Elinin tersiyle ittiğini, içiyle dilemek…

A -
A +

İnsanların neden bu oyuna bu kadar önem verdiklerini ve ihanet edenleri de neden bu kadar kolay dışladığına ‘transferler penceresinden’ bakacağım. Tabii ki yolu yalanlarla döşenmiş transfer haberlerinin yazılı ve görsel medyada neden bu kadar çok yeri bu kadar kolay işgal ettiğini de kurcalayarak...

Budur hayallere döşenen yolun taşlarının birer birer yalanlardan seçilmesi...
Bunun da en kolay ve ucuz hatta maliyeti yok denecek kadar az olan yolu transfer döneminin haberlerinden geçer...
Takımları için besledikleri hayalleri siz birtakım isimleri kullanarak; hatta daha doğrusu birtakım isimlerin sizlere kullandırılması yoluyla döşersiniz, insanlar da gelecek sezonla ilgili hayallerini bu yalanlarla besleyerek beklemeye başlar…
Meselenin ‘Bruma satmak değil, Bruma bulmak’ olduğunu bilir ama yazamaz ve söyleyemezsiniz. Çünkü ‘Bruma bulmak’ büyük haber değildir ve sadece kulübe kazandırır ama tribün ahalisi maçı kazandıracak isimler üzerine düş kurar…
Bu da oyunun kirlenmesine yol açan nedenlerden en önde gelenidir...
Çünkü ‘kötü haberlerin kanatları vardır ama iyi haberlerin ayakları bile yoktur…’

VE KİRLENDİ DÜNYA... 

Bir anıyı nakledeyim. Cümle âlemin bildiği ama Toni Schumacher’in anılarında yazmasıyla somutlaşmış bir olaydır...
Şöyle anlatır Alman kaleci:
“2-1’lik Cezayir yenilgisi üzerine Avusturya ile oynayacaktık ve 1-0 yenersek Almanya ve Avusturya guruptan çıkacak, bizi yenmiş olan Cezayir cezalandırılacak ve gruptan çıkamayacaktı. 
Esin bir karar, bir anlaşma yoktu ama bir tür kabullenmişlik ve rıza gösterisi vardı...
Hatta Paul Breitner bana ‘1-0 ikimize de yeter’ demişti...
1-0 öne geçtik ve geriye yaslandık. 
Avusturyalıların da kendi yarı sahalarından çıkmamaları üzerine oyun ayak tenisine dönmüştü. İspanyol seyirciler beyaz mendil sallarken 90 dakika içindeki en zor kurtarışı kendi takım arkadaşımın kötü bir geri pasında yapmış ve yuhalanmıştım... Bizim için maskaralık gibi bir maçtı...”
Anlayacağınız sevgili okur “yeryüzü taşlarla doludur ama pek azı boyunlara kolye olur...”
Biz; ‘Kim gelirse gelsin sadece ünlü olsun yeter’ anlayışıyla havaalanına omzu hazır halde koşarız ki, ‘belki benim omzuma biner’ diyen bir ırkız...

1 yanlış 4 doğruyu götürür...

Kimileri doğru yapılanıyor kimileri de hayal kuruyor. Antalya ve Başakşehir çok can yakacak takımlara dönüşüyorlar ama Fenerbahçe-Galatasaray ve Trabzonspor’un da geçtiğimiz sezonda olduğu gibi meydanı boş bırakmayacakları anlaşılıyor...
Yalan ile yanlış birbirine giriyor ve takımlarımız yeni yapılanmaları sırasında neleri alıp da götürdüklerini ve neleri kaybetmek üzere olduklarını hâlâ algılayamıyorlar...
Yanlışlar yaparken şunu bilmiyorlar:
‘Bir yalan dört doğruyu götürür; iyilik, güven, sadakat, huzur...’

POST-İT

İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.
Beşiktaş, kiralıklar ile mülk sahibi olabilme arasında tıkanırken, Fenerbahçe 4. Yıldızı öyle bir kafaya takmış ki; alamadığı takdirde ortalığı yangın yerine çevirebilir...
Galatasaray bu kez temkinli. Ya birinci ya da yarış dışı olmaktan bıkmış gibiler...
Trabzonspor ilk üçün içinde olmaya kararlı…
Başakşehir ise Şampiyonlar Ligi’ne az, ligimize göre fazla olacak bir takım kurma peşinde…

S-ÖZ:

“Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır..” S. M. Power 

VE...

“Bir insanı yalanlarla kazanmak yerine, doğrularla kaybetmeyi tercih etmelisin...”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.