Önce dövdü, sonra kovdu!..

A -
A +
Hacer yanı başına oturmuştu Nazan’ın. Onun ürkek, titreyen ellerini avuçlarının içine aldı...
 
Bekir, karısının uzattığı çay bardağını aldı:
- Sağ ol hayatım, ellerine sağlık...
İşte tam bu sırada kapılarının hafifçe vurulduğunu fark ettiler. Bekir karısının yüzüne baktı:
- Hayırdır inşallah, bu saatte kim ola ki?
Hacer hemen hareketlenmişti:
- Bismillahirrahmanirrahim! Kötü bir haber değildir inşallah...
Bekir divandan kalktı:
- Dur hele ben bakayım...
Ayaklarını sürüyerek gitti kapıya. Yavaşça araladı, gözlerini kısarak baktı karanlığa. Sonra yutkundu aniden:
- Aaa, Nazan! Ne oldu bacım? Hayırdır? Şerif’e bir şey mi oldu?
Nazan ağlamaklıydı. Gidecek hiçbir yer bulamamış, arkadaşının evine gelmişti. Hacer de gelmişti kapıya:
- Nazan kız? Ne oldu? Aaa, gel bakayım, ne oldu yüzüne senin?
Genç kadının yediği tokat sonucunda yanağı şişmiş, morarmıştı. Bekir hemen geri çekildi:
- Gir bacım, gel içeri... Gel şöyle... Ne oldu anlat, Şerif mi yaptı bunu sana? 
Nazan artık gücünün kalmadığını düşünerek zorlukla tutmaya çalıştığı hıçkırıklarını bırakıverdi. Sarsılarak ağlıyordu. Bekir ve Hacer birbirlerine baktılar çaresizlikle. Genç kadını kollarından tutarak oturma odasına aldılar. Hacer hemen bir bardak çay koydu.
- Anlat kız? Ne oldu? Gecenin bu saatinde neden sokaklardasın sen?
Nazan yutkundu:
- Kovdu beni evden Şerif... Önce dövdü, sonra kovdu... Üzerime yürüdü vazoyla. Kalsam öldürecekti... Çok korktum...
Karı koca hayretle açtılar gözlerini. Şaşkınlık içindeydiler...
            ***
Hacer yanı başına oturmuştu Nazan’ın. Onun ürkek, titreyen ellerini avuçlarının içine aldı:
- Anlat kuzum... Emre Can nerede?
- Uyuyor Hacer... Onu almaya cesaretim olmadı. Üzerime koca vazoyla yürüyünce, defol diye haykırınca korktum...
Biraz sakinleşmişti. Yutkundu, olanı biteni başından anlattı. Bekir kaşlarını çatmış dikkatle dinliyordu genç kadını. O sözlerini bitirince başını hafifçe eğdi. Birbirine yakın kaşları çatılmıştı:
- Ne zamandır böyle bacım bu adam?
Nazan iki yana salladı kafasını:
- Uzun zamandır Bekir Ağabey... Uzun zamandır. Emre Can doğdu, gayet iyiydik. Ama sonra bozuldu. Konuşmuyor. Anlatmıyor...
Omuzlarını kaldırdı Bekir:
- Duyduklarım doğru o zaman!
Hacer merakla baktı kocasına:
- Ne biliyorsun Bekir? Bir şey var ama biz bilemiyoruz. Sanki Cehennem azabı yaşıyor bu kızcağız... Sana birkaç kere bahsettim ama hiçbir şey söylemedin...
Bekir gözlerini yere dikti:
- Ben görmedim ama söylentiler var... Kumar oynuyormuş diyorlar. Tefeciye borcu varmış. 
Nazan dehşetle baktı adamın yüzüne:
- Sahi mi söylüyorsun Bekir Ağabey? Ondan mı böyle benim kocam?
- Vallahi ben el âlemin yalancısıyım, ama bilirsin ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler... Bir batağa batmış diyorlar... Bu davranışlar bunun doğru olduğunu gösteriyor... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.