"Kabr-i şerîfin yerini bulmak arzusundayım!"

A -
A +
“Sultanım, ben geceleri şu semtte bir yere nûr inmekte olduğunu görüyorum. Zannederim, o nûrun indiği yerde, o mübareğin [Eyub Sultan hazretlerinin] kabr-i şerîfi olsa gerektir...”
 
İstanbul’un fethi -3-
Sultan Mehmed Han, evliyânın, keşif ve kerâmet sâhiplerinin işaretleri ile kendini tamamen  İstanbul’un fethine vermişti. Yalnız iken veya maiyetiyle beraber iken hep İstanbul’un fethini düşünüyordu. İlimde, fende ve harp teknolojisinde çağının ilerisinde idi... 
Nihâyet bu güzel şehir, 29 Mayıs 1453 Salı sabahı, fethedildi. Böylece, sevgili Peygamberimizin asırlardır, İslâm ordularını dalgalar hâlinde İstanbul’a sevk eden müjdesi gerçekleşmiş oldu. İstanbul’un fethine, Türk târihinin en müstesnâ olayı sayılarak “Feth-i Mübîn” denildi. Fâtih adıyla anılmaya hak kazanan 21 yaşındaki Sultan Mehmed Han, Ayasofya’da şükür namazı kıldı. Bu mâbedin cumâ gününe kadar câmi hâline getirilmesini emretti. Nihâyet cumâ günü devlet erkanı ile Ayasofya’ya gelen Fâtih, İstanbul’da ilk cumâ namazını burada kıldı.
Fâtih Sultan Mehmed Hân İstanbul’un fethini gerçekleştirdikten sonra devrin büyük âlim ve gönül sultanlarından Akşemseddîn hazretlerine; 
Ey benim muhterem Hocam! Târih kitaplarının yazdığına göre, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz hazretlerinin mihmandarı Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin  (radıyallahü anh) mübârek kabri, burada (İstanbul'da) kalenin yakınında bir yerindeymiş. Kabr-i şerîfin yerini bulmak ve bilmek arzusundayım” buyurunca Akşemseddîn hazretleri; 
Sultanım, ben geceleri şu semtte bir yere nûr inmekte olduğunu görüyorum. Zannederim, o nûrun indiği yerde, o mübareğin kabr-i şerîfi olsa gerektir” buyurdu. 
Beraber bugünkü türbenin bulunduğu yere geldiler. Sultan Fâtih, Akşemseddîn hazretlerine; 
“Efendim! Kabri şerîfin yerini tayin buyurunuz ki, üzerine türbe yapalım” dedi. Akşemseddîn hazretleri şimdiki türbenin bulunduğu yerde bir müddet teveccüh ve murâkabede bulunduktan sonra, mezarın baş tarafından bir yeri göstererek;
“Burasını kazınız. İnşâallahü teâlâ, iki arşın sonra yazılı bir mermer çıkacaktır. İşte orası Hazreti Mihmandâr Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin kabr-i şerifidir” buyurdu. 
İşâret edilen yer kazıldı. Buyurduğu gibi yazılı mermer bulundu. Fâtih Sultan Mehmed Hân, Ebû Eyyûb el Ensârî hazretlerinin kabri üzerine bir türbe yaptırdı. Burası bütün Müslümanların ziyâretgâhı hâline geldi. Her gün pek çok kimse tarafından ziyaret edilmektedir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.