Temel’in biri bir gün…

A -
A +
Geçtiğimiz haftanın futbol organizasyonunda ne olduysa; her şey bir fıkra gibi oldu. Kararlar, sonuçlar, maç sonrası ayaküstü tuhaf açıklamalar hep gülelim mi, ağlayalım mı, düzeyinde geçti. Atamalar kararlardan çok konuşulmaya başlandıysa; o ülkede futbolun zarafetinden söz etmek pek mümkün değildir diye düşünüyorum...
 
Önce Karadeniz bölgesinde başladı hengame... Temel’in biri bir gün 30 dakikada 3-0 öne geçmiş. Birden kalecisinin morali bozulmuş ve Temel’in takımı 4 gol yiyerek maçı 4-3 kaybetmiş...
Dursun da buna çok gülmüş...
Fıkra olarak anlatsam ‘yok artık’ diyeceğiniz bir olay gerçekleşti hırçın akıp çırpınırken Karadeniz…
Ciddi haber diye versen yayına koymazlar...
Bir hafta önce içerde 4 yemiş bir takımdan dışarı çıktığı maçta 4 yemek; fıkra değil de nedir?..
Anlaşılan negatif enerji pompalama uzmanı Ersun Yanal’ın görev yaptığı şehirle geçinmeye pek gönlü yok...
Yaşadığı şehre entegre olamıyor bir türlü...
Ye derbi?
Tepeden tırnağa skeçlerle dolu bir atölye çalışması...
Rakibinin sinir uçlarını iyi bilen ve buna iyi çalışan Fenerbahçe bu tür maçların hepsinde bunu kullanıyor ve de pek maharetle kullanıyor…
Quaresma’yı delirtmek en kolay iş...
Şenol Güneş’i çıldırtmak da öyle...
Rakibin her türlü ‘acting’, yani ‘teatral oyunculuk’ çalışmalarını sezemeyen bir hakemi de aldınız mı kucağa, istediğiniz her derbiyi bu yollardan cebinize koyarsınız...
İşin fıkra yöne ise şöyle…
Üste çıkmaya çalışan Aykut Kocaman’ın, bugüne kadar hep eksi veren maç sonuçlarından sonra istatistik rakamlara sığınarak hiçbir işe yaramayan pas sayısını önümüze koymasını beklerken, o hakemi çok  beğenmiş ve kendilerini yaktığını düşünmüş…
Dursun da buna çok gülmüş...
Sonra çıkmış Mahmut Hoca...
Vurmuş belden aşağıya...
Negredo için en az 4,5 metre ofsayt deyivermiş...
Rakip kulüp başkanına hakaret etmeyi görev bilmiş...
Arsene Lupen deyivermiş Fikret Orman’a, sanki kendisi Nat Pinkerton’muş gibi...
Önder Fırat patlatmış o malum hareketi avuç içiyle, ardından Şenol Güneş’e otoparkta bir küçük huruç hareketi düzenlenmiş...
Caner de almış nasibini; sanki Caner’in o malum gündeme malzeme olduğu dönemde Fenerbahçe oyuncusu olduğu gerçek değilmiş gibi...
Su şişeleri filan yağmış, ama hakem Fenerbahçe’yi yakıyormuş az daha...
Dursun buna da çok gülmüş...
 
Nezih maçlar da oynanabiliyor…
 
Galatasaray 1-0 geriye düşüyor ve adam gibi oynayıp sahayı savaş alanına çevirmeden ve hakemin başına çökmeden maçı çevirebiliyor…
Maç çevrilirken seyircisi önünde galibiyetten mağlubiyete düşen Bursaspor çirkin yollara sapıp rakibine sahayı dar etmiyor...
Seyirci deseniz mükemmel...
Üstelik tahammüllü…
Demek ki; öne geçmek de, öne geçip maçı kaybetmek de mümkünmüş ve sahada olan sahada kalabiliyormuş...
Fırat Aydınus da hakemliğin doruğuna çıktı bu futbol dolu ortamı bulunca... Bir gün önce Kadıköy’deydim de; içim acıdı...
O yüzden yazdım...
Ayrıca bir de dipnot vereyim...
Hata yapan hakem, hatalı karar verdiği takımın maçına bir daha verilmeyecekmiş...
Bir hakeme karşı hata yapan futbolcu da bir daha o hakemin maçında forma giymesin o zaman...
 
POST-İT
 
Hocalık kıyımına bir katkım olsun diye Bülent Uygun’un hocalık skalasını çıkardım üşenmeden…
Bakın…
Gaziantepspor: 4 ay 10 gün
Sivasspor: 10 ay 7 gün
Gaziantepspor: 29 gün
Kayserispor: 3 ay 20 gün
Eskişehirspor: 1 ay 29 gün
Hepsi de yoğun transfer harekâtları sonrasında ya düştü, ya da düşmenin eşiğinden hoca değişikliği ile kurtuldu…
 
Hiç aklına gelir miydi, bir gün hiç aklıma gelmeyeceğin…  Alois Alzheimer
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.