Bayram sevincinin çocukluğuna inmek

A -
A +
Aşağıdaki yazıyı bundan dört yıl önce yazmıştım. O zamanlar namaza gitmeden, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmeden, harçlık almadan ve vermeden bir bayram geçireceğimizi hiç düşünemezdim. Demek insanın aklına gelmeyen şey de başına gelebiliyormuş. Bu bayram sokağa çıkma ve seyahat yasağı var. Öyleyse biz de çocukluğumuzun elinden tutup, günahsız günlerimize doğru yasaksız bir gezintiye çıkalım hep birlikte. Belki böylece eve sığmakta zorlanan bayram sevincini ve coşkusunu bir nebze teselli etmiş oluruz.           *** - Bayram sabahları aydınlık bir dünyaya uyanırdım çocukken. Namaza giderken, çalınır diye yeni ayakkabıları giyememek biraz üzerdi beni. Ama bayramlıklarımı giyerdim. Tiril tiril giderdim namaza. Sokaklarda hep hızlı yürüyen ve mutlu insanlar, içimde tarifi mümkün olmayan bir neşe olurdu. - İmam konuşurken bayram namazında yanlış bir hareket yapmamak için hangi tekbirde el bağlayacağımı, hangisinde rükûa gideceğimi düşünürdüm. İlk rekâtta yine de tedbirli davranır, ön saftan bir yetişkini gözüme kestirir ve birkaç saniye gecikmeli olarak onu takip ederdim. - Namaz dönüşü Nişanca fırınından taze ekmek alırdık kahvaltı için. Ekmek genelde çok sıcak olurdu. Göğsüme bastırdığım o sıcaklığı hâlâ her bayram sabahı hissederim. - Sülalenin harçlık verme alışkanlıklarına göre akrabaları sıraya koyardım. En çok harçlık verenin elini daha gürültülü öper, şeker verenlerin eline usulca alnımı değdirirdim. Cebimde para değil, sevinç birikirdi. “Paranın en masum hâli, bayramda çocuğun cebindeki hâlidir” diye düşünürüm şimdi. - Kız kovalayan, torpil, çatapat ve mantar alırdık bolca. Önce kız kovalayanları bitirir, sonra bir apartmanın boşluğunda torpili patlatıp kaçardık. En sonunda da elimize bir taş alıp çatapat ve mantarları patlatırdık kaldırım kenarlarında. Vücudun bir yıllık gürültü ihtiyacını giderirdik. Barut kokusunun savaşla ilgili bir şey olabileceği hiç aklıma gelmezdi o zamanlar. - Genelde ikinci gün öğleden sonra abonman biletlerimizi sıkı sıkı tutarak, nereye gideceğimizi bilmeden otobüs beklerdik. Kendi semtimizin dışındaki bütün semtler numaralardan ibaretti o zamanlar. 87 Taksim, 34 Beşiktaş, 90 Eminönü… İlk hangisi gelirse ona biner ve mutlaka son durakta inerdik. - Galata Köprüsü'nün üzerinde balıkçıları seyreder, tadını beğenmesek de plastik bardakta turşu içerdik. Köpük köpük tuz terleyen iskelede vapur bekler, Sirkeci tren istasyonunun önünden geçerken hayallerimize yeni ufuklar eklerdik. İstanbul da sanki çocuktu o zamanlar. Daha şımarık, daha masum, daha hesapsızdı. Birlikte büyüdük desem yanlış olmaz herhâlde. - Leblebi tozunun boğaza kaçması diye bir problemimiz vardı bayram sabahlarında. Mahalle bakkalının önünde neşeyle öksürürdük.  - Bayram lunaparka gitmeyi gerektirirdi mutlaka. Paramızı hesaplı harcar, her şeye bir kere binerdik. Bazen çarpışan arabaların zevki bu kuralı esnetirdi ve üst üste neşeyle çarpışırdık. - Bayramda en kötü memlekete gidilirdi benim çocukluğumda. Tatile çıkan pek olmazdı. Ayıp sayılırdı zaten. O zamanlar biz “her şey dâhil” bir saadet yaşardık sokaklarda. Harçlığımız çoksa “tam pansiyon”, azsa “yarım pansiyon” eğlenirdik. Deniz hayalleri kurmazdık. Su tabancasının minik haznesine sırılsıklam mutluluklar sığdırabilirdik. - Bayram günlerinde sürekli zil çalar, otomatik sesi apartman boşluklarında yankılanırdı. Gelenler karşılanır, gidenler uğurlanır, kalanlar ağırlanırdı. Bayramda yatılı misafir gelmesini hiç yadırgamazdık. Gece misafir için çıkan nevresimlerden naftalin kokusu yayılırdı eve. O kokuyu içime çekerek huzur içinde uyurdum. - Bayramın ikinci ve üçüncü günü coşku azalacak diye korkardım. Aile büyükleri gündelik rutinlerine dönecek gibi olduğunda, “Bugün de bayram ha!” diye hatırlatırdım endişeyle. “Keşke hiç bitmese” derdim içimden. Ama biterdi. Bu yazı gibi, hayat gibi, o da biterdi işte! Bayramınız mübarek olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.