İsmimi nereden bildi?

A -
A +
“Bir kızım olsaydı, ismini ya Asiye ya Nefise koyardım. Senin kızın ismi Nefise olsun...”
 
Beyaz renkte, kenarları işlemeli tülbendini, küçük elmas taşları olan küpeli kulağının arkasına koymuştu. Asil duruşu ve buna rağmen mütevazı hâli hep dikkatimi etmişti.
Misafir uğurlamada da ayrı bir zarafet vardı. Kalkış vakti geldiğinde annem "hakkınızı helâl ediniz, zahmet verdik" deyince o "yine buyurunuz, misafirliğinizden memnun kaldık" diye cevap verirdi.
Sohbet esnasında anneme, müteahhitlerin konaklarına talip olduğundan, artık kendilerinin de yaşlandığından, merdiven inip çıkmanın onlar için meşakkatli olduğundan bahsediyor, Habil Beyamca'nın ise müteahhitleri geri çevirdiğini söylüyordu...
İkisinin de kendilerince haklı tarafları vardı. Habil Beyamca, belki de uzun yıllar yaşamış olduğu, duvarlarına ve tahtalarına sirayet etmiş hatıraların yok olmasını istemiyor, Ziynet Hanım Teyze de yaşlı hâliyle kışın soba yakmaktan, merdiven inip çıkmaktan yaşı gereği gücü yetmediği için yeni bir apartman dairesine çıkmak istiyordu...
Belki de, Habil Beyamca gibi kendisi de o tarih kokan evin yerine yapılacak lüks apartman dairesinde mutlu olmayacak, eski evini ve düzenini arayacaktı.
O günkü bayram ziyaretimiz sona erdiğinde bizleri dualarla ve selametle uğurluyorlar, yine beklediklerini söylüyorlardı.
Babamdan işittiğime göre, Habil Beyamca Karaköy’deki küçük dükkânında işi bitince, her akşam babamın Aksaray’daki iş yerine uğrar, akşam namazını kıldıktan sonra babam onu Cerrahpaşa’daki evine bırakırmış.
Eski İstanbul beyefendileri olsun hanımefendileri olsun vapur seyahatlerinde birbirleriyle çok hoş sohbetler ederlermiş…
Ben dünyaya geldiğim gün babam o sabah iş yerine giderken "Bugün Habil Beyamca geldiği zaman kızıma ne isim vereceğimizi sorayım" diye içinden geçirmiş.
Akşamüstü Habil Beyamca her zamanki gibi babamın dükkânına geldiğinde, sohbet ederlerken, birden "benim bir kızım olsaydı, ismini ya Asiye ya da Nefise koyardım. Senin kızının ismi Nefise olsun" deyince, babam bu hadiseye pek şaşırmış. Zira o vakte kadar Habil Beyamca'ya bir kız evladının dünyaya geldiğinden bahsetmemiş. Böylece Habil Beyamca'nın bu ferasetiyle benim ismimi Nefise koymuşlar.
Yıllar sonra arkalarında dualar okuyan bir sürü evlat bırakarak evvela Habil Beyamca, altı ay sonra da Hanımı Ziynet Hanım Teyze dar-ı bekaya hicret ettiler. Mekânları cennet-i âlâ olsun…
           Nefise Saykaloğlu-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.