Kusur arıyorsan bütün aynalar senin…

A -
A +

En çok merak edilen konu an itibarıyla Galatasaray’ın beklenmedik derecede coşkulu ve iştahlı oyunudur. Diğerlerinin de ‘üstüne koyma’ ihtimalini düşündüğümüzde bizi hayli çekişmeli bir lig bekliyor gibi. Bu da golsüz biten maçımızın olmamasından belli oluyor zaten... Tabii ki ligi ‘çomaklamazlarsa...’

Fenerbahçe’den başlayalım… Ortada kusur da var, kusurlu sorumlular da...
Ama kusurunu görmezden gelen ve aynalarla yüzleşmekten kaçınan çok fazla miktarda yetkili var camiada...
Bir kere Aykut Kocaman’ın oyun karakteri budur ve hep bunu oynamıştır…
Ondan cesur ve önde oyun beklemek tavuktan ejderha çıkacağını sanmaktır…
Yönetimi de kendini dev aynasında görmektedir…
Ya Volkan...
Kendini ‘en has’, ‘en keskin’, ‘en koyu’ Fenerbahçeli sanmakta ve sonunda geldiği nokta uğruna diller döküp kalpler kırdığı taraftarı tarafından ıslıklanmaktır…
Taraftarı neredeyse ‘onu evden aldıracak’ hâle gelmiştir...
Henüz ezberi oluşmamış, son iki senenin kötü ezberlenmiş oyunu nedeniyle de kimsenin gönlüne alıp sinesine bastıramadığı sevimsiz ve gergin oyuncu grubu çıkmıştır ortaya…
Aykut Kocaman ise zaten gergin ve soluk hatta donuk bir ifadeyle kameraların önüne çıkıp sadece sayısal değerlerden söz ederek kendini savunmakta, oyunu allayıp pullamaya çalışmaktadır…
Son üç maçta onun gördüğü Fenerbahçe ile bizim gördüğümüz Fenerbahçe birbirinden çok farklıdır ve bizi başka bir maç seyretmişiz durumuna düşürmektedir...
Aynaları hiç sevmeyen bu camia şimdilik, ama kesinlikle şimdilik; çile çeker duruma düşmüştür…
Vardar’ı geçer, sonra Ankara’dan üç puanı kapar ve kendine gelir...
Gelelim Galatasaray’a…
Onlar kaçındıkları aynalarla bu yaz yüzleşmiş, en son onlara ayna tutan Östersunds çirkin yüzleri göstermiş ve ardından bugünün çıkışı başlamıştır…
Galatasaray’ın ilk haftada sunduğu patlamanın yelkenleri şişiren bir rüzgâr olup olmadığı merak konusuydu...
Ben de sorguluyordum çünkü iki sezonun izlerini düşündüğümde sanal olup olmadığı konusunda tereddütlerim vardı ama ikinci haftanın görüntüsü ile coşku, istek, iştah, yardımlaşma; ne derseniz deyin bazı şeylerin değiştiği ve taşların yerine oturmaya başladığı anlaşıldı…
Bir bilge adamın dediği gibi...
“Rüzgârın yönünü değiştiremeyeceğinize göre yelkenlerin ayarlarını değiştirin...”
Bunu yaptı yönetim ve bunu uygulamaya çalışıyor Tudor...
En azından ‘profesyonellik algıları’ daha güçlü, arkadaşlığı kardeşliği taşıyabilen bir dayanışma çıktı ortaya...
Eylül ortasında Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin arayı kapatabileceğine hâlâ inananlardanım ve Trabzonspor’un yeni çehresi de yukarıları iyice zorlayacaktır...
Yarış kızışacak gibi...
 
SORULAR…
Biirr…
Fenerbahçe 2-1 önde girseydi 90. dakikaya ve Palabıyık 9 dakika uzatma koysaydı Aykut Kocaman aynı cümleleri kurar mıydı?..
İkiii...
Şenol Güneş kazanmış olsaydı Kasımpaşa karşısında o su molaları için aynı cümleleri kurar mıydı?..
Üüçç...
Cüneyt Çakır niye daha ikinci haftada görev alamamıştı?..
Dörtt…
Sevilla karşısında turu getirmenin Kafdağı’nın ardından olduğunu bile bile ligi arkaya atıp 9 oyunculu rotasyon neyin nesiydi acaba?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.