Yazık... Çok yazık...

Yeni başkan ve yeni yönetim... Tas yeni ama hamam eski mi? Cevabını aradığımız soru buydu. Bir de yeni yönetimin 'takımdan anlayan' isimlerinin ne denli etkili olacağını görecektik...

Savunmanın göbeği arıza verdiği takdirde bunu en iyi değerlendirecek takımlardan biri vardı karşısında Galatasaray'ın. Ama tehlikeyi Abdullah Avcı rakibin iki bekinin arkasına planlamıştı ve sonucunu da erken aldı. Veysel ve Tarık önlerinden hiç destek alamadıkları için çok fazla sayıda arıza verdiler.

Maalesef Galatasaray'ın öyle bir hocası var ki; oynayacağı takım hakkında bilgi alabilecek bir analizcisi yok. Her seferinde maç başladıktan sonra rakibi seyrediyor ve ardından yaptığı analize göre takımı tedavi yoluna gidiyor ama bulunduğu yer de yazlık bir turnuva değil, kendi dillendirdiği dördüncü yıldızın arenası...

Hatalı bir kadro seçimi, yanlış bir oyun planı, delinen kanat savunması ve tek kişiden yenilen goller...

Bunu becermek için çuvalla para vermeye gerek yok ki...

İkinci yarıda coğrafi koşulları daha doğru kullanan ev sahibi farkı daha da arttırabilirdi.

İnsan, ikide bir dörtlük-beşlik olan Muslera'ya acıyor. Aslında en az suçlu oyuncular en büyük suçlu onları böyle dizen adamdır.

Darmadağın olan Galatasaray, Sinyor Prandelli'nin eseri gibi sırıttı ve eğer maç sonu Florya'ya bir İtalyan dönecekse, bu durumda Galatasaray bırakın dördüncü yıldızı, önümüzdeki sene Avrupa'ya bile gidemez...

Yani durum çok acil...