40 bin teknik hoca biraz fazla...

A -
A +

Yan yana oturan 5 taraftarın 5 ayrı fikri vardır. Biri Tudor gitsin derken, diğeri bir başkasını daha uygun görür. Üçüncüsü sol beki sevmez ve tepesine binerken hemen yanındaki zaten deşarj olmaya gelmiştir. Beşinci arkadaş ise koroya katılmayı sever, işi oyunla ilgili değil, tabelayladır. Bu kirli iki bin kişi diyelim; temiz taraftar olan 38 bin kişiyi kirletmektedir mesela...

Galatasaray taraftarının bir kısmına laf etmek zamanı çoktan geldi de geçiyor... 5 yiyen bir takımın bir sonraki maçına gelmek ancak takdir edilebilir, alkışlanır…

Ancak, bir kısmının bir önceki haftanın hesabını sormak ve kesmek üzere gelmesi kabul edilemez bir davranıştır.
Zaten oynanan maçta ne rakiple ne de hakemle ilgilenir onlar...
Sadece kendi oyuncuları ile ilgilenirler, bağırlarına basmadıklarına ise hayatı dar etmeye gelmişlerdir…
Son dönemde taraftarının aldığı bir maç yoktur Galatasaray’ın…
Tekrarlıyorum, sözüm birkaç yüz, belki de birkaç bin kişiyedir... 
Diğer iki büyük İstanbul takımından da güç gösterisi olarak geridedir...
Zaten...
Bu takımın medya tetiklemek, suyu bulandırmak gibi bir kaygısı hiçbir zaman olmamıştır. 
Bu nedenle; ‘aleyhine olabilecek bir takdir hakkı’ hiç çekinmeden verilebilir, yarıştığı rakiplerinin ‘aleyhine olabilecek takdir haklarının’ çekinilerek verildiği, hatta verilmekten çekinildiği de sıkça görülür...
Bu iki negatif etkiye rağmen şampiyonluğun kaybedilme korkusudur o birkaç yüz kişiyi tetikleyen; asaletin kaybedilme korkusu değildir...
Kusura bakmasınlar ama ben de onları Galatasaraylı değil, belki de içlerine sokulmuş ‘ajan’ olarak değerlendiriyorum...
Aslında taraftarın görevi vasat olanı vasatın üstüne çıkarmak, o gün kötü oynayanı iyi oynatmak, bağışlamak ve mayısı sabırla beklemektir…
Aksini düşünen varsa gelmesin maça...
 
Tudor sinirli...
Bütün mesele bu yapının üç-beş gün içinde giderilip giderilemeyeceği ve biraz da haklı bulduğu serzenişinin önüne ‘intikam soğuk yenen bir yemektir’ misali tekrar getirilip getirilemeyeceği…
Kaybettiğinde olumsuzun peşine düşenler; kazandığında sorulacak fazla soru kalmadığı için maç sonu toplantısına gelmeye bile zahmet etmediler...
Adam tek başına mücadele ediyor ve en önemlisi tribünleri bile onun için tereddütte ve bazı oyuncularının da ipini çekmeye niyetli...
Bu nedenle bozulmuş bir kimya olup olmadığını hafta sonu göreceğiz, ama bu Beşiktaş, o Galatasaray’a aman vermez diye düşünüyorum…
 
Hakeme gözlük...
Nefesimi tutarak izledim birinciyle ikincinin maçını…
Valencia-Barcelona maçını kastediyorum…
Ve fahiş bir hata, çok net ve anlaşılır bir gol var ve hakeme gözlük değil dürbün taksanız işe yaramayacak…
Ancak işin ilginç yanı burada olsa kıyameti koparıp sezon sonuna kadar hesabı dillendirilecek bu pozisyonu küçük bir serzenişle geçirdiler...
Hele Messi...
Devre arasında çıkarken hakeme belli ki; “bütün dünya gördü ama siz görmediniz” mealinde bir şey söyledi ve gülerek yürüdü gitti...
Yani ben nasıl gol kaçırıyorsam, hakem de pozisyon kaçırabilir; meselesini içlerine sindirmişler…
İmrendim…
Bizim buralarda olanlardan da...
İğrendim...
 
POST-İT
Mersin-Kocaeli-Ankaragücü- Göztepe...
Ve daha nice güngörmüş takımın yaşadığı ve bazılarının küllerinden doğup geri dönebildiği sıkıntıyı şimdilerde de Eskişehirspor yaşıyor...
Parası olan birilerini bulmak asla çözüm değil...
Üstelik muhteşem bir seyirci desteği, çalışanlarının paralarını cebinden veren kaptan Erkan Zengin…
Yazık ediyorlar bu futbol şehrine…
 
 
SÖZ
Öyle değil işte canım kardeşim! Düşman kör nişancıdır ama dost iyi bilir nereden vuracağını…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.