Öyle bir öl ki; tabutçun bile matem tutsun…

A -
A +

Hakemlerin son ‘tutum ve davranışları’ bir başka ‘ahval ve şerait’ içinde bulunduklarını açıktan göstermeye başladıklarını kanıtlar biçimde zuhur buluyor. Burada verebildiklerini orada veremeyen hakemlerimizden de gına geldi artık...

Bir Mehmet Topal sarmalının içine düştük ve orada tepinip duruyoruz...
Tam anlamıyla bir ‘kandırmacalar ve aldatmacalar’ oyunu olan bu oyunun içinde eliyle attığı bir golle takımını Dünya Kupası’nda finallerde gezdiren Maradona veya Kuzey İrlanda karşısında topu kucağına alıp takımını Dünya Kupası finallerine götüren Thierry Henry’yi görmezden gelemeyiz...
Buradaki güncel mesele; aynı pozisyonda maç Ankara’da oynanmış olsaydı, aynı hakem aynı gol kararını verebilir miydi?
Birde Mustafa Reşit Akçay’ın analizinde ceza almayacak biçimde kullandığı terminolojinin, rakibin böğrüne sapladığı hançer gerçeği vardır ki; asla yadsınamaz...
Kolumuzdaki saatin saniye göstermesi ne işe yarar; hiç düşündünüz mü?
Bir saniyede bir tren 2-3, bir uçak 25, ses ise 33 metre yol alır...
Işık ise 300 kilometre uzağa ulaşır...
Hakem ise o yarım saniyede doğru analizi yapmak zorundadır ama kafasının bir kenarında ‘burası Kadıköy’ gerçeği vardır.
Kararlarını o tetikler...
Tıpkı bir gün önce Atınç’ın pozisyondaki elle müdahaleyi görmeyen hakemin kafasında kuyrukları birbirine değmeyen tilkiler meselesi gibi...
Özellikle...
Mehmet Topal gönüllerdeki yerini boşaltmıştır ama takımın avantajı uğruna da gerekeni yapmıştır…
Gerisi ‘GÖNÜLLERDEKİ YER’ ile ‘TAKIMININ CENGÂVERİ’ arasında bir yerdir...
Tabutçusun gurur duyup duymayacağını ise size bırakıyorum...
Yorumcu...
Maç anlatanların yanına birisi oturur veya eski futbolculuğuna hürmeten, ya da takımı olmayan hocalardan birisi olduğu için maçın çok üstünde biriymiş gibi kabullenmek zorunda bırakılırız.
Hele bir de, ‘Soldan giren Mehmet sert bir şut çıkardı ama kaleci önledi’ gibi, uçak ve otel masrafı yapıp oralara göndermeye hiç gerek olmayan, evden bile herkesin yapabileceği yorumlar var ki, izledikçe ‘error’ veriyorum.
Bu cümleyi kurmak için stada gidip kulaklık takmaya ne gerek var ki...
Biraz Serkan Akcan...
Heyecanı hissetse ve hissettirse harika olacak...
Bu konuda son dönemde en başarılı ve ideale en çok yaklaşmış olan isim, La Liga yorumcusu olan Bülent Timurlenk’tir kanımca...
Hem beni bilgilendiriyor, hem de kafasının ardında bir art niyet olmadığı için doğru analizler yapıyor…
Eğleniyorum onunla maç izlerken…
Teknik adam mezarlığı 
Şanlıurfa’dan söz ediyorum...
Tam 12. teknik adam değişikliği yapılıyor...
5 sezon önceki teknik adamları tekrar göreve çağırıldı ve Kemal Kılıç yine kapının önüne konuldu...
Şu listeye bakın…
Bahri Kaya, Raşit Çetiner, Ömer Can Göksu, Reha Kapsal, Hüseyin Dağ; ki üç kez göreve getirilip gönderildi…
Ardından Cihat Arslan, Osman Özköylü, Engin Korukır, Tugay Kerimoğlu, Erhan Altın ve Ünal Karaman...
Bir yerde bir yanlış var ama nerede?..

POST-İT

Rize 1 alamadı, Kayserispor 1 aldı.. Osmanlı alamadı, Alanya da...
Ligin alt tarafı var ya, ateşten gömlek...
Birçok dramatik maçın içinden gel de çık bakalım…
Aşağısı yukarıdan beter...

S-ÖZ:

Öğüt vermek kolay, örnek olmak zordur.   La Rochefaucauld

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.