeydi

A -
A +
Hale’yi gördüğü günden sonra Nahit’in bir gözü köprü işinde, bir gözü tek katlı evin ahşap kapısındaydı.
 
Çimento torbalarının üzerine oturmuş, iri cam bardağı yarıya kadar gözleri kapalı içen Nahit, nefes almak üzere ara verip tam karşısında kendisine bakarken yakaladığı Hale ile göz göze geldiğinde, her ikisi de bundan sonraki hayatlarında bu bakışın çok kez tekrar edileceğini anladı.
Erkeğin gayet ciddi ve güneşten yanmış yüzünü gölgeleyen başlığının biraz altındaki kahverengi gözleri ile kızın saç bitimine kadar çektiği yazmasının biraz altındaki ela gözler birbirine çarpınca bir süre dondu, bir süre sabitleşti, bir süre kalplerini titretti.
Hale, tepsi üzerindeki iki boş bardakla koşar adım eve giderken, bu kısa/uzun bakışmanın yepyeni bir yolculuğun biletinin rezervasyonu olduğunu bilmiyordu.
O gece farklı köylerde, farklı yataklarda Nahit’in uyuması da, Hale’nin uyuması da epey zaman aldı...
           ***
Hale’yi gördüğü günden sonra Nahit’in bir gözü köprü işinde, bir gözü tek katlı evin ahşap kapısındaydı.
Bazen, çok ender olarak, dev bir suratın iki gözü gibi duran iki pencereden sağdakinin tülünün oynadığını, Hale’nin bir silüet olarak görünüp kaybolduğunu hissederdi Nahit.
“Aşk ile öksürük hiçbir zaman saklanamaz” diyor bir atasözü.
Nahit, her şeyden haberli olup hiçbir şeyden habersiz gibi davranan Hafız Niyazi’ye bir göz atar, başı önünde çalıştığını görünce Hale’nin evine bakardı.
Köprü inşaatının dördüncü gününde, Nahit, Karadoğanların evinin arkasındaki tuvaletten çıkmış dereye doğru inecekken, Hale’nin pencereden dastar silkelediğini gördü.
-Yarın tuvaletin kapısının üstüne mektup bırakacağım, dedi dişlerinin arasından.
Kız pencerenin kanatlarını hızla kapatıp kayboldu.
           ***
Nahit, gece uykusu gelinceye kadar aynı şeyi düşünüyordu.
“Mektubu tuvalete koyarsam, Hale almaya gitmezse, başka birinin eline geçerse…”
Söğütlü’de o akşam Hafız Niyazi evde yatsı namazı kılarken o kahveye gitmiş, burada birkaç cümlelik bir mektup yazmıştı.
Son karar: Mektubu tuvalete bırakacağım...
Gerçekten de ertesi gün üç cümlelik imzasız mektubu tuvalet kapısının üstüne, iki tahta aralığına, en az görünecek şekilde sıkıştırdı.
Artık gözü işte değil, İdris’in evinden önce kimin tuvalete gideceğindeydi.
Biraz sonra Hale’nin elinde yer süpürgesi ile evin arka tarafına doğru gittiğini kalbi yerinden fırlayacakmış gibi bir heyecanla gördü.
Ancak bulunduğu yerden tuvalet görünmüyordu. İyi niyetle mektubu almaya gittiğini tahmin etti, daha doğrusu hayal etti, temenni etti.
Nahit, dereden kovaya su doldurup harcın yanına çıkmıştı ki, Hale’nin evin arkasından önüne geldiğini ve başı eğik eve girdiğini gördü... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.