"Bunu hiçbir yerde konuşmadık"

A -
A +
 “Rahşan Hanıma Hacer ve İsmet Hanım’dan söz ederek hangisinin kızı olduğunu sordum...”
 
Rahmetli İbrahim Cevahir Ağabey'in, "Tarihe Not Düşüyorum" isimli eserinde Rahşan Ecevit ile ilgili de bir hatırası vardı:
“Ecevit’in eşi Rahşan Hanım, kendisi de bazen nereli olduğunu söyler fakat bizim bir Fatma Teyzemiz vardı. Verem hastası olmuştu sekiz yaşında iken. Zannediyorum bu dediğim yıllar 1925’ler. Amcası Heybeliada’da idi. Babası Sacit Efendi'ydi. Amcası Alay Müftüsüydü. Oraya Heybeliada’ya yolladı.
Bu akrabamız geldi, 7 sene kadar İstanbul’da kaldı ve tedavi oldu. Bu zaman zarfında da amcasının evinde kaldı. Fatma Teyzemizin amcasının iki tane de kızı vardı. Bunların birisinin ismi Hacer birisinin ismi İsmet Hanım’dı. Bunların birisi Rahşan Ecevit’in annesidir. Tabii biz o yıllarda hiçbir şey bilmiyoruz. Sonra bu teyzemiz 70’li yaşlarında İstanbul’a gelmişti. Dedi ki:
“Çocuklar benim amcam ve amcamın kızlarından hiç haberim yok. Ama Heybeliada’da onların Rum komşuları vardı. Beni bir Heybeliada’ya getirin de o komşulardan tanıdıklarıma bir sorayım.”
Getirdik, sorduk, öğrendik ki o amcasının kızlarından birisi Rahşan Hanım'ın annesi. Rahşan Hanımın babası da Prof. Dr. Namık Zeki Aral’dı. Namık Zeki Aral 1888 yılında İstanbul'da doğdu. Babası, Makinist Halil Efendi, annesi Hayriye Hanım. İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Maliye müfettişliği, Öğretim üyeliği, Osmanlı Bankası Genel Müdürlüğü, Merkez Bankası Genel Müdür Yardımcılığı gibi çeşitli görevlerde bulundu. 1941’den 1944 yılına kadar Siyasal Bilgiler Fakültesinde profesör olarak borsa ve para konularında dersler verdi. Zahide Hanım’la olan evliliğinden 3 kız, 1 erkek çocuğu oldu. Kızı Hilkat, oğlu Kudret, diğer iki kızı Asude ve Rahşan Hanım’dı. Aral, 1972’de geçirdiği kalp krizi sonucu 85 yaşında vefat etti.
Biz bu öğrendiğimiz bilgileri o günlerde gündeme getirmeyi düşünmedik. Hiçbir yerde konuşmadık. Fakat o zaman bana getirdiği, amcasının ve kendisiyle birlikte iki tane amcasının kızı olan resmin fotokopisini aldım.
Ecevit 12 Eylül 1980 ihtilalinde hapishaneye düştüğü zaman ben Rahşan Hanımı devamlı ziyaret ediyor, bir ihtiyacı olup olmadığını soruyordum. Gerçi bana hiçbir zaman bir ihtiyacını söylemedi. Hep teşekkür etti. Kendisine nereli olduklarını sordum. Sonra fotoğrafta resimleri olan Hacer Hanım ve İsmet Hanım’dan söz ederek hangisinin kızı olduğunu sordum. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.